Hükümetin bilgiyle sınavı
Hrant Dink cinayetinin, cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu kadar yakın olması bir sürpriz mi? Yukarıdaki soruyu manasız, her taşın altında derin devlet arayan komplocu zihniyetin bir sonucu olarak görebilirsiniz. Ancak bu, hükümet içinde birçok kişinin kafasını bu sorunun kurcaladığı gerçeğini değiştirmiyor. Gerçekten de cinayetin detayları gittikçe çetrefil hale geldi; soruşturmadan sızan bilgiler tam bir kirlilik noktasına dönüştü. Nasıl ki karşıt klikler arasındaki bilgi sızdırma yarışı medyanın kafasını karıştırıyorsa, bürokrasi içindeki farklı çıkar gruplarının brifing yarışı da Başbakan ve kabinenin kafasını bulandırıyor. Bazıları cinayeti fırsat bilip İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın kellesini istiyor, diğerleri ise soruşturmadaki aksaklıkları emniyet içindeki kliklere yıkmak istiyor. Kimileri hükümete cinayetin altında nihai kertede Veli Küçük gibi devletle bağlantılı isimlerin olabileceğini söylüyor; kimileri ise fotomizansen çabasıyla jandarmayı da işin içine katarak suları bulandırmaya çalışıyor. Kimileri her taşın altında cemaat, kimileri her taşın altında asker görüyor. Ve bu ortamdan çıkan bilgi bombardımanı, hem kamuoyu hem de hükümet açısından soruşturmanın akıbetini kilitliyor. Başbakan Erdoğan, soruşturmanın gidişatı ve kolluk güçlerinin durumuyla ilgili kesin bir adım atmadan önce, tüm bu çelişkili ve sonsuz detayları netleştirip kafasında bir yere oturtmak zorunda. Bürokratik kanallardan gelen bilgilerin de her zaman pirüpak olmadığını düşünürseniz, hem kişisel, hem de yönetsel anlamda zor bir süreçten söz ediyoruz. Soruşturmanın detayları bir yana, bir de hükümetin emniyet içinde yapısal değişiklik için nasıl bir adım atacağı sorusu var. Başbakan Erdoğan, emniyetin hem bilgi sızdırma hem de devlet ve mesleki kurallar dışı sadakat mekanizmalarının öne çıktığı cemaat ve kliklerin varlığı konusunda "sorunlu" bir yer olduğunun farkında. Kendisine aktarılanların her zaman sağlıklı bilgilere dayanmadığını da biliyor. Ancak "yılların birikimi" sayılabilecek bu kadrolarla ilgili, somut bir hukuk ihlali olmadığı sürece, bugünden yarına radikal bir adım atmayı da düşündüğü sanılmıyor. Yani? Yani hükümetin önceliği, "Emniyet'i temizlemek" değil önce Dink soruşturmasını aydınlatmak olacaktır. AK Parti hükümeti, Çankaya seçimlerine çok yakın, Emniyet ve parlamento içinde her türlü hassas dengeyi gözeterek yol almaya çalışıyor. Burada ilk refleks, olabildiği ölçüde statükoyu muhafaza etmek. Ben hükümetin tepe noktasında "Evet, emniyet sorunlu; evet, bu klikler devlet için iyi değil. Ama bireysel hatalar dışında bugünden yarına yapılabilecek ani bir hamle yok" havası seziyorum. Soruşturma çerçevesinde yaşanan rezaletin her şeyin başında hükümeti yıprattığı gerçeğini çok iyi bilmelerine karşın...
|