Türkiye 'Geceyarısı Ekspresi'ni nasıl kaçırdı?
William Hayes'in kim olduğunu hatırlıyor musunuz? Gözünüz bir yerlerden ısırıyor olmalı... William Hayes; Türkiye'de yaşadıkları yıllarca başımıza bela olan 'Geceyarısı Ekspresi' filminde anlatılan adamın ta kendisi! Bu adamın günün birinde CNN International ya da BBC'deki Türkiye reklamlarına çıkıp, "Anlattıklarım doğru değildi, siz Türkiye'ye gidin" diyeceğine inanabilir misiniz? İnanamazsınız değil mi? Oysa bu adam bu yazdıklarımın hepsini 2005 yılında söylemeye hazırdı. Siyasetçilerimiz biraz daha cesur olsaydı; bugün hâlâ uğraştığımız 'Geceyarısı Ekspresi' şimdiye kadar çoktan tarihin yalanlar çöplüğündeki yerini almış olacaktı. İşte inanılmaz denilecek bu olayın perde arkasında yaşananlar...
* Türkiye'yi 'Midnight Exspress' nedeniyle yıllardır boğuştuğu iftiralardan kurtaracak projenin orjinal adı: 'Midnight Return: 30 Years Later'dı. Yani; 'Geceyarısı Ekspresi'ne karşı 'Geceyarısı Dönüşü-30 Yıl Sonra'. Bu uzun metrajlı belgeselin yönetmenliğini; 4 kez Emmy, 1 kez de Cable Ace Yönetmenlik Ödülü alan Anthony Morina üstlenecekti. Belgeselin metnini yazacak olan ise; hem 6 kez Emmy hem de başka ödüller kazanmış olan Sally Sussman Morina olacaktı. Daha önemlisi, bu uzun metrajlı belgeseli 2005'te 'Kalküta'nın Çocukları' adlı çalışmasıyla Oscar ödülü alan Kanada merkezli 'Think Film' yapacaktı. William Hayes de gelip yaşadıklarının bu kez 'doğru'sunu anlatacak; avukatlar, gardiyanlar ve mahkeme heyeti de bu doğrulara tanıklık edecekti. Tüm cümlelerin 'dı-tı-di-ti' ile bitmesinin sebebi bir türlü aşılamayan bürokrasi oldu. Durumun vahametini Ocak 2005'ten beri bu proje için uğraşan Sony Pictures Television International'ın Türkiye Mümessili Mehmet Karaca'nın ağzından dinleyelim: "Öncelikle William Hayes'in durumunu araştırdık. Yıllar önce İmralı Cezaevi'nden firar etmişti. Elbette, Türkiye'ye giriş yapıp sonra tutuklanmak istemiyordu. Yıllar içinde çıkan af yasalarından yararlandığından kendisi için böyle bir tehlike olmadığını saptadık. Daha sonra William Hayes, Türkiye'nin Los Angeles Konsolosluğu'na vize başvurusu yaptı. Ancak başvurusu adı 'istenmeyen kişi' listesinde olduğu için geri çevrildi. Ne kadar doğru bilemiyorum ama Dışişleri Bakanlığı'ndan aldığımız bilgiye göre; İçişleri Bakanlığı'nın talebiyle bu listeye konulmuştu ve ancak bu bakanlıktan gelecek taleple çıkarılabilirdi. Bundan sonrasına benim gücüm yetmediği için bazı gazeteci ve bürokrat dostlardan ricalarda bulundum. Projenin Türkiye'nin yararına olacağını siyasilere anlatabilmek ve Hayes'in listeden çıkarılarak Türkiye'ye gelebilmesinin önünü açmak için... Hatta ben Anthony'ye "Bill Hayes Türkiye istese Türkiye'nin CNN vb. kanallarda yayınlanan reklamlarında oynar mı?" diye sormuştum ve kendisiyle konuşup olumlu cevap almıştık. Yani düşünsene; 'Midnight Express'in gerçek kahramanı CNN'de 'Hepsi yalandı, Türkiye'ye gidin orası bir cennet' falan diyor... Her neyse; ne yaptık ne ettikse, aklımıza gelen en etkili isimleri araya koyduysak da siyasilerden bir tepki alamadık ve proje iki seksen yattı. 2006 ortalarına kadar neredeyse bir seneden fazla uğraştık bu işle ama olmadı."
* Size işin daha tatsız tarafını da söyleyeyim. Eğer bu proje 2005'te tamamlansaydı; 2006 yılında Cannes Film Festivali de dahil olmak üzere birçok uluslararası yarışmada gösterilecekti. Al Gore'un 'An Inconvenient Truth' veya Michael Moore'un 'Fahrenheit 9/11' gibi ödüllü belgeselleri akla gelince; insan "Oscar bile söz konusu olabilirdi" diye düşünüyor. 'Kaçan balık büyük olur' derler ya, bu da öyle... Şimdilerde Ali Nur Velidedeoğlu, Youtube'da Hayes ile yaptığı röportajı yayımlayarak Türkiye'yi aklamaya çalışıyor. Traji komik bir Türkiye çelişkisi işte... Mehmet Karaca, Sony işlerine bir de Turkmax'ı eklemeseydi yüzsüzlüğü ele alıp "Bence devam etmelisin" diyecektim ama; adamın kaybedecek ne bir günü ne de anı var. Hepimize geçmiş ola...
|