|
|
|
|
|
|
|
Çiçek: Seçim, 4 Kasım'da yapılacaktır
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Vardığımız kanaat odur ki, uyguladığımız politikalar hangi alanda olursa olsun, bunlardan seçim vesilesiyle hiçbir gevşeme yapmamaktır, popülizme yönelmemektir, uyguladığımız politikaları büyük bir kararlılıkla sürdürmektir'' dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, bakanların, alanlarına ilişkin 2006 yılı değerlendirmesi ve 2007 yılıyla ilgili yapılacak çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. 2007 yılının seçim yılı olması nedeniyle genellikle politikalarda bir ''gevşeme olduğunu ve daha çok popülist politikaların öne çıktığını'' ifade eden Bakan Çiçek, şöyle konuştu:
''Ancak
Türkiye'nin uzunca bir aradan sonra yaşadığı istikrar, geçmişte yaşanan sıkıntılar ve Türkiye'nin bugün geldiği nokta dikkate alınarak, bugün yaptığımız toplantıda vardığımız kanaat odur ki, uyguladığımız politikalar hangi alanda olursa olsun, bunlardan seçim vesilesiyle hiçbir gevşeme yapmamaktır, popülizme yönelmemektir, uyguladığımız politikaları büyük bir kararlılıkla sürdürmektir. Bunun iç ve dış kamuoyu açısından bilinmesinde fayda var. Dolayısıyla 2006 bizim için ne anlam ifade ediyorsa, 2007'de de uygulayacağımız politikalar açısından herhangi bir değişiklik söz konusu olmayacaktır, programda sapma olmayacaktır.''
Çiçek, toplantıda Meclis gündemine gelen bazı yasalar bulunduğunu ve parlamentonun takvimi dikkate alınarak çıkarmaya çalışıldığını, bunlar içinde öncelikli olanların belli olduğunu dile getirerek, ''TBMM'nin kararına da itibar ederek bu yasaları çıkaracağız. Bunların başında da bilindiği gibi Mortgage Yasası gelmektedir'' dedi.
DIŞ POLİTİKA
Bakan Çiçek, toplantıda ayrıca Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün özellikle Irak başta olmak üzere dış politika konularında kurula bilgi verdiğini söyledi.
Çiçek, şöyle konuştu:
''Kamuoyunun bilmesinde fayda var, Irak konusu hem devletin, hem hükümetin en öncelikli konularının başında gelmektedir. Nasıl, AB konusunu geçmişte her Bakanlar Kurulu toplantısında dikkate aldık, yakından izlemeye gayret ettik ve bugün geldiğimiz nokta bellidir... Irak olayı, Türkiye'nin gündemine ve dünyanın gündemine oturduğu günden itibaren de kamuoyuna açıklansın ya da açıklanmasın öncelikli konularımızın başında gelmektedir.
Son gelişmeler de dikkate alındığında da bu daha belirgin haldedir. Dolayısıyla Irak'taki gelişmeler konusunda Sayın Gül bilgi sunmuştur. Irak'ın Türkiye açısından önemi bellidir, söylediği ve söylemek istediği de defalarca ifade edilmiştir. Bir defa da ifade edelim ki biz, Irak'ın birliğinden bütünlüğünden, toprak bütünlüğünden yanayız. Irak'ın imkanlarının, zenginliklerinin tüm Irak halkı tarafından değerlendirilmesinin ve bunun kararının mevcut hükümet tarafından verilmesinden yanayız. Orada istikrarın, barışın, huzurun sağlanması noktasında Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de çok yönlü çabalarını sürdürmektedir.
Hem Irak hükümetiyle hem ABD ve İngiltere olmak üzere orada güç bulunduran ülkeler nezdinde, hem de Irak'a komşu ülkeler nezdindeki çabalarını, düşüncelerini, kanaatlerini söylemektedir.''
Gelişmelerin, Türkiye'nin söylediği konuları teyit ettiğini kaydeden Çiçek, ''Keşke bunlar başlangıçta dikkate alınabilmiş olsaydı, belki Ortadoğu bu kaosun içine girmezdi'' dedi.
Çiçek, Türkiye'nin Irak'ta barış ve huzurun tesis edilmesi için katkı ve çabalarını daha yoğun bir şekilde sürdürdüğünü belirterek, konunun bu nedenle bir kez daha kurulda ele alındığını söyledi.
Milli Güvenlik Kurulu'nun devamlı gündem konularından birinin de Irak olduğunu anlatan Bakan Çiçek, 23 Şubat'ta yapılacak MGK toplantısında da konunun bir kez daha ele alınacağını bildirdi.
''SEÇİM, AKSİNE BİR KARAR OLMADIĞI İÇİN 4 KASIM'DA YAPILACAKTIR''
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Seçim, aksine bir karar olmadığı için 4 Kasım'da yapılacaktır'' dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Çiçek, ''Seçimin erkene alınması gündeme geldi mi?'' sorusunu yanıtlarken, konunun, Bakanlar Kurulu'nun gündeminde olmadığını bildirdi. İçinde bulunduğumuz yılın seçim yılı olması sebebiyle konunun çok sık konuşulacağını anlatan Çiçek, Yüksek Seçim Kurulu'nun 4 Kasım gününü seçim günü olarak belirlediğini söyledi. Çiçek, şunları kaydetti:
''Seçim zamanında yapılabilecektir, yapılması gerekmektedir. 25 yaş konusu tartışmalı bir konudur, hukukçular ve siyasetçiler tartışabilir. Biz hükümet olarak, parti olarak, 25 yaşını bitirmiş olanların seçilme hakkını ilgili Anayasal düzenlemeleri yaparken arzu ettiğimiz şey; katılımı arttırmaktı, siyaseti daha dinamik bir yapıya kavuşturmaktı. Seçilme yaşının 25'e düşürülmesinde fayda vardı, bir seçim yapılacaksa bu hakkın verilmesi gerekmektedir aksi takdirde 25 yaşa indirmenin bu seçimler açından pratikte bir faydası yoktur. Normal şartlarda seçim aksine bir karar olmadığı için 4 Kasım'da yapılacaktır.''
Çiçek, ''2007 yılında seçim konusunda birçok konuşma geçebileceğini dolayısıyla 'bu ne anlama geliyor', 'şu ne anlama geliyor' diye vakit kaybedilmemesi gerektiğini'' söyledi. Çiçek, ''Aksine bir karar alınır mı o da şimdi gündemde değil'' diye konuştu.
GÜZEL'İN İDDİASI
Çiçek, ''Eski siyasilerden Hasan Celal Güzel, dönemin Jandarma Genel Komutanı'nın, dönemin bazı bakanlarını, milletvekillerini, bürokratlarını fişlediğini ileri sürüyor, bu konuda bir bilginiz var mı? 2002-2004 yılları arasında diyor, AK Parti hükümetini de ilgilendiren bir yönü var bu konuda bir değerlendirmeniz var mı?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Yeni ceza kanununda bu tip faaliyetlerin hangi usul ve esaslara göre yapılacağı belirlenmiştir bunun dışına çıkan her türlü izleme takip ya da başka türlü çabalar yasa dışıdır.
Bana böyle bir konu geliyorsa ben bunu doğrudan doğruya yargıya intikal ettirmiş olurum. Dolayısıyla uygun bir takip, bir izleme söz konusu değilse yani açıkçası bir mahkeme kararına dayanmıyorsa bu tip faaliyetler hukuken delil teşkil etmediği gibi yasa dışıdır. Herhalde bu makale okunduğunda da ilgili yargı kurumları kendi yönünden bir işlem başlatmış olmaları gerekir dolayısıyla benim o konuda bilgim yok ancak geçen bir televizyon konuşmasında, birkaç gün evvel böyle bir iddiayı Hasan Celal Güzel'den dinledim televizyon kanalında, bugün de anladığım kadarıyla makale konusu olmuş. Bunlar hepsi yargı incelemesine tabi konulardır, iddialardır, gereğini ilgili yargı makamları yapacaktır.
Şunu herkesin bilmesi lazım usulüne göre alınmış bir mahkeme kararı, hakim kararı olmadan yapılan her türlü dinleme, takip, vesaire yasa dışıdır dolayısıyla hiç kimsenin de yasaların dışına çıkarak bir işlem yapma imtiyazı yoktur.''
''NE HÜKÜMETİN ALTERNATİFİ GENELKURMAYDIR, NE DE GENELKURMAYIN ALTERNATİFİ HÜKÜMETTİR''
Adalet Bakanı ve Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, ''Ne Hükümetin alternatifi Genelkurmaydır, ne de Genelkurmayın alternatifi Hükümettir'' dedi.
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Başbakanlık Merkez binada açıklamalarda bulunan ve soruları yanıtlayan Çiçek, bir gazetecinin Kuzey Irak konusunda Başbakan Erdoğan'ın ve Genelkurmay Başkanı'nın açıklamalarının bulunduğunu belirterek ''Türkiye'nin izlediği politikalarda bir değişiklik midir bu?'' sorusu üzerine şunları söyledi:
''Biz göreve geldiğimiz günden beri eskiden de zaman zaman olurdu, tahterevallinin bir tarafında seçilmişler, hükümet, öbür tarafta da bir kısım kamu görevlileri özellikle de Silahlı Kuvvetler oturtulmak suretiyle beyanlar, açıklamalar veya olaylar şuna göre, bu tarzda bir değerlendirme yapılır. Bunu çok doğru bulmam. Devletin, ülkenin yararı açısından bu değerlendirmeleri yapmakta fayda var. Ne hükümetin alternatifi Genelkurmaydır, ne de Genelkurmayın alternatifi Hükümettir. Yani biri diğerinin alternatifi, anayasal organlar, kuruluşlar değil ki onun görüşüne mi itibar edilecek, bu görüş bu doğrudur tarzında.
Devlet, dış politikasını hangi usul ve esaslar içinde belirler, bu hem bugüne kadar devletin geleneğinde var hem anayasa, yasalarda var. Şu anda yürütülmekte olan Irak politikası bir devlet politikasıdır. Bunun bilinmesinde fayda var. Yapılan konuşmalara gelince, her konuşmanın kendi içinde ve muhataplarını da dikkate alarak bu değerlendirmeleri yapmakta fayda var. Devletin Irak politikasında temelde bir değişme yoktur. Konuşmaları bu şekilde değerlendirmek lazım. Yoksa şu şuna karşı, bu buna karşı tarzındaki bir değerlendirme bence Türkiye'nin caydırıcılığı ve politikasının reel olup olmadığı ile ilgili bir kısım dış dünyada tereddütler meydana getirir. Buna hiç gerek yok. Zaten hükümet, bu politikasını belirlerken devletin ilgili kurumlarıyla bire bir konuşarak, ya da kurul halinde bunları oturup belirlemektedir ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmak suretiyle bu kararlar uygulanmaktadır.''
ORTA DOĞU
Çiçek, Orta Doğu meselesinin çok karmaşık bir konu olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:
''Orta Doğu'da kimin eli kimin cebinde belli değildir. Görüştüğünüz muhatapların güvenirlik katsayısı da son derece düşük bir coğrafyada bu politika yürütülmektedir. Onun için hemencecik bu konuyu içe dönük bir değerlendirme konusu yaparsak bence doğru olmaz. Her konuşmanın kendine göre mantığı var, bir de muhatabı var. Onları o şekilde değerlendirmek lazım. Hepimizin Irak'ta arzusu, isteği bir an evvel huzurun, barışın tesis edilmesidir. Bundan Türkiye en fazla zarar gören ülkedir. Irak'ın bütünlüğü, hepimizin arzusudur. Hangi makamdan konuşma yapılırsa yapılsın, meseleme bu yönden bakmak lazım.''
DİPLOMATİK ÇÖZÜM
Çiçek, Irak söz konusu olduğunda Türkiye açısından öncelikli meselelerden birisinin terör konusu olduğunu belirterek, terör konusu ile Irak'ın bağlantılı olduğunu söyledi. Çiçek , ''Etnik terörün yuvalandığı, beslendiği, eğitim gördüğü, bir kısım destek sağlandığı yer Irak'tır. Dolayısıyla Türkiye bu açıdan da ırak meselesiyle ilgilenmekte, bunu ortadan kaldırabilmek noktasında her türlü seçeneği ortada tutarak, ama önceliği diplomatik yollarda çözme noktasında çaba sarf etmektedir. Meseleye böyle bakarsak konuşmaları değerlendirmemiz daha kolay olur diye düşünüyorum'' diye konuştu.
BOHÇANIN DÖRT UCUNU BİR ARAYA GETİRME ŞANSIMIZ YOK
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, TCK'nın 301. maddesinin değiştirilmesi ile ilgili olarak ''Şu ana kadar bana gelen tekliflere baktım, bohçanın dört ucunu bir araya getirme şansımız yok'' dedi.
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Başbakanlık Merkez binada açıklamalarda bulunan ve soruları yanıtlayan Çiçek, bir gazetecinin ''301. maddede son durum nedir?'' sorusu üzerine, bu konuda tekliflerin halen geldiğini ifade etti.
301. maddenin vatandaşın gündeminde olmamakla beraber toplumun belirli bir kesiminin üzerinde durduğu bir konu olduğunu belirten Çiçek, konu üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Gelen teklifleri derleyip toparladıklarını anlatan Çiçek, şunları kaydetti:
''Bir çalışmayı biz de yapıyoruz, partide de bir çalışma var bunları mümkün olduğu kadar da gündemde tutmuyoruz. Şunu gördüm, bunun bilinmesinde fayda var; 301'i muğlak bulanların yazdıkları ve konuştukları, 301'den daha muğlaktır. 301'i bir süredir tartışıyoruz ya hala bu tartışma hukuki zeminde değil, siyasi zeminde söyleniyor. Gelen tekliflerin önemli bir kısmı da siyaseten değerlendirilebilecek bir konudur. Hangisini getirip ortaya koysanız, geri kalanlarla bağdaşır nitelikte değil. Yani şu ana kadar bana gelen tekliflere baktım, bohçanın 4 ucunu bir araya getirme şansımız yok.Televizyondaki konuşmaları dinledim, 301'i muğlak buluyorlardı, fakat kendi konuşmaları 301'den daha muğlak, ama bütün bunlara rağmen bir düzenleme yapılabilir. Temel unsurlardan vazgeçmemek kaydıyla bir düzenleme yapılabilir. Bunla ilgili çalışmayı sürdürüyoruz.''
Çiçek, ''301 ile ilgili Yargıtay'ın reddettiği bir konuda Adalet Bakanlığının 'dava açılmalı' ısrarı haberleştirildi. Bakanlığın tavrı Hükümet'in politikasını yansıtıyor mu?'' sorusunu yanıtlarken, şunları söyledi:
''Kanun yararına bozma yoluna Adalet Bakanlığı olarak umumiyetle müracaatlar üzerine gideriz. Bunun sebebi de şudur; Ceza kanunu uygulamaları 1 Haziran 2005'den itibaren yeni bir döneme girdiği için bazı konularda içtihat oluşması maksadıyla kanun yararına bozma yoluna gidilmektedir. O gazetenin başlığındaki hususta, bir kurumun bize müracaatı üzerine yapılmıştır, o müracaatın neticelendirilmesi ve bu konudaki ihtilafın Yargıtay tarafından huzura kavuşturulması için yapılmış bir müracaattır, yoksa ilk defa da oluyor değil, geçmişte de bazı konularda kamuoyunun talebi yazılı müracaat, ilgili kurumların bu konudaki istekleri dikkate alınarak bu konudaki uygulamayı netleştirebilmek ve yargıda Türkiye'deki uygulama birliğini sağlamak için yapılmaktadır ve yasa da buna imkan verdiği için o yola gidilmiştir. Yoksa bir farklılık arz etmiyoruz. İçtihat oluşması için Yargıtay'ın o konuda tüm Türkiye'deki yargıçlar ve savcılar için uygulama beraberliğini sağlamak adına yapılan bir başvurudur.''
Çiçek, ''4 Kasım öncesi yapılacak herhangi bir seçim 25 yaş uygulamasını etkiliyor mu? Bir de deprem davalarının zaman aşımı ile ilgili olarak Adalet Bakanı olarak neler hissetiniz?'' sorusunu yanıtlarken ''affa karşı olduğunu hep söylediğini hep söylemeye de devam ettiğini'' ifade etti. Çiçek, yargının etkinliğini; ''af, zaman aşımı ve infaz sisteminde geçmişte yaşanan kolaylıkların azalttığını'' belirtti.
1 Haziran 2005 itibaren yeni yasaların yürürlüğe girdiğini belirten Çiçek, ''eskiden en ağır suçu işlemiş olanların eğer araya af girmemişse beşte ikisini yatmak suretiyle kısa sürede hapishaneden çıkabildiğini, ancak 1 Haziran 2005'de yürürlüğe giren yasalarla artık infaz sisteminin beşte iki değil bütün Avrupa Birliği ortalaması da dikkate alınarak üçte iki ortalamaya çıkarıldığını, dolayısıyla ceza evlerinde kalma süresi de uzadığı için şu an ceza evlerinin neredeyse tam kapasite hale geldiğini'' bildirdi.
Zaman aşımı süresinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren en az 8 yıla çıkarıldığına işaret eden Çiçek, eskiden aynı suçlar için zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğunu anımsattı.
Depremin 1999 yılında olduğunu, dolayısıyla suçun 5 yıllık zaman aşımına tabi bulunduğunu anlatan Çiçek, evrensel hukukun da temel kuralının bir olay ne zaman meydana geldiyse ya da bir suç ne zaman işlendiyse o tarihteki yasalara ve onun zaman aşımına tabi olması olduğunu belirtti.
İlgili savcılıklardan konuyla ilgili son durumun bilgilerini aldığını anlatan Çiçek, şunları kaydetti:
''Düzce'de deprem sebebiyle açılmış davalarda 66 dosyada mahkumiyet, 71 dosyada beraat, 25 dosyada zaman aşımı olmuş. Yalova'da açılan dava sayısı 174, karara bağlanan dava sayısı 171, zaman aşımı nedeniyle ortadan düşme kararı verilen dava sayısı 6, görülmekte olan dava sayısı da 3. Bolu'dan gelen, başsavcıların gönderdiği yazıda 'ceza mahkemelerine açılan dava bulunmadığı kayıtların tetkikinden anlaşılmıştır' deniliyor. Sakarya'da açılan dava sayısı 420 olup 418'i mahkemelerce karar bağlanmış. 2 adet dava dosyası halen devam etmektedir, zaman aşımı dolayısıyla ortadan kaldırma kararı verilen dava dosyası yoktur. Kocaeli'ne baktığımızda iki ağır ceza mahkemesi var, en fazla zaman aşımı konusu oradadır. Açılan dava sayısı 489, kararı çıkan dava sayısı 481, görülmekte olan dava sayısı 8, şimdi burada bir şey var, zaman aşımı 281, 4616 sayılı kanun gereğince af olarak bilinen ismini telaffuz etmek istemediğim kanun gereğince erteleme kapsamına giren 133, berat 7, mahkumiyet 25, birleştirme 35. İkinci bir mahkemede 504 dosya açılmış, bunun 4616 sayılı kanun gereğince erteleme kapsamına giren dosya sayısı 90, beraat ile sonuçlanan 63, mahkumiyet ile sonuçlanan dava sayısı 35, birleştirme kararı verilen dava sayısı 73, devam eden 5.''
Seçimlerin erkene alınması ile 25 yaşını bitirmiş olanların durumunun ne olacağı ile ilgili olarak da Çiçek, ''görüşünün, söz konusu kişilerin bu seçimde de aday olmasının temin edilmesi yönünde olduğunu'' bildirdi.
Çiçek, bir başka soru üzerine valiler kararnamesinin Bakanlar Kurulunda imzaya açılmadığını bildirdi.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|