SABAH - 12/02/2007 - Okur Temsilcisi

Şu an 12 Şubat 2007 - Pazartesi tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Servislerimiz

Kapat

	RSS		Arşiv

	Kırmızı Alarm		Detaylı Arama

	Canlı Borsa		Sarı Sayfalar

	Sesli Haber		Yazarlar

	Podcast		Wap Sabah

	Egazete		Cep Sabah

	Kültür Sanat		Hava Durumu

	Astroloji		Sabah Çocuk

	E-posta		Uçak Seferleri

	Okur Temsilcisi		Mobil

Bizimle çalışmak ister misiniz?

Google Arama

Şu an 12 Şubat 2007 - Pazartesi tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Sabah, içeriğini okur denetimine açıyor. Gazetedeki haberden baskı kalitesine, web sayfası düzenine kadar, eksik, yanlış, hatalı, meslek etiğine aykırı bulduğunuz, merakınızı uyandıran hususları Okur Temsilcisi'ne iletin. Şikayet, eleştiri, soru ve önerilerinizi bekliyoruz.

Tel:
0212 354 35 08

Fax:
0212 354 36 84

	Önemli bir eksiklik
	Havalimanında hakaret olayı Havalimanında hakaret olayı
	Irak sütünden yanan İran yoğurdunu üfleyerek yer mi?
	Astana

Irak sütünden yanan İran yoğurdunu üfleyerek yer mi?

ABD'de farklı haber kuruluşlarında çalışan dürüst meslektaşlardan son günlerde alarm işaretleri alıyorum.
Sizlerle paylaşmak istediğim ortak endişeleri şu: Bush yönetiminin İran'la ilgili söylemi sertleşiyor, ve "merkez medya" Irak'la ilgili olarak yönetimden gelen suçlamaların benzerini bu kez İran'la ilgili olarak yine sorgulamadan, araştırmadan yayımlamaya başladı.
Oysa Irak'la ilgili olarak işgal öncesinde ortaya atılan suçlamaların hemen tümü asılsız çıkmış, bu yüzden Amerikan gazeteleri en azından son haftalara kadar bir "iç muhasebe" yaşamıştı.
Ama CBS, New York Times ve NBC gibi bazı "merkez" haber kuruluşlarının son dönemde bir "İran spazmı" yaşadıkları doğru. Dersini iyi alan İngiliz haber kuruluşlarıyla ABD'liler aradaki makas da açılıyor.
Endişeli Amerikalı gazetecilik örgütleri ve üniversiteler bu sıralarda "yoğurdu üfleyerek yeyin" şiarıyla çalışmaktalar. Harvard'ın saygın Nieman Gazetecilik Vakfı, Amerikan gazetelerine uyarı için öncülük yapıyor. Nieman'ın vefakâr isimlerinden Dan Froomkin, geçenlerde Beyaz Saray'ın yeni savaş cephesi açma niyetine karşı habercilere yönelik bir "davranış rehberi" yayımladı. Bize de yararı olur düşüncesiyle en önemli noktaları aktarıyorum.
- Yetkililerin her söylediği doğrudur, diye farzetmeyin. En iyi çözüm, her sözün bir yalan olabileceğinden hareket etmenizdir.
- Her iddia için kanıt isteyin. Kanıtın da sahte olabileceğini unutmayın. Kanıtı da ikna edici şekilde doğrulamalarını isteyin.
- Bir yetkili bir şey söylediyse bunun ille de manşete çekilmesi gerekmez. İddialardaki kanıt zayıflığı veya karşı kanıtın gücü, söylenenden daha fazla haber değeri taşır.
- İsim vermeyen yetkililerin sözlerini sayfalara taşımayın. İddiada ısrarlılarsa kimlik versinler ki, ilerde hesap sorulabilsin.
- Buna mukabil, bürokrasi içinden "resmi" anlatıma karşı çıkan ve kanıt sunan kişilere "gizlilik" güvencesini verin.
- Savaşın neden daha iyi sonuçlara yol açacağını kanıtlamalarını isteyin. Ya da işler iyi gitmezse ne olacağını inatla bilmek isteyin.
- Gizli bilgilere sahip yetkililerin sizden daha fazla bilgiye sahip olduğunu varsaymayın. Ya da varsayın, ama iddialarını altedecek başka bilgileri sizden saklıyor da olabilirler, unutmayın.
- Kuşkuculara söz hakkı tanıyın. Onları dışlamayın, alay konusu yapmayın.
- Geçen sefer (Irak'ta) haklı çıkan, ama dışlanan insanlara kulak verin, görüşlerini aktarın.
- Dış dünyadan gelen sesleri de okurlarla, izleyicilerle paylaşın. "Neden o insanlar farklı düşünüyor?" sorusunu yanıtlayın. Yabancı basını izleyin.
- Savaşılması düşünülen ülkeye çok sayıda muhabir gönderin. Orada yaşayan insanları "şeytanlaştırmayın" Savaş ve barış opsiyonlarının tüm ülkede sonuna kadar tartışılmasını sağlayın. Tartışmaları bütünlüklü olarak izleyin.
- Savaş nedenlerini iyice sorgulayın.
- "Parayı takip edin". Kimlerin savaştan parasal çıkarı varsa, teşhir edin.