|
|
Resimdeki gözyaşı...
Bugün Cem Karaca'nın ölüm yıldönümü... Öyküsü Anadolu'ya benzeyen ve Anadolu'nun şarkılarını söyleyen bir adam diye de özetleyebiliriz onu... Öyküsünü Anadolu'ya benzetirken abarttığımı sanmayın; Cem Karaca'nın annesi Ermeni, babası Azeri asıllıdır. Bir insanın bir yarısını diğer yarısına tercih etmeye çalışanlar olur mu bilmiyorum. Bildiğim 'Resimdeki Gözyaşı' şarkısındaki iki mısranın doğru olduğu: "Bu üzerdi beni, yaşasaydın ve görseydin..." Sahi yaşayıp görseydi; Hrant Dink cinayeti ve sonrasında yaşananlar için ne derdi acaba? Belki "Hep kahır, hep kahır"ı söylerdi belki de, Nazım'ın "Çok yorgunum beni bekleme kaptan" diye başlayan şiirinden yaptığı şarkıyı... Klasik rock'n roll şarkıları söylerken, ülkücü fikirleriyle tanınan İlham Gencer'den destek alan bir adam, yıllar sonra devrimcilerin marş yaptığı şarkılara imza attı. Cem Karaca'nın hikayesi bu. Sadece başlarken değil gelişirken de Anadolu'ya benziyordu. O bölüme kavgalar, tartışmalar, sürgün yılları, döneklik suçlamaları ve dine yöneliş de girdi. Anadolu mucizesini hikayenin son bölümünde de gösterdi... 1 Mayıs marşının maestrosu Cem Karaca, son yolculuğuna vasiyeti gereği tekbir sesleriyle uğurlandı. Hoşlandığı kızı etkilemek için şarkı söylemeye başlayan bir adamın hikayesinden, böyle bir mucizeyi ancak Anadolu çıkarırdı zaten. Tezatları, zorlukları harmanlayan, olmazları olur eden Anadolu'nun şarkıları, ondan başka kime bu kadar çok yakışırdı ki? Bugün Cem Karaca'nın ölüm yıldönümü... Kimi ruhuna Fatiha okuyacak, kimi de akşam 'Tamirci Çırağı'nı mırıldanırken şerefine kadeh kaldıracaktır.... Şaşılacak yanı yok; Cem Karaca öldü ama Anadolu yaşamaya devam ediyor.
|