| |
|
|
Gazete hayal satar mı?..
Sevgili dostum, meslekdaşım Ertuğrul Özkök aradı nihayet.. Niye "Nihayet" olduğunu da kendisi açıkladı.. "Antalya'daki TSYD seminerindeki konuşmanın band dökümünü istedim, sana aynen yollamak için. O yüzden geciktim.." Önce konuştuk. Sonra konuşmanın tam metnini okudum. Ertuğrul'un, spor sayfalarının hayal satması ile ilgili sözleri, birkaç ayrıntı dışında aynen şöyle.. "Şimdi arkadaşlar, yaptığımız medya işi.. Artık gazetecilik karşılamıyor. Hepimiz aile arasında konuşuyoruz bu işi. Bizim yaptığımız iş gazetecilik kavramı ile açıklanacak bir iş değil. Gazetecilik başka bir dönem işi. O yüzden eskiden daha iyiydi, kötüydü falan.. Böyle bir karşılaştırma yapmak mümkün değil artık. Yaptığımız medya işi.. Medya işinin iki yanı vardır. Bir.. Sattığımız hayaller. İki.. Sattığımız fikirler. Bir de üç, sattığımız haberler. Bunların hepsi bizim meşru çalışma alanımıza girer. Dolayısıyla transfer haberleri, tamam kaldıralım. Tutun ki, şurda karar aldı TSYD. Hep beraber, 'Kardeşim kaldıralım bu transfer haberlerini' Tamam da, kaldırırsak Türkiye daha mı iyi olacak. Daha az renkli mi olacak?. Şunu derseniz kabul, 'Yaa.. Yapalım ama daha zekice yapalım. Çünkü biz hayal satmak zorundayız.' Spor hayal satmaktır biraz da.. Kulüplere biraz moral satacaksınız, bilmem ne yapacaksınız. Çok da önemli değil bunlar bence o kadar. Önemli olan bence bu işi zekice yapmak. Dediğim gibi, hayal satmaya devam edeceğiz biz. Eğlence satmaya devam edeceğiz. Ama bunu arkadaşlar, daha zekice yapabiliriz. Yeter ki, benim söylediğim öbür alanlarda daha derinlemesine analizler.. Daha derinlemesine bilgi.. Bakın daha derinlemesine analizler derken, sakın kuru kuru şeyler yazalım demiyorum size.. Bir örnek vereyim size. Bakın daha derinlemesine derken bir gün Shaq O'Neal ile ilgili bir yazı okudum New York Times gazetesinde.. Yaa baştan sona iki defa okudum yazıyı. Shaq niye serbest atışlarda başarılı olamıyor diye.. Yarım sayfadan fazla bir yazı bunun üzerine. Yemin ediyorum size her satırı enformasyon, her satırı insanı heyecanlandıran, her satırı insanı cezbeden düşündüren, her satırı 'Vay anasını' dedirten bir şey. Shaq O'Neal'i nasıl çalıştırmışlar, potanın altına yatırıp psikologları nasıl çağırmışlar. Psikologlar pota ile bunun arasındaki duygusal bağı nasıl incelemiş." Şimdi konuyu artık tartışmaya açabiliriz. Ertuğrul "Gazetecilik dönemi bitti. Şimdi medya devri var" diyor. Bu görüşü kabul etmem mümkün değil.. Gazetecilik devri bitmez. Bitmemeli.. Daha renkli, daha heyecanlı olması için develeri pire yapmalar, pirelerden devler yaratmalar, gerçeği yalanlarla süslemeler, hatta değiştirmelere izin vererek "Daha renkli" iş yapmanın adını "Gazetecilik bitti. Şimdi medya devri, medya da bu" diye açıklamak mümkün değil.. Ertuğrul, medyanın iki şey sattığını söylüyor.. 1- Hayal 2- Fikir.. Sonra hatırlayıp ekliyor.. Bir de 3- Haber Birinci dediği madde zaten, onun deyişi ile gazetecilikle, medyayı ayıran şey. Gazetecilikte "Hayal satma" yok.. Şimdi bu hayal satma işinin de yararlı, hatta "İyi" olduğunu anlatıyor.. "Ben sadece şunu anlatıyorum size, geçenlerde bir yerde, bir şey okudum. 'İnsan' diyor, 'Normal bir insan günde 7-8 yalan söyler' diyor. Psikologların incelemeleriymiş bu. Bu 7-8 yalanın insanına göre bazısı hepsi beyazdır. Kimseye zararı olmayan yalanlardır. Bazısı karadır. Herkese çok zararı olan yalanlardır. Bazısı gridir. İnsanlar beyaz yalanlarını arttırdıkça daha iyi insan olurlar. Simsiyah yalanlarını arttırdıkça, daha kötü insan olurlar. Şimdi günlük hayatı kurtarmak için bazen yalan söylersiniz. Yani bir kanserli insana durup dururken, 'Kardeşim sen kanserlisin' demezsiniz. 'İyisin' dersiniz. Bu bir yalandır baktığınız zaman.." Yani "Hayali transfer haberleri, futbol hastalarını oyalayan beyaz yalanlardır" diyor, açık seçik. Şimdi "Biz gazeteci değil, medyacıyız" diyerek, yalan haber yazmak, hoş görülebilir, hatta "Kim daha güzel, kim daha zekice yazacak" diye teşvik edilebilir mi?. Kaldı ki.. Diyelim Ertuğrul haklı.. Medya artık hayal dahil üç şey satıyor.. Peki hani öbür iki madde, spor sayfalarında.. Hayal haberlerin, palavraların, asparagasların yanında gerçek spor haberi kaç tane var, her gün dört beş sayfasını spora ayıran gazetelerimizde.. Ya fikir?.. Fanatik kulüp amigoluğu yazılarını çıkarıp atarsak, derinlemesine fikir, derinlemesine analiz yazısı var mı?.. Sevgili Ertuğrul bu ülkenin bütün önde gelen gazetelerinin son beş yıllık koleksiyonundan, bir, tek bir Shaq yazısı benzeri analiz bulur da bana gösterebilir mi?. Analiz zor.. Hele okunan analiz yazmak çok büyük ustalık işi.. Çok büyük gazeteci gerektirir. Haber pahalı.. Çok iyi muhabir lazım. Oysa "Salla gitsin" masa başında bedava.. Türkçesi bile olmayan 300 liralık adam yazar, günde 30 tane.. Ucuz.. Yetenek de gerektirmiyor. Ertuğrul'un istediği "Hiç değilse zekice" özeni dahi yok. Kim daha çok, kim daha çabuk sallarsa.. Bin tane transfer haberi salla.. İçlerinden biri altı ay sonra kazara tutarsa, hiç utanmadan, hiç sıkılmadan, hiç yüzün kızarmadan kupür yayınla, "Haberi ilk biz vermiştik. Haber bizden okunur" diye.. Spor sayfalarında, ne fikir var, ne analiz, ne de haber var, Sevgili Ertuğrul.. Sayfalar senin hoş gördüğün, izin verdiğin, teşvik ettiğin asparagasla, palavrayla dolu.. Bunu kabul edebilmem mümkün değil.. Bu ülkenin en eski, en büyük gazetesini yönetiyor olman sana büyük sorumluluk veriyor. Bu sorumluluk içinde yalan haberi savunabilmene çok şaşıyorum.. Ama bu tartışmaya devam etmeliyiz.. Gazeteciliğin, senin sözlerinde "Biten, tarihe karışan" gazeteciliğin kaderini tartışıyoruz çünkü.. Spor sayfaları ve yazarları tartışmıyor, ne yazık ki!.
|