|
|
'Kurtlar Vadisi' ve 'He is a Lady'
Bu günlerin moda sloganı "Hepimiz ilke olarak sansüre karşıyız." Kocaman bir yalan bu. Eğer söyledikleri gibi olsaydı tüm dünyada yayınlanan 'He is a Lady' yarışması, RTÜK tarafından başlamadan bitirildiğinde de sesleri çıkardı. Kimse karşıma çıkıp "He is a Lady ile Kurtlar Vadisi aynı şey mi?" diye sormasın. Biri kadın olmanın zorluklarını anlatan gırgır bir yarışma, diğeri bıçak sırtında yürümek. Şimdi biri çıksa ve Sivas olaylarının dava dosyalarına bakarak bir senaryo yazsa... Senaryoda katliamı planlayanların yabancı servisler ve onların yerli işbirlikçileri olduğunu anlatsa. Sonra da üyeleri belirli mezhepten bir çete kursa ve dosyada adı geçenleri tek tek ortadan kaldırsa. Böyle bir diziye evet demek mümkün olabilir mi? Kaldı ki 'Kurtlar Vadisi' yasaklanmış falan değil. RTÜK gelen şikayetler üzerine kanalı uyardı, kanal yönetimi de dizinin yayınına son verdi. Bu uyarı da bir çeşit yasaklamadır diye düşünenler olabilir. Bunda şaşılacak bir şey yok, demokratik sistemler kendilerini korumak için zaman zaman yasaklamalara başvurabilirler.. Avusturya'da aşırı sağcı Heider sandıktan birinci çıktı ama Avrupa Birliği'nin vetosu yüzünden koltuğa oturamadı. İngiltere'de İrlanda sorununu kaşıyacak ne haber ne de dizi yapamazsınız. Tıpkı Fransa'da Korsika, Belçika'da Flaman-Valon, Mısır'da Nabia, Fas'ta Batı Sahra ya da Filipinler'de Moro meselesini kaşıyacak haberler ve diziler yapamayacağımız gibi... William Wallace'ın hayat hikayesinin anlatıldığı 'Cesur Yürek' filmi, terör örgütü tarafından propaganda malzemesi yapıldığı için Türkiye'nin bazı yerlerinde yasaklanmıştı. Tüm Türkler'i kötü gösteren 'Geceyarısı Ekspresi'nin video kasetlerinin satışı da yasaktı. Danimarka'da Hz. Muhammed'i hedef alan karikatürler yasaklanmadığı için ayağa kalkmadık mı? 'Kurtlar Vadisi Terör' serisi gerçek bir olayın üzerine hayal oturtarak hazırlanmıştı. Tarihi filmlerde bu sıkıntı yaratmaz çünkü; konu sonlanmış ve herkes neyin ne olduğunu öğrenmiştir. Ancak halen devam eden olaylarda seyirci neyin gerçek neyin hayal olduğunun ayrımına varamayabilir... Yaşadığınız ülkede birileri iç savaş senaryolarından söz ediyorsa, yetkisiz kişiler bayrak üzerine ölme, öldürme yemini ediyorlarsa, çocuklar tek işi öldürmek olan birini rol model kabul etmeye başladılarsa, ülkenin kanunlarla ve demokrasiyle değil de ancak silahla korunabileceği fikri yayılıyorsa, herkes kendi adaletini sağlama peşine düşüyorsa; o zaman demokratik sistemin kendini bir şekilde koruması normaldir. Hassasiyetlerin sürdüğü yerlerde vatanseverlik, duyguyla değil akılla yapılır. Olayın çok tartışmalı bir boyutu daha var; 'Türkiye üzerine oynanan oyunlarla' ve 'terörle mücadele etmek' bir dizi filmin işi ve haddi olabilir mi? Buna 'olur' diyebiliyorsanız; o dizinin senaryo ekibinin Milli Güvenlik Kurulu Üyesi olmasına da 'evet' demelisiniz.
|