| |
|
|
Çoksesli dış politika korosu
Geçen hafta içinde, Başbakan Erdoğan'a atfedilen Kuzey Irak'la ilgili "değişik" bir politika anlayışı gazete manşetlerine yansıdı. Başbakan Erdoğan, Kuzey Irak'taki sorunlarımızı Kuzey Irak'taki Kürt liderlerle konuşarak çözebileceğimizi, en azından bu konularda Kuzey Iraklı Barzani ve Talabani'yi muhatap alabileceğimizi söylüyordu. Bu sözler Türkiye'de çok anlaşılmadı ama Kuzey Irak'ta ciddi bir yankı buldu. Barzani, PKK'nin kuruluş yıldönümü için yapılması planlanan gösterilere "yasak" getirdi ve bu gösterileri gerekirse güç kullanarak durduracaklarını ilgili yerlere bildirdi. Başbakan'ın sözleri Türkiye'nin Kuzey Irak politikasında "önemli bir değişimin" habercisi gibiydi. Başbakan'ın bu sözlerinin üzerinden çok da fazla zaman geçmeden ABD'de bulunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, beklenmedik bir anda bir basın toplantısı düzenledi ve Başbakan Erdoğan'ın "Muhatap alabiliriz" dediği iki Kürt lider, Barzani ve Talabani'yi ağır bir dille suçladı ve Türkiye'deki ve Türkiye'ye yönelik terörün "hamisi" olduklarını söyledi. Orgeneral Büyükanıt bu sözleri Türkiye için geç sayılabilecek bir saatte söylediği için gazeteler bu açıklamaları yeterince değerlendiremedi. Biz de gece yarısından sonra birinci sayfamızı değiştirip bu sözleri manşete taşıdık. Bir hafta içinde yapılan bu iki "180 derece farklı" açıklama doğrusu kafamızı karıştırdı. Anlaşılan o ki, bizzat Türkiye'nin Dışişleri Bakanı tarafından Türkiye'nin "en önemli sorunu" olarak gösterilen "Kuzey Irak" konusunda, Türkiye'nin "üzerinde uzlaşılmış" bir politikası yok. Ve daha vahimi, bu politikasızlık gizli kalmıyor, eşi görülmedik bir kakofoni ile dışarıdan duyuluyor. Kafamızın karışıklığı henüz ortadan kalkmadan bu kez Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yapıyor ve "Askerler her konuda konuşmamalı" diye tepki gösteriyor. Ortalık yerde, yüksek sesle yapılan bu tartışma Türkiye'deki basit ve birkaç hafta sonra unutulacak bir siyasi meseleyle ilgili değil. Tam aksine, Türkiye'nin geleceğini etkileyecek önemde bir dış politika konusu. Bu meselenin, içerde ve dışarıda herkesin kafasını allak bullak edecek şekilde, orta yerde değil, Milli Güvenlik Kurulu'nda ele alınması ve sonrasında "tek sesli bir koro" olarak seslendirilmesi Türkiye açısından daha iyi ve doğru olmaz mıydı!
|