|
|
|
|
|
Polat'ı öpecek MİT başkanı çıkacak mı?
Kurtlar Vadisi Terör, beklendiği gibi senaryosunu milli duygular, şehit analarının gözyaşları, yıllardır teröre binlerce şehit vermiş bir ülkenin mağdur vatandaşlarının yorgunluk ve yılgınlıkları üzerine oturtmuştu. Ancak ekrana beklediğimden daha "yumuşak" bir iniş yaptı. Dizinin senaristleri, "halklar arasındaki cepheleşmeyi arttırmak, aşırı milliyetçi yaklaşımları cesaretlendirerek yeni kanun dışı suikastçılar yaratmak" merkezli eleştirileri bertaraf etmek için, "vatanını milletini seven hiç kimsenin itiraz edemeyeceği" sembol sahnelerden yararlanmışlardı. Karakol basıp, askerlerimizi şehit eden, yol kesip, öğretmenleri, polis ailelerini ya da izne giden askerleri kurşuna dizen teröristlere karşı mücadele eden Polat Alemdar'a "tepki göstermeyi" vatan hainliğiyle eşit tutacak bir anlatıma baş vurulmuştu. Şehit verdiği iki oğluna mezarlıkta ağıt yakan, PKK'nın elinde piyon olarak kullanılan kızını eşkıyanın elinden almak için "çaresiz kalan" annenin sığındığı çatı, devlet değil, Polat'ın ofisi oldu. Polat da durumdan vazife çıkartarak, "yangına 4 kova su atmak için" harekete geçti. Bakalım yıllar sonra onu da yanaklarından öpecek bir MİT Başkanı çıkacak mı? Dizide devletin Güneydoğu politikasına da sert göndermelerde de bulunuldu. Örneğin Deli Hikmet, "Başımıza ne geldiyse 'abartmayın bu işleri' lafından geldi. Konuş, konuş... Sen de devlet gibi konuş" diyerek arkadaşını payladı. Polat ise "Biz daha meselenin adını bile koyamadık. Kimi diyor Doğu sorunu, kimi diyor Güneydoğu meselesi, kimi diyor Kürt sorunu... Çocuk doğarken ismi konulur. Bizimki delikanlı oldu, 22'sini bitirdi, 23'den gün aldı" diyerek, hükümet politikalarının yetersizliğine vurgu yaptı. Dizide ABD tarafından desteklenen "yeni düşman" olarak betimlenen Sero adlı Kürt lider ise ekran başındaki pek çok kimseye Serdar Barzani'yi çağrıştırdı. Batılı destekçisi, terörü metropollere yaymasını istediği Sero'ya "Sen bana İstanbul'u ver. Ben sana bütün Ortadoğu'yu vereyim" derken, Sero'da cevaben "Ben sana bu ülkeyi böleyim, sen bana istediğin tarafını ver" diyordu. Dizi, teknik açıdan "aceleye gelmiş" hissi uyandırdı. Özellikle montaj hataları, açıkça görülecek kadar barizdi. Planlar arasında unutulan resim kareleri, gözleri yordu. Dizinin müzikleri ise Star TV'deki Köprü dizisinin müziklerine çok benziyordu. Zira her iki dizinin de müziklerini Gökhan Kırdar Loopus yapmıştı.
YÜKSEL
AYTUĞ
|