|
|
|
|
|
|
Lizbon-Dakar'dan nohut-pilava
29. Dakar Rallisi'nden iki kupayla dönen Kutlu Torunlar ve Kemal Merkit, oldukça zorlu ve 'aç' geçen günlerinin acısını şimdi bol bol nohut-pilav yiyerek çıkarıyor.
6 Ocak'ta Lizbon'dan start alan ve 21 Ocak'ta Dakar'da sona eren 29. Dakar rallisinde mekanik destek almadan yarışan Kutlu Torunlar ve Kemal Merkit, asistansız yarışanlar (Motorcyle Trunk Challenge) kategorisinde, ikincilik ve üçüncülük kupasını kazandılar. 251-450 cm3 kategorisinde ise Kutlu Torunlar ikinci, Kemal Merkit ise dördüncü sırayı aldı. Genel klasmanda ise Torunlar 59. Merkit ise 61. sırada yarışı bitirdi. Yarışmanın bir başka önemli detayı ise, start alan 243 motosikletçiden sadece 132'sinin yarışı bitirebilmesiydi. Her iki kişiden birinin yarışı bitiremediği Dakar'da, iki Türk pilotumuz da yarışı sakatlıklara rağmen zoru başardı. Bu yıl 29.'su yapılan Dakar yarışında ilk kez yarışan Jim Beam Türk takımı, 15 gün süren zorlu yarışta toplam 7 bin 915 km yol kat ederek hedefine ulaştı. Yurda döner dönmez yarışçılarımız yarış anında, sonunda ve dönüşlerinde neler yaşadıklarını şöyle anlattılar...
DAKAR GÜNLÜĞÜ Birinci gün: "Dakar, ilk gününde (Lizbon) çok zevkli bir etapla başladı. Harika bir ormanlık alanın içinde çok yumuşak bir kumdan oluşan dar bir parkurda, 117 km'lik özel etap geçildi. Kemal'le aldığımız karar doğrultusunda Fas etapları bitene kadar tam performans gitmemeye karar verdik. Ne de olsa, Kemal' in daha öncesinden kazandığı tecrübeleri vardı. Biraz motorları biraz kendimizi kollayıp Moritanya etaplarıyla atağa kalkmayı düşündük. Bu yüzden ilk günün sonunda 77. ve 82. olarak yarışı bitirdik. Aslında zamanımızı 15-20 dakika daha aşağı çekebilirdik ama riske hiç gerek yoktu. Çünkü bu günlük bir yarış değil, bir maratondu." İkinci gün: "Ertesi günkü parkur, aslında dünya dağ bisikleti şampiyonları ve trekkingciler için idealdi. Ama yapacak bir şey yok yarışmak zorundaydık. Toplam 500 km yol kat ettikten sonra, Malaga'da son 10 km'yi binlerce kişinin arasında sanki bir resmi geçit törenindeki gibi yavaş yavaş bitirdik. Beş yaşında çocuktan tutun, 80 yaşındaki insana kadar kadın erkek bizi bayraklarla selamlıyordu." Üçüncü gün: "Kendimizi oyun parkı gibi bir parkurda bulduk. Yön bulmanın ön plana çıktığı bu etabı atlatarak varışa ğeldiğimizde bundan sonra asıl yarışın başladığını düşünmeye başladık. Dördüncü ve beşinci gün, artık Afrika çölleri ve dağları ile tanışma fırsatı oldu diyebiliriz. Doğa ve görüntü harikaydı." Son gün: "Altıncı gün inanılmaz bir kum fırtınasına yakalandık, ardından da enteresan bir sağanak yağışa. Bir müddet sonra dinen yağmurun ardından, yaklaşık 200 km süren çamur bir parkurda yola devam ettik. Aslında bu mevsim için çamur pek düşünülen bir şey değildi ve bizim motorlarımızın çamurlukları aşağıdaydı. Araçlarımızda özel bir sistem vardı. Buna göre arkamızdan gelen, bizden daha hızlı araçların geldiğini bize sinyal ile bildiriyordu. Böyle bir sinyal aldım ve önümdeki tozu yememek için rüzgârın ters yönüne geçtim. Sonra bir anda düştüm. Kendimi toparlayıp yola devam ettim ama gidonumdan bazı sesler geliyordu. Ama yol uzundu ve bu yolu bitirmem gerekiyordu.
'KAN İÇİNDEYDİM' Ancak yine ne olduysa bir anda oldu ve bağlantı vidaları yerinden çıkan gidon, komedi filmlerindeki gibi elimde kaldı. Motor gidiyordu ama nereye? Beklenen sonuç oldu, düştüm. İki saat bekledikten sonra Çekoslovak Ivo Kastan'ın yardımı ile yarışa devam edebildim. Ama motorum kötü durumdaydı ve ben yarışı bitirmek istiyordum. Artık son 80-90 km'lik yoldaydım. Hızlandım. Ön çamurluk sallanıyordu ve dolan kurumuş çamur parçaları ile birlikte takılma da yapıyordu. Bir anda katlanan çamurluk ile kendimi havada hissettim ve sonrasını hatırlamıyorum. Ayıldığımda motor bir yerde ben bir yerde yatıyorduk. Üstüm başım kan içindeydi. Sağ olsun Danimarkalı Mark Dullum yardımcı oldu. İte ite finişe geldim. Doktorlar devam etmememi istedi ama ben bitirmek istiyordum. Allah yardımcım oldu ve finişi gördüm. Zaten bu olaydan sonra Fransız televizyonunun takibine girdik ve bize Rock Team (kaya takım) demeye başladılar. Benim devam edebileceğime kimse inanmıyordu ama ben iki saat uykudan sonra, Atar etabı için ertesi gün hareket ettim."
|
|
|
|
|
|
|
|
|