SABAH'ın hayali ve SABAH'ın Haber Koordinatörü
Aziz Nesin soyadı kanunu çıktığı zaman, herkesin kendisinde olmayan bir özelliği soyadı olarak seçtiğini yazmıştı. Korkaklar 'cesur' soyadını seçerken, cimriler 'cömert' ve benzeri soyadları seçmişler... Medyadaki bazı kalemler de tıpkı bunlar gibi. Taşımadıkları özelliklerin sahibi gibi davranıyorlar. Daha birkaç yıl önce patronuna "Nasıl olsa darbe olacak, sonuna kadar git" diye akıl verenlerden, Başbakan Yardımcısı'nın karısını GATA'ya arka kapıdan sokanlara kadar herkes gazetecilik hocası olup çıktı. Bu yazı pazar günü akşam saatlerinde yazılıyor. Önümde Hürriyet'in internet sitesi açık; 'Sabah'ın Hayal'i polis çıktı' diye manşet atmışlar. 3 gazetede birden çıkan aynı fotoğraf için neden sadece SABAH'a saldırdıklarını biliyor ve gülüyorum. Cumartesi günü fiyatı daha pahalı, promosyonu daha az olmasına rağmen SABAH 800 bin, Hürriyet ise 794 bin sattı. İnternet sitesindeki haberde "Sabah'ın üst üste yaptığı iki haber de doğru çıkmadı" deniliyor. Gerçekten öyle mi acaba? Öyle olsaydı; ticari sebeplerden dolayı SABAH ile rekabet etmeyi en fazla seven gazete olan Vatan, 24 saat sonra SABAH'ın haberinin aynısını yapar mıydı? Gelin son olaydan başlayarak SABAH'ın ortaya çıkardıklarını adım adım yazalım... Dink Ailesi'nin avukatı da doğruladı ki; adı daha önce hiç duyulmamış kadın bir görgü tanığı Yasin Hayal'in cinayet yerinde olduğunu söylüyor. Tetiği çekenin Hayal olduğu konusunda da bir düşünce var. Bu doğru mu, doğru... SABAH diyor ki; daha önce ortada olmayan ve yirminin üzerinde güvenlik kamerasından oluşturulan 4.5 dakikalık bir bant var. Bantı izleyenler, görüntülerdeki kişilerden birinin Yasin Hayal olduğunu düşünüyorlar. Bu doğru mu? Sonuna kadar doğru. Eğer görüntüdeki alakasız bir kişi olsaydı, polis ve savcılık yetkilileri bantları inceleme için Kriminal Daire'ye yollar mıydı? SABAH gazetecilik yaptı ve bantı izleyenlerle konuştu. O bantta 40-45 yaşlarındaki bir kişi, vurulmadan hemen önce Hrant Dink ile konuşuyor. Tanıklar bu kişinin grubun lideri olduğunu söylüyorlar. O konuşma görüntüsünün doğru olduğunu İstanbul Valisi de açıkladı. Peki tüm bu haberler resmen yalanlandı mı? Hayır hiçbiri yalanlanmadı... SABAH bunların dışında 'Büyük abi' Erhan Tuncel'in polis muhbiri olduğunu, sonra cinayetin tam 11 ay önce İstanbul'a haber verildiğini, en yetkili ağızlardan 'Büyük abi' Erhan Tuncel'in iddianameyi beklediği için ifade vermediğini, Hrant Dink vurulacak diye İstanbul'a yapılan ihbarda; Yasin Hayal'in kalacağı adresin verildiğini, aynı ihbarın çeşitli kereler yapıldığını ortaya çıkardı. SABAH bunları yaparken birileri de "Derin devletçilik oynamayalım, bu basit bir cinayettir" diye yazıyordu. Gelelim şu fotoğraf meselesine SABAH fotoğrafı yayınlarken dedi ki; "Fotoğraftaki kişi Hayal mi yoksa Hayal zannedilen kişi mi?" SABAH "İşte Hayal'in fotoğrafı" demedi ki haber yalanlanmış olsun. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı "Bilgi kirliliği var" demiş. Ogün Samast'ın cezaevinde krallar gibi karşılandığını, Emniyet ile Jandarma'nın karşı karşıya gelmesine sebep olan haberleri SABAH vermedi ki... Sizi çok alakadar etmez ama medya siteleri de geçen hafta SABAH'ın hakkını ve demokrasiye olan katkısını teslim ettiler. Üstelik bunu ilk yapan da daha çok eleştirilerde bulunmayı seven Medyatava oldu. SABAH'ın yayın politikasını savunmak benim işim değil, genel yayın yönetmeni gerek görürse kendi köşesinde bunu yapabilir. Ama haber koordinatörü olarak; hem SABAH'ın hem de Merkez Haber Ajansı'nın muhabirlerinin hakkının çiğnenmesine de sessiz kalamam. Eğer biz de gazeteyi başka gazetelerin yalanlanan ya da yanlış çıkan haberleri üzerine kursaydık yanmıştık. Böyle bir durumda geçen haftayı Hrant Dink cinayetinden çok Hürriyet'e ayırmak zorunda kalırdık. Bu tür cinayetler aydınlatıldığında, sadece SABAH değil tüm Türkiye kazanır. Keşke herkes bunun bilincine varsa...
|