| |
|
|
Avrupa'ya uyum sadece yasa ile mi oluyor?..
Diyarbakır'da çöken apartmanı ve enkazdan çıkarılan 5 cesedi yazmaya hazırlanıyordum.. Kolonları çatlayınca muayene edilmiş. Çökme tehlikesi raporlara geçmiş. Yıkılmasına karar verilmiş ve boşaltılmış. Ama ne yıkmışlar, ne de içine girilmesini önlemişler.. Bina haftalar sonra çökmüş. O sırada içerde olan 6 kişiden beşi enkaz altında kalıp ölmüş.. Şimdi, aralarına karışabilmek için aylardan beri durmadan "Uyum" yasası çıkardığımız Avrupa'da böyle bir şey olabilir mi?.. Olursa, tepki ne olur?.. Arkasından ne gelir?.. Bir defa olmaz.. Avrupalı çökme tehlikesi olan evi, kendi kendisine çöksün diye kaderine terk etmez. Yıkılma anına kadar, geçin içine girilmesini, civarına yaklaşılmasını bile engeller. Çünkü Avrupa'da insan, hele çocuk canından önemli şey yoktur. Bizdeki "Allah verdi, Allah aldı" kalenderliği orada geçmez. Geçmediği için böyle bir şey Avrupa'da olsa, medya, gökyüzünü yere indirir. O yerin yerel sorumlusu, yani önlemlerin alınması ve yıkımın en kısa zamanda yapılmasından sorumlu Belediye Başkanı, o gün akşama kadar istifa etmemişse, ertesi gün görevden alınır ve mahkemeye verilir.. Mahkeme öyle ceza ve tazminatlara hükmeder ki, bir daha hiçbir Belediye Başkanı böyle bir ihmali aklına bile getirmez. Diyarbakır'ın ikide birde "İnsan hakları" diye ortaya atılan, uluslararası platformlarda, her fırsatta Türkiye'deki insan hakları ihlallerini anlatan Belediye Başkanı Osman Baydemir, insanın en büyük, en önemli hakkının "Yaşamak" olduğunu bilmez mi?.. Bu hakkında olmadığı yerde tüm diğer hakların hiçbir anlam ifade etmeyeceğinin farkında olmaz mı?.. Hani nerde yeri göğü inleten medya?.. Hani nerde "İnsan hakları savaşçısı" Belediye Başkanı?.. Hani nerde "Ne oluyor" demesi gereken İçişleri Bakanı.. Medya balık hafızalı. Unuttu bile. Ötekilerin zaten umurunda değil, beş ölü.. Avrupa'da sadece yasalar yok.. Bu kurumlar da var, sorumlu, bilinçli, eylemci.. Tam da "Uyum yasayla değil, adamla, kurumla, uygulama ile olur" demeye hazırlanırken, gene oralardan daha feci bir haber geldi.. Ceylanpınar'da, 12-15 yaşındaki kız çocuklarını tarlaya götüren kamyon nehirden geçerken sulara kapıldı. 9 çocuk öldü!.. Bin tane uyum yasası çıkardın. Anayasayı da hatta değiştirdin. Uydun mu Avrupa'ya.. Bu tablo ile uyulur mu?.. Bir, tek bir haberin altında kaç facia var, bakar mısınız?.. 12-15 yaş, temel eğitim çağı.. Temel eğitimde olması yasa gereği kız çocukları okula değil, tarlaya gidiyorlar.. Milli Eğitim Bakanı nerde?.. Ne diyor?.. Aileden, çocuktan, hele de kız çocuklarından sorumlu Bakan nerde?.. Ne diyor?.. İnsanlar, insan taşıyan araçlarla değil, yasak olduğu halde üstü açık kamyonlarla naklediliyorlar. Münferit olay değil. Hep böyle.. İçişleri Bakanı nerde?.. Ne diyor?.. İşçi, hele çocuk işçi dediğin bu ülkede köle.. O yaşta çocuk çalıştırılır mı? Hem de hiçbir sosyal güvenliği olmadan üç otuz paraya (Gündelik 3 lira.. Yazı ile üç..) çalıştırılır, hayvan gibi taşınarak. Çalışma, Sosyal Güvenlik Bakanı nerde?.. Ne diyor?.. Kamyon, hem de kış mevsiminde köprüden değil, nehrin içinden gelip gidiyor, çünkü köprü yok.. Bayındırlık Bakanı nerde?.. Ne diyor?.. Bir iki onurlu yazı dışında Türk medyasının gene laf ola beri gele verip geçtiği bir haberin içinde, hükümetin nerdeyse yarısını ilgilendiren bir "Sosyal" facia var.. Böyle bir olayın, bir Avrupa ülkesinde geçmesi mümkün mü?.. Bir İngilizin, Fransızın, Almanın, İtalyanın kafası bu haberi alır mı?.. O zaman bu kafa seni içine alır mı, üç tane uyum yasası çıkardın diye "Aaa.. Tamam Avrupalı olmuş bunlar" der mi?.. Gazeteciliği unutmuş medyam böyle sessiz kaldıkça, böyle "Görmem, duymam, söylemem" üç maymunu oynadıkça, biz böyle eşekler gibi yaşamaya ve köpekler gibi ölmeye devam ederiz, tek bir sorumlunun kılı kıpırdamadan, tek bir sorumludan hesap sorulmadan. Bu sorumsuz medya, bu ülkenin başına gelen her şeyin sorumlusudur, aslında!..
|