| |
Cehennemin kapısı
Lübnan'da 170 bin kişinin ölümüne neden olan 1975-1990 arasındaki iç savaşın hayaletleri dolaşıyor... Suikaste kurban giden Başbakan Refik Hariri'nin oğlu ve iktidardaki 14 Mart İttifakı'nın liderlerinden Saad Hariri, İran'ı Lübnan'da ateşle oynamakla suçluyor... Filistin'de Hamas ve El Fetih arasındaki kanlı hesaplaşma hızla iç savaşa gidiyor... Halkın Mücahitleri Örgütü sözcüsü Berlin'de basın toplantısı düzenleyip Irak'taki 31.690 İran ajanının kimliklerini, kod adlarını, banka hesap numaralarını ve Tahran'dan ne kadar maaş aldıklarını açıklıyor... Başkan Bush, Irak'taki birliklerine İran ajanlarını vurmaları emri veriyor... Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Başkanı Muhammed ElBaradey, "Olayların akışını değiştiremezsek dünya duvara toslayacak" diyor... ABD, silahlı kuvvetlerdeki açığını kapatmak için 90 bin asker topluyor ve zorunlu askerliği geri getirmeyi ciddi ciddi düşünüyor... Bahreyn'de üslenmiş olan 5'inci Filo'ya (Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'ndan sorumlu) takviye için Pasifik Filosu'ndan bir uçak gemisi, 20 savaş gemisi ve 16 bin deniz piyadesi hızla bölgeye yol alıyor... Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD'den Ortadoğu'daki askeri varlığını artırmasının nedenini açıklamasını istiyor... Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa dehşet çığlıkları atıyor: "İran'a karşı girişilecek askeri harekat tüm Ortadoğu'yu cehenneme çevirir..." Sıraladığımız bu gelişmelerin bir ortak noktası var: BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurması için tanıdığı sürenin (23 Şubat) sonuna yaklaşılması. Zaman daraldıkça İran bir yandan UAEK denetçilerinin ülkeye girişlerini yasaklarken, bir yandan da üstündeki baskıları azaltmak için bölgedeki gerginlikleri körüklüyor: Irak'ta mezhep çatışmalarının kamçılanması, Lübnan'da Hizbullah, Filistin'de Hamas aracılığıyla yeni krizler yaratılması gibi...
Fitne ve kıyamet senaryoları Türkiye de dahil olmak üzere İslam ülkeleri ve batılılar ise bir yandan bu krizleri yatıştırmaya çalışırken, bir yandan 23 Şubat sonrasına hazırlanıyor. Çünkü "Bu saatten sonra" ne İran'ın, ne de ABD'nin geri adım atmaları kolay değil. UAEK, 23 Şubat'ta son raporunu BM Güvenlik Konseyi'ne sunacak. İçeriği aşağıyukarı belli: "İran, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya almak bir yana, daha da hızlandırdı." Bu da yaptırımların ağırlaştırılmasının yolunu açacak. Böyle bir karara Tahran'ın tepkisi yeni bir meydan okuma olacak: Uranyum zenginleştirme faaliyetlerini iyice hızlandırmak, hatta ilk nükleer denemesini yapmak ve de Ortadoğu'yu daha da karıştırmak. Dahası belki Hürmüz Boğazı'nı kapatmak. İşte bu da ABD'ye planları çoktan hazır olan İran'a operasyon için aradığı bahaneyi vermiş olacak. Sonra? Cehenneme hoşgeldiniz! İran'dan misilleme olarak sadece İsrail'e değil, Mısır'dan Suudi Arabistan'a kadar tüm Ortadoğu'ya füze saldırıları mı istersiniz... Körfez emirlikleri, Suudi Arabistan, Pakistan'da Şii isyanları, yani fitne mi istersiniz... Gerisini düşünmek bile ürkütücü. Ama düşünenler var: Suudi Arabistan ile İsrail'in İran'a karşı ortak cephe kurmak için gizli temaslar yaptıkları ve epey ilerleme kaydettikleri haberleri yayılıyor. Bu dehşet çarkını sadece bir gelişme durdurabilir: Mollaların Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ı düşürmeleri! Yoksa Türkiye'nin de bir şekilde içine itileceği cehennemin kapısını kapatmak mümkün olmayacak.
|