|
|
Haberi kimse sansürleyemez!
RTÜK'ün televizyon habercileriyle yaptığı toplantının ardından çokça kaos ve bir o kadar da yanlış anlama çıktı. Oysa bu toplantıların asıl amacı, fikir alışverişinde bulunmak, ortak paydaları, asgari müşterekleri belirlemek değil miydi? Niye herkes eteğindeki taşları toplantıda dökmedi de, toplantının ardından her iki taraftan da açıklama üstüne açıklama geldi? Benim bu konuda bir tek doğrum var: Gerçek haberciliğin olduğu yerde sansür, sansürün bulunduğu yerde gerçek habercilik olmaz! Gerçekler daima sansür bariyerinin üzerinden sıçramayı başarmıştır. Dünyanın hiçbir iktidarı, en acımasız diktatörlükler bile "ilelebet sansür" sağlayamamıştır. Tabii ki RTÜK'ün tutumunu tamamen "sansür dayatması" olarak nitelemek haksızlık olur. Radyo Televizyon Üst Kurulu, haber bültenlerinin içeriği üzerinde yoğunlaşan izleyici şikayetlerini ilgili kanalların yöneticilerine duyurmak ve çözüm için işbirliği yapmak adına bu girişimi başlatmıştır. Ama toplantıda gerçek fikirler çarpışmadığı ve iyi niyetle bilgi alışverişi yapılmadığı için ortaya bu sakil manzara çıkmıştır. RTÜK'ün "Haber bültenleri şöyle olmalı, böyle olmamalı. Şu haberler verilmeli, bunlar verilmemeli" gibi bir dayatmada bulunmasının demokrasi bilinciyle izahı mümkün değildir. Çünkü "haber değerlendirmesi" her kanalın ilgili haber merkezinin inisiyatifindedir. Bir kere bunun herkes tarafından kabul edilmesinde fayda var. Peki ama ana haber bültenlerini hazırlayan meslektaşlarımız, kendi bültenlerini izlerken "haberci" olarak müsterihler mi? İşin bir de bu yanını analiz etmek lazım. Eğer bülten sonunda içlerinde küçücük bir ukde bile kalıyorsa, işlerini layığınca yapmıyorlar demektir. Zira haber, haberdir. "Talebe göre" değişmez. Yani "İzleyici bunu daha çok sever, daha çok izler" diyerek bülten hazırlamak, haberciliğin en temel ilkesi olan "doğruluğa" aykırıdır. O zaman bu yaptığınızın adı "haber bülteni" değil, "haber şov programı" olur. Büyük kanalların ana haber bültenlerine şöyle bir göz attığınızda, türlü "haber hilesine" rastlamanız mümkün. "Bilmem ne masajı" haberinde bikinili kızın masa üzerinde dakikalarca yağ ile ovulması, cinselliğe sarkıtılan reyting oltası değil midir? Ya da kış ortasında turizm haberi kılıfıyla Antalyalı üstsüzleri ekrana taşımak? YouTube'daki 10 yıllık polis takibi görüntülerini sırf "aksiyon" yaratmak adına dün olmuş gibi servis etmek? Kanalın en çok reyting alan dizisinden bölümleri neredeyse 5 dakika boyunca haber niyetine ekrana sürüp, dizi reytinginden yavru haber reytingleri türetmek? Eğer ülkenin gerçek gündemi yerine, "talebe ve reytinge tahvilli" habercilik yapıyorsanız, en az RTÜK kadar "sansürcü" sayılmaz mısınız? Siyasi, ekonomik ya da sosyal açıdan son derece önemli bir haberin yerine sörf yapan maymun haberini girmek, gündemi örtüp, sansürlemek değil midir? Bazıları "Haber izlemek isteyen, haber kanalına geçsin" diyor. Olur mu hiç? Siz çorbayı bir restoranda, ana yemeği diğerinde, tatlıyı bir başkasında mı yiyorsunuz? Ya arkasından başlayacak diziyi kaçırırsam ne olacak? Sevgili arkadaşlar, göreviniz doyurucu haber vermek. Başka restoran tarif etmek değil! 5 yıldır aynı şeyi söylüyorum: Ana haber bültenleri reyting değerlendirmesinin dışında tutulsun. İnsanların alıştıkları ekranda gerçek haberleri alma özgürlüğüne kavuşmalarının tek yolu budur.
|