| |
Aynı anda hem Avrupalı olalım hem de olmayalım...
İngilizlerin devrimci değil "Muhafazakâr-Evrimci" oldukları hep vurgulanır. Örneğin Marx (1813-83), hayatının son dönemini Londra'da geçirmiş, "Das Kapital" i orada yayınlamıştır. Ama İngiliz sosyalistleri Marksizm'e hiç ilgi duymamışlar ve "Fabiancılık" ı seçmişlerdir. Buna karşı, tavşanla kaplumbağanın yarışını masalda kaplumbağanın kazanması gibi, değişime uyum göstermekte ve reformlarla kendini yenilemek konusunda, İngilizler yarışı hep kazanmıştır. Masaldaki tavşan "Nasıl olsa bir anda koşup kaplumbağayı geçerim" diye düşünür ve uyurken, kaplumbağa ağır ama aralıksız adımlarıyla yarışı kazanır ya... Bunun gibi, mesela "Devrimci" Fransızlar global ekonominin koşullarına uyum gösteremedikleri için sürekli problemler yaşarken, evrimci İngilizler bırakın Avrupa'yı, Amerika'yı da ekonomik gelişmede solladılar. Londra Borsası, New York'un borsasından daha ağırlıklı şimdi.
SOLDAN TRAFİK Fakat hala İngiltere'de trafik soldan... Bazılarına göre Napolyon Waterloo'da Wellington'u yenip, sonra da İngiltere'yi işgal etseydi, şimdi İngiliz trafiği de tüm Avrupa'daki gibi sağdan olacaktı. Bu belki sadece bir tarih fantezisi. Çünkü Amerika Japonya'yı yenip işgal de etti ama Japonya'da trafik hala soldan gidiyor. Neyse... Bu konuda bir de nükte var. Evrimci İngilizler trafik uyumsuzluğunu sona erdirmek için bir çalışma yapmışlar. Sonunda şu karar çıkmış: - İngiltere' de de trafik sağdan olsun. Ama buna bir anda geçilirse muhafazakar İngiliz halkı tepki gösterebilir. Bu nedenle önce bisikletler, sonra otomobiller, arkasından da ağır vasıtalar sağdan gitmeye başlasın. Sağdan trafiği aşamalı gerçekleştirelim. Bu noktada bizim de durup düşünmemiz gerekir bence. Acaba biz Türkler de İngilizler gibi "Muhafazakar-Evrimci" miyiz? Örneğin oldum olası "Batılılık" ve yarım yüzyıla yakın zamandır "Avrupalılık", hem devletin hem siyasetin derin hedefi. Son dönemde ise bu daha da somut bir çerçeveye oturdu ve Avrupa Birliği üyesi olmamız için müzakerelere başlandı. Hem Kopenhag Kriterleri hem de Maastricht Kriterleri var artık uymamız gereken. Ayrıca AB mevzuatı, üst hukuk normumuz şimdi.
AŞAMALI GEÇELİM Ama diyoruz ki... - Ağır ağır, aşamalı olsun bizim AB' ye uyumumuz. Yasalarımızı değiştirelim ama hukuk ve adalet tatbikatımızı değiştirmeyelim. Hem temel hak ve özgürlükler olsun, hem de yazanlar, çizenler yargılanıp cezalandırılsın. Hem devlet, hem de derin devlet aynı anda var olsunlar. Hukukun üstünlüğü de üstünlerin hukuku da aynı anda var olsunlar. Hem Avrupalı olalım, hem de Avrupa'ya karşı olalım... Böyle şeyler söylemiyor, böyle davranmıyor muyuz "Avrupalılık" konusunda? Tabii ki İngilizlerin trafiği aşamalı olarak soldan sağa geçirmeleri mümkün değil. Otomobillerin sağdan kamyonların soldan gittiği bir trafik düzeni tabii ki olamaz. Ama bizim "Hem Avrupalı olalım, hem de olmayalım" modelimiz belki tutar. Başbakan Erdoğan'ın söylediği gibi, "Ankara Kriterleri" ne kadar "Kopenhag Kriterleri" nin yerine geçebilirse, o kadar tutar işte.
PANÇ MESELESİ Buna benzer bir hikaye vardır. İlkokul sınıfında, bir zengin çocuğu soğuk algınlığından hasta olmuş. Ama bir gün aradan sonra sapasağlam okula geri dönmüş. Onun fakir sıra arkadaşı "Nasıl bu kadar çabuk iyi oldun" diye sorunca, zengin çocuğu "Babam bana panç (Punch) yaptı. Onu içtim, hastalığım geçti" demiş. Sonra da pançın, tarçın, konyak, çay, karanfil ve bal karışımı ılık bir içecek olduğunu anlatmış. Bir gün fakir çocuk soğuk algınlığından hasta olmuş Eve gidince babasına "Bana panç yap baba" demiş. Fakir evinde konyak yokmuş baba onun yerine rakı koymuş. Çay demlemeye üşenmiş, kahve fincanının dibindeki telveyi katmış. Tarçın olmadığı için kırmızı biber, bal olmadığı için de pekmez koymuş pança. Fakir çocuk bu yapılanı içince hem hastalığı geçmemiş, hem de midesi bozulmuş. Neticede bizler de İngilizler gibi muhafazakar-evrimci miyiz acaba?
|