| |
Yüzleşmek
ABD' de Virginia eyalet parlamentosu "Köleci geçmişimizden derin bir üzüntü duyuyoruz" cümlesiyle başlayan bir karar tasarısını oybirliğiyle kabul etti. Fas'ta 1960-1999 dönemi mağdurlarına ödenen tazminatın 1.5 milyar dirhemi aştığı açıklandı. Birbiriyle ilgisiz gibi görünen iki haber arasında aslında derin bir ilişki var: İkisi de "Geçmişle yüzleşme" nin sonuçlarını yansıtıyor. Virginia, ABD'de köle düzeninin en acımasız uygulandığı ve ırk ayrımcılığının en güçlü olduğu eyaletlerin başında geliyordu. O kadar güçlüydü ki, 1960'ların başında federal hükümetin okullarda ırk ayrımcılığının kaldırılması kararına en son o pes etti. Şimdi "Üzgün" ve "Pişman" olduğunu ilan ediyor ve Kızılderililer için de benzer bir karar almaya hazırlanıyor. Fas'ta Kral II. Hasan döneminde, 19601999 arasında on binlerce kişi siyasal görüşlerinden ötürü cezaevine konuldu, işkenceden geçirildi, öldürüldü. Sonunda Fas, "Kurşun Yıllar" dediği o dönemle yüzleşmeye karar verdi. "Gerçekleri Araştırma ve Barışma Komisyonu" kuruldu, onun çalışmaları daha sonra İnsan Hakları Danışma Kurulu'na devredildi. Kurul bugüne kadar 25 bini aşkın mağdura 10 bin dirhemden (Bin dolar) başlayan, 3 milyon dirheme (300 bin dolar) kadar çıkabilen tazminat ödenmesine hükmetti. Bir ülkenin tarihinin ya da geçmişinin karanlık sayfalarıyla yüzleşmeyi göze alması, uluslararası hukuk açısından yeni bir süreç. İlk örneği 1974'te Uganda diktatörü İdi Amin'in Batı ülkelerinin baskılarıyla, kayıpları araştırmak için komisyon kurulmasını kabul etmesi oldu. Bir süre sonra Arjantin, Şili, Guatemala, Nijerya, Panama, Doğu Timor, Sierra Leone kervana katıldı. "Gerçekleri Araştırma ve Barışma Komisyonu" ile diktatörlük, askeri rejim ya da iç savaş yıllarıyla yüzleşen ülkelerin sayısı bugün 36' ya ulaştı. Ancak Güney Afrika en ünlü örnek olmaya devam ediyor.
Mandela ve generaller Güney Afrikalı yazar Allister Sparks, "Yarın Yeni Bir Ülke Doğacak" adlı yapıtında beyaz rejimin son günlerinde, "Gerçeklerin itiraf edilmesine karşılık af" vaadine dayalı anlaşmanın yapıldığı toplantıyı şöyle anlatıyor: "Mandela, beyaz rejiminin aşırı sağcı generalleriyle bir araya geldiği toplantıda şöyle konuştu: 'Savaş isterseniz, dürüstçe itiraf etmeliyim ki, sizi yenmemiz mümkün değil. Çünkü ne o kadar güçlü birliklerimiz var, ne de silahımız. Öyle bir olasılıkta çatışmalar hem yıllarca sürer, hem de çok kanlı geçer. Çok ölü veririz. Siz de, biz de. Ve ülke mahvolur. Ama iki noktayı unutmamalısınız: Savaşı kazanamazsınız, çünkü çok sayıdayız ve hepimizi öldürmeniz imkansız. Savaşı kazanamazsınız, çünkü uluslararası topluluk bizim yanımızda.' Başkomutan General Viljoen gözlerini Mandela'ya dikti. Bir süre birbirlerini süzdüler. Sonra Viljoen 'Haklısınız, ne biz yenebiliriz, ne siz yenilebilirsiniz' diye fısıldadı. Uzlaşmanın yolu açılmıştı." Tüm bunları bize Diyarbakır' da başlayan ve İstanbul' da Bilgi Üniversitesi' nde devam eden "Hakikat, Adalet ve Barış İçin Geçmişle Yüzleşme Konferansı" çağrıştırdı. Konferansın konuşmacıları arasında Güney Afrika'daki "Gerçekleri Araştırma Komisyonu"nun kurucularından Alexander Lionel Boraine'in de yer alması, bu çağrışımlarda tetikleyici oldu. Babası, Pinochet döneminde cezaevinde ölen, kendisi de işkenceden geçen Şili'nin bayan Devlet Başkanı Michelle Bachelet "Dünsüz yarın olmaz" diyor. Haklı. Dünden korkan, gelecekten de korkar. Geçmişe tutsak olan, geleceğe de pranga vurur.
|