| |
|
|
Hakan ile Utku'dan veda!..
GÜNAYDIN ekimiz bazı değişiklik kararları almış. Sevgili Dostlarım Seda Güler'le Hakan ile Utku'nun işlerine son verilmiş. Bu ekin sorumlularının kararıdır. Saygı ile karşılarım. Ama gidenlere bakınca üzüldüm. İki sebepten.. Bir dediğim gibi Seda ve Hakan ile Utku, gazetedeki en eski arkadaşlarım. Seda Gelişim'den. Hakan ile Utku'yu gazeteci yapan benim. Yani Ayşe dikkatli ol.. Hıncal'a yakın olanlar topun ağzında.. İkincisi.. Duygu Asena'dan Feminizm ve Kadın hakları bayrağını devralan ve bana sorarsanız harika dalgalandıran Seda, türünde tekti.. Bu ülkenin her gün mizah, güldüren mizah yazan Hakan ile Utku'nun tek olduğu gibi.. Sabah'a ayrıcalık getiren yazarları temizlerseniz, geriye, başkalarına benzeyen bir gazete kalır. Oysa Sabah çıktığı günden beri öncüdür. Taklit eden değil, taklit edilen. Hakan ve Utku "Hıncal ağabey, işimize son verildiğini telefonla söylediler üstelik ve bize bir 'veda' yazısı yazma fırsatı da vermediler" dediler.. "Yazın, ben yayınlayacağım" dedim.. "Bu gazetede ilk yazınız benim sütunumda çıkmıştı, son yazınız da benim sütunumda çıksın.." Bana e-mail çekip "Hıncal Bey, bu ikiliyi iyi ki buldunuz. Bugün çok kara bir güne başlamıştım. Hakan ile Utku'yu okurken öylesine güldüm ki, havam değişti, sağolun" diyen okurlar.. Bu Hakan ile Utku'yu okurken, belki de ilk defa gülmeyecek, ama uzun uzun düşüneceksiniz.. Haa.. "Son yazı" deyişim lafın gelişi.. Bu köşe yayınlandığı sürece Hakan ile Utku'ya gururla ve mutlulukla açık olacaktır.
* * *
Sabah Gazetesi'yle olan ilişkimiz, bundan tam 15 yıl önce, yine bu sütunlarda, Hıncal abinin köşesinde yayınlanan ilk esprilerimizle başladı. Ve bugün gazetemiz Sabah'taki son yazımızı yazmak da yine bu sütunlarda nasip oldu. 'Gazetemiz Sabah' diyoruz çünkü biz 15 yıl boyunca buna inandık. Bu gazetenin içinde zaman zaman iki satırlık bir espri ile zaman zaman 7 gün boyunca yayınlanan köşe yazılarımızla yer aldık, bundan gurur duyduk. Bu gazetenin içinde "keyif verici" 2 renk olmak bize hep heyecan verdi. Biz bu gazete ile büyüdük. 1992 senesinde başlayan bu keyifli yolculuğumuza geçtiğimiz hafta sonu itibariyle son verildi. Bir şirkette yer bulmak kadar o şirketten çıkarılmak da doğaldır. Bu kendi hatanızdan kaynaklanabileceği gibi bir takım şirket içi kararların neticesinde de gerçekleşebilir. Bizim kırgın olduğumuz konu işimize son verilmesinden ziyade bunu sizinle köşemizde bir veda yazısıyla paylaşmamıza izin verilmemesi oldu. Günaydın'ın en başından beri yazan, en krizli günlerde dahi terk etmeden, yılmadan köşesini sürdüren yazarları olarak, hiçbir şey hak etmediysek en azından bunu hak ettiğimize inanıyorduk. Kısmet değilmiş. Bundan tam 15 yıl önce kör kuyuya taş atar misali mizah denemelerini Bursa'dan bir zarfa koyarak Hıncal Uluç'a yollayan o 2 genç bugün sizlerle vedalaşmak için bu satırları yine başladıkları yerde yazıyor. Bilmediğimiz oyunları denemeden, küçülmeden, girdiğimiz kapıdan çıkarak ayrılıyoruz. Bize ilk günden beri destek veren tüm okuyucularımızı tek tek selamlıyoruz. Bir gün bir yerlerde tekrar karşınıza çıkana kadar hepiniz hoşçakalın. Her ne kadar sürçi lisan ettikse affola!..
|