 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: MB yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |  |

Yatırımcı sermayenin yerlisi de yabancısı da aynıdır
Önceki gün YASED ile Finans Dünyası tarafından düzenlenen ve "Yabancı Sermaye" konusunun ele alındığı toplantıda bir oturumu yönettim. Toplantının açılışında Başbakan Erdoğan bir konuşma yaptı ve gerçekten "Dünyalı" düşünceler açıkladı.Kendilerini "İlerici" olarak sunanların ekonomi konusundaki söylemlerini hatırlayınca, asıl sorunun başörtüsü değil, "Beyin örtüsü" olduğunu düşünmeden edemedim. Bazı satırbaşları ile şunları söyledi Erdoğan: - Türkiye'deki küresel sermaye temsilcisi şirket sayısı 14 bin 955'e yükseldi ve bunun 8 bin 203'ü ise AB üyesi ülkelerinden. AB karşıtı açıklama yapanlar gerçekleri görmek yerine hamaset türküleri söylüyorlar. - Bir apartman dairesi satıyorsunuz, kalkıp diyorlar ki 'Ülkeyi satıyorlar' . Bir işadamının veya farklı ülkeden emekli olmuş gelmiş, burada daire almış insana bu nazarda baktığın anda, sen ancak içine kapanırsın, dünyaya açılamazsın. Aynı şekilde senin vatandaşın Almanya'da bir yer satın aldığı zaman niye bunu konuşmuyorsun?" - Başbakanlığa bağlı Yatırım Promosyon Ajansı bürokrasiyi azaltmak amacıyla kuruldu. İstiyorum ki girişimcimiz, küresel sermaye, ülkemde bu yatırımını rahat gerçekleştirsin. Sorumluluk noktasındaki herkes, yasama, yürütme ve yargı organı...Üçümüz de, bu ülkenin menfaatleri neyi gerektiriyorsa, hukuka karşı olmadan, ama nefislerimizi bu işe karıştırarak değil, hak neyse bunu sahibine teslim etmelidir. - Türkiye'de 500 milyon dolarlık bir yatırım yapmak isteyen yerli bir yatırımcı bürokrasiden şikayet etti ve yatırımdan vazgeçtiğini söyledi. Benim rüyalarıma giren, niçin bürokratın rüyasına girmiyor? Onun rüyasına da girsin.. - Seçimler dolaysıyla ekonomik program ve mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz.Seçim ekonomisi uygulamayacağız. Eğer bir tercih yapılacaksa, ülkemin zarar edeceği yerde, partim seçim kaybetsin ama ülkem zarar etmesin.
NEREDEN NEREYE Erdoğan bu konuşmayı yaptıktan sonra benim yöneteceğim oturuma geçilecekti. Erdoğan bana yabancı şirket temsilcileri ile görüşeceği için kalamayacağını söyledi ve ve özür diledi. Ben de Erdoğan'a konuşmasını beğendiğimi söyledim, elimi yanağına koyarak "Aman ekonomide bu çizgiden sapmayın" dedim. Başbakan olmadan önce bir şiir okudu diye hapsedildiğinde onu cezaevinde ziyaret etmiş ve yine elimi yanağına koyarak, "Üzülme bu da geçer" demiştim. Sonra bizim oturuma geçtik.. Konuşmacılar, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, THY Genel Müdürü Temel Kotil, TİM Başkanı Oğuz Satıcı, Ağaoğlu Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, Anadolu Grubu İcra Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Kalpaklıoğlu, Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak'tı. Bu oturumu yöneten ben de, salondaki dinleyiciler de, hem Türkiye'nin önündeki ufukları, hem de gündemdeki sorunları bir kez daha hatırladık.Örneğin yeni Ticaret Kanunu beklentisi, kayıt dışı ekonominin yarattığı sorunlar, ücretlerdeki vergi yükünün ağırlığı, teknoloji ağırlıklı sektörlere geçme zorunluluğu gibi konular gündeme getirildi.
YERLİ VE YABANCI Bu arada yatırıma geçmiş sermayenin yerlisi ile yabancısı arasında bir fark olmadığı, eski Sovyet Bloku ve Ortadoğu ülkelerinde enerji maliyetlerinin düşüklüğünden doğan sermayeyi çekmeye dönük rekabet de konuşuldu. Bunları dinlerken, yerli ve yabancı sermayenin karşılaştığı zorlukların farksız olduğunu vurgulayabilecek bir fıkrayı hatırladım. Oturum saati sona erdiği için anlatacak vakit kalmamıştı. Fıkra şöyleydi: Bir İstanbullu ziyaret ettiği bir Anadolu kasabasında, sakal tıraşı olmak için berber koltuğuna oturmuş. Berber fırçaya tükürdükten sonra bunu sabunla köpürtmeye başlamış. İstanbullu "Fırçaya tükürdün. Olur mu böyle şey" diye itiraz edince, berber diklenmiş. "Sen yabancısın diye fırçaya tükürdüm. Yerlileri tıraş ederken yüzlerine tükürüp, sabunu köpürtürüz" demiş.
|
|
 |
|
|