|
|
İktidar
İktidar istediğini yapma gücüdür ama sahip olduğunuz iktidarın alanı, yetkisi ne olursa olsun, mutlak iktidar yoktur. İktidar, muhalefetleriyle sizi rahatsız edenlerin hesaplarına girip denetleme yetkisi verir belki... Ya da bugün hesapları denetlenenlere, geçmişte başka patronlar adına çeşitli insanlara saldırı gücünü ve bir çeşit yargısız infaz yapma yetkisini... Bu sizin olaylara nereden baktığınıza bağlıdır. Aslında biri dünün mağduru, diğeri dünün iktidarının, ezen gücün silahıdır. Yeni Şafak gazetesine operasyon düzenlendiğinde, sahipleri çoluk çocuk gözaltına alındığında, başlarını başka yöne çevirenler şimdi "Hak ve hukuktan" bahsetmekte. Aynı olayı hakların ihlali görenler, mağdur olduklarını söyleyenler ise şimdi kendileri daha kibar bir yöntem seçmekten rahatsızlık duymamakta. Veya geçmişte yaptıkları ve temeli çok sağlam olmayan haberlerle insanları hırsız, uğursuz ilan edenler, bugün hizmet ettikleri iktidar sahiplerini terk edip kendi başına kaldığında, gerçek iktidarlar güçlerinin sınırını görmektedir. Veya iktidar güçlerini kullanarak bir kanalın mali hesaplarını denetleyenler, dış bir gücün talepleri karşısında bir kedinin köşeye sıkıştırdığı serçe kadar çaresiz ve güçsüz kalabilmektedir. Her olayda iktidar merkezi bakış açınıza göre değişir. Aslolan gazeteci olarak her türlü iktidar karşısında bağımsızlığını koruyabilmeniz, hiçbir iktidarın tetikçisi olmamanızdır. Çünkü bilirsiniz ki, her iktidar bozar. Dünkü El Pais'in İngilizce baskısında çarpıcı bir anekdot okudum. Yazar Javier Cercas'ın aktardığı öykü şöyle: "12 Nisan 1953 gününün sabahı Carl Seelig bir akıl hastanesinde kalmakta olan Robert Walser'i ziyarete gider. Yüzyılın ilk yarısında birbirinden etkileyici kitaplar yayınlamış, ancak son 20 yıldır tek bir kitap bile yazmamış olan Walser bir süredir burada kalmaktadır. 75 yaşındadır ve genç hayranı Seelig'ten başka kimse onu ziyarete gelmemektedir. Her ziyarette hastanenin bahçesinde yürür ve günün olaylarından konuşurlar. O günün konusu, kısa bir süre önce ölen Stalin'dir. Walser, şu yorumu yapar. 'Hizmetkâr ruhlu insanlar tarafından çevrilen ve sonunda bir idol haline gelen biri artık normal bir insan gibi yaşayamaz. Belki gizli bir dehası da vardı. Fakat her halükârda insanların ortalama insanlar tarafından yönetilmesi daha doğru ve yararlı. Deha sahibi bir insanda her zaman gizli bir sapkınlık olacaktır. Bu sapkınlığın bedelini insanlar kan, acı ve utançla öder." Burada çarpıcı olan iktidar sahibinin yanındaki insanların hizmetkâr ruhuyla onları baştan çıkarmaları. Onun için sıradan bir insan için bile iktidar baştan çıkarıcı, yoldan çıkarıcı olabiliyor. Bunun illa siyasi iktidar olması da gerekmiyor. Bir şirket, bir televizyon kanalı, bir gazete de olabilir. Bu iktidarı kötüye kullanmanıza yol açacak insanlar hep çevrenizde olacaktır. İktidarın bozucu etkisine direnmek için padişahların yanında, "Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var" diye bağıran insanlara ihtiyaç var. Bir de her türlü iktidardan kuşku duyan insanlara.
|