|
 |
 |
 |
Onu unutmak imkansız!
Sevdikleri erkekler ölüme yenik düşen Beren Saat, Meral Okay, Perihan Savaş, Deniz Uğur ve Zeynep Tunuslu yaşadığı acıyı Hülya dergisiyle paylaştı.
Bazen ecel, hayat boyu birlikte olmayı düşlediğiniz insanı hiç beklemediğiniz anda elinizden alıyor... Sığınacak başka bir aşk, bir daha karşınıza çıkmayacakmış gibi geliyor. Bu durumda hayata tutunmak, özellikle kadınlar için çok zor oluyor. İşte; ölüme rağmen dik durmayı başarabilmiş 5 kadın, Hülya dergisinin şubat sayısına, ölen eşlerinin ardından yaşadıklarını anlattı
Yeniden aşık olmam normal
"Eşimi kaybettikten sonra psikolojik tedavi görmeye başladım. Bu kadar ağır bir travmayı ne kadar güçlü bir kişiliğim olsa da destek almadan atlatmam mümkün değildi. Bizim evliliğimiz aşk evliliğiydi, birbirimize aşıktık. Aşık olduğunuz adamı kaybetmek çok zor. Ancak  hayatta olduğunuz sürece yeni bir birliktelik yaşamayı düşünmek, nefes almak kadar doğal. Genç bir insanım, sağlıklıyım ve hayatımda birinin olması gerekiyor. Zaten bu, tedavinin bir parçası. İşine devam etmek, kendine iyi bakmak ve yeniden aşık olmak... Bunlar yaşamanın gereklilikleri. Ben yaşamaktan vazgeçmedim!"
Bebek bekliyordum
"Hayat arkadaşını, eşini kaybetmek bir kadında büyük bir travma yaratıyor. Ben uzun yıllar beraber yaşadığı eşini kaybeden kadınlara oranla daha şanslıydım. Evlendikten altı ay sonra kaybettim onu. Beraber daha uzun yıllar geçirseydik bu travma daha büyük olurdu. Her şey daha çok yeniyken yarım kalmışlık hissettim. Benim  gücüm ondan bir bebek bekliyor olmamdan kaynaklandı, hayata sarıldım. Uzay'ın sevgisinin bizi her zaman koruduğuna inandım. Çünkü benim için ölüm sadece form değişimi. Ruh her zaman var ve o hep bizimle. Uzay'ı kaybettikten sonra hamile de olduğum için hayatımda 2-3 yıl kimse olmadı. Zaten o beni o kadar çok severdi ki; bir başkasıyla birlikte olmamı isterdi."
Emekliyle evlenmem
"Ben bu evreyi çalışarak atlattım. O süreç tabii ki kalbinizde beyninizde sizinle beraber yaşıyor. Bugüne kadar başka biriyle birlikte olmamam; ölümüne bir sadakat duygusundan kaynaklanmıyor. O heyecanı duyacağım biriyle karşılaşmadım. Anadolu'daki gibi  yürümüyor kentte işler. Orada dul kalan kadını ekonomik nedenlerden dolayı çevresi evlendiriyor. Kentte kendi ekmeğini kazanan kadının böyle bir durumu yok. Bu yaştan sonra bir emekliyle evlenmeyi düşünmüyorum açıkçası..."
Dış dünyaya kapanmadım
"Bu, insanın hayatı boyunca atlatabileceği bir şey değil. Ben o dönemi hâlâ yaşıyorum, atlatabilmiş değilim. Zaten geçecek bir şey değil, içinde bir yerde hep kalıyor. Ben kendimi dış dünyaya kapamadım. Evet şu anda yeni bir ilişki yaşıyorum ama bu zaten hayatın bize sunduğu şeylerden biri..."
Hayata küsemezdim!
"Sevdiğiniz birini, aşık olduğunuz adamı kaybetmek çok zor. Ancak hayat devam  ediyor. Hele ki çocuklarınız varsa... Hem kendiniz hem de çocuklarınız için ayakta kalmak zorundasınız. Ben öncelikle kendi yaşamıma saygı gösterdim ve yaşamaya devam etmek zorunda olduğumu anladım. Yaşama küsme lüksüm yoktu. Yılmaz'ın ölümünden ancak 3 yıl sonra kendimi yeni bir ilişkiye hazır hissettim. Yılmaz'dan sonra başka bir ilişki yaşadım ama bu ikisi çok farklı durumlar. Toplumda dul kalan kadınlara nasıl bakıldığını biliyorum. Ancak kadınların da erkekler kadar aşka ihtiyacı var. Erkekler yapınca hak da, kadına mı günah? Erkekler eşlerinin cenazelerinde etrafa bakmaya başlıyor, en azından kadınlar bu konuda saygılı davranıyor."
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
