Dinçer'in penceresinden 4 kritik konu
Altı yıl önce Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik çöküşünü yaşayan Türkiye, istikrarlı hükümet yapısı ve dış destekli ekonomi politikaları sayesinde krizin yıldönümünde bugün bambaşka bir noktada. Gündemde, toparlanma sürecinin ardından ülkenin yol haritasını çizecek iki önemli seçim var. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde iç ve dış güvenlik kaygıları ekonominin de önüne geçti. İşte böyle bir aşamada Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in perspektifine bakmakta yarar var. Dinçer, siyasi ve ekonomik gündeme hâkim ama az konuşan bir bürokrat olarak kendisi ve siyasi açıdan hassas konularda belirli sınırlarda kalmak kaydıyla görüşlerini bizimle paylaştı. 1 - İlk konu, popüler olduğu için Maliye'deki Vergi Daireleri Otomasyon Projesi kapsamında yapılan usulsüz sorgulamalar. Dinçer de malvarlığı ve mali bilgileri didiklenenlerden. Olay patlak verir vermez Gelir İdaresi Başkan Vekili Osman Arıoğlu, Başbakanlığa gelerek müsteşarı bilgilendirmiş. Dinçer, "Rahatsız oldunuz mu?" sorumuzu yanıtlarken "Zahmet etmeselerdi. Bana sorsalar söylerdim" rahatlığında idi. İki evi, eşinin arabası vs... Başbakan Tayyip Erdoğan'la çalışmaya başlamadan önce kurduğu bilgi teknolojileri şirketini ise bir uyarı üzerine sonradan tasfiye etmiş. "Faaliyette değildi ama resmi kapamayı ihmal etmişiz" dedi. 2 - İkinci ve kritik konu, kısa süre önce memuriyetten çıkarılan Maliye Başmüfettişi Hamza Kaçar'la ilgili. Maliye'nin talebi üzerine Kaçar hakkında Başbakanlık Müfettişleri de inceleme yaptı. Raporun içeriği bir ölçüde biliniyor. Kaçar'ın "El Kadı soruşturması sırasında baskı gördüm, engelledim" iddiasını destekleyecek hukuki şartların oluşmadığı kanaatine varıldı. "Evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma" suçlaması için "soruşturma izni verilmemesi" önerildi ama dosya Maliye Yüksek Disiplin Kurulu'nun takdirine bırakıldı. Kulislerde Müsteşar Dinçer'in de Kaçar'ın sorgu alanında olduğu hep konuşuldu. Dinçer ise Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı'na, "İsme takılmayın. Objektif çalışın" dediğini aktardı. Adeta Kaçar'a mesaj gönderdi, "Rapora karışmadığını" vurguladı. 3 - Dinçer'le bağlantılı bir başka konu da 'Başbakanlık Tasarruf Genelgesi'. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ün, "Bir tek benim makam telefonum uluslararası görüşmeye açık. Ne yapayım, TMSF faaliyetlerini askıya mı alayım?" yakınmasına varan önlemler için Dinçer'in yanıtı ilginçti. "Ahmet Bey, ilgili bakan, sayın Abdüllatif Şener'le bir görüşsün. Çoğu husus bakanın yetkisinde. Örneğin ben TÜBİTAK'a yıllık yetki devrettim." Bu sözlere Şener'in yorumu, "Bazı yetkiler ben de ama beni aşan bir çerçeve olduğu da bir gerçek" oldu. 4 - Gelelim, Dinçer'le ilgi bam teline... Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink'in öldürülmesi sonrasında Emniyet ve Jandarma'yı karşı karşıya getiren olaylar, cemaat bağlantılı kadrolaşma iddiaları ve Müsteşar'ın rolüne ilişkin komplo teorileri... Dinçer, CHP lideri Deniz Baykal'ın kendisini hedef alan ifadeleri için "Kafayı bana taktı. Ne olsa benden biliyor. Haksızlık yapıyor. Ama bu ülkede iftiranın maliyeti yok" görüşünde. Müsteşar, "Burada oturup bir şeyleri organize ediyormuşum gibi hava yaratılıyor. Söz konusu bile değil" diyor. Türkiye'yi istikrarsızlaştırma operasyonu olup olmadığı, Başbakan Erdoğan'ın nisanda vereceği karar, güvenlik birimleri arasındaki çekişme, tetikçi Ogün Samast'ın bayrak önündeki görüntülerini izlemesi, hakkındaki iddialara karşı neden tazminat davası açmayıp suç duyurusunu tercih ettiğine ilişkin sorularımız ise kısmen karşılık buldu ama yazılması istenmedi. Ama Dinçer'in sanıldığı gibi meraktan her işe müdahil olan tarzdan çok, göreviyle ilgili detaylı bilgi sahibi olmayı tercih ettiği izlenimini kayda geçirelim.
|