|
|
|
|
|
|
|
|
|
Almanya da Türkiye-AB ilişkilerini ileriye taşıyacaktır
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,''Finlandiya gibi Almanya da dönem başkanlığı sırasında Türkiye-AB ilişkilerini ileriye taşımak için elinden gelen gayreti gösterecektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Resmi Konutu'nda AB üyesi ülkelerin Ankara büyükelçilerine yemek verdi.
Erdoğan yemekte yaptığı konuşmada, gelenekselleşen yemekli toplantıda büyükelçilerle bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Son olarak geçen Temmuz ayında Finlandiya'nın dönem başkanlığını devralması münasebetiyle bir araya geldiklerini anımsatan Başbakan Erdoğan, Finlandiya dönem başkanlığının Türkiye ile ilgili gündem açısından fevkalade yoğun geçtiğini dile getirdi. Erdoğan, Finlandiya'nın bu süreçte oynadığı yapıcı rolü takdirle karşıladıklarını söyledi.
Başbakan
Erdoğan, Almanya'nın da dönem başkanlığı sırasında Türkiye-AB ilişkilerini ileriye taşımak için elinden gelen gayreti göstereceğini kaydetti. Müzakerenin fiilen başlamış olmasının katılım sürecine ciddi bir ivme kazandırdığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin mevzuatını AB müktesebatı ile uyumlu hale getirme konusunda büyük mesafe katettiğini anlattı. Ancak bilinen nedenlerden dolayı geçen yılın ikinci yarısında beklenen ilerlemenin sağlanamadığını belirten Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
''14 Aralık tarihinde AB devlet-hükümet başkanlarının aldığı karar AB ile ortaklaşa belirlediğimiz hedefe gölge düşürmüştür. Alınan bu karar sonucunda AB ile ilişkilerimiz hassas bir döneme girmiştir. Her şeyden önce bu kararın bugün ulaştığı boyut bakımından çok yönlü ilişkilerimizin özü ve ruhuyla bağdaşmadığını söylemek istiyorum. Ancak geldiğimiz nokta itibariyle 13 Ekim tarihinde sona eren tarama süreci çok yararlı çalışma olmuştur. Bürokrasimiz nezdinde AB müktesebatına uyum açısından yerine getirilmesi gerekenlerin bir haritasını çıkarabilmeyi önemli ölçüde kolaylaştırmıştır. Bürüksel'e giden heyetlerimizin ortaya koyduğu performans da göstermiştir ki müzakere sürecimiz teknik çerçevesi içerisinde tutulduğu takdirde pürüzsüz bir şekilde yürütülebilecektir.''
Başbakan Erdoğan, Finlandiye dönem başkanlığı sırasında işletme ve sanayi politikaları faslında müzakere pozisyon belgelerinin hazırlanması için davet alındığını ve bu yöndeki çalışmalara süratle devam edilmekte olduğunu söyledi.
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
''Diğer yandan Almanya'nın dönem başkanlığını devralmasıyla birlikte 'İstatistik' dün de 'Ekonomik ve Parasal Politika' fasıllarında müzakere pozisyon belgelerimizi hazırlamak için davet aldık. 'Sosyal Politikalar ve İstihdam' ile 'Tarım ve Kırsal Kalkınma' fasıllarında dönem başkanlığının mektupları tarafımıza ulaşmış bulunmaktadır. Bu fasıllarda da hemen çalışmalara başladık. 'Eğitim ve Kültür' faslında ise 25 Mayıs 2006 tarihinde sunduğumuz müzakere pozisyon belgemize karşılık AB'nin ortak müzakere pozisyonu oluşturmasını halen bekliyoruz. İlave kriter haline getirilen ek protokolün uygulanması meselesi aslında müzakere sürecimizle ilgisi olmayan bir konudur. Biz, ilave birer açılış kriteri getirilen sekiz faslı da tıpkı diğerleri gibi yerleşik usuller uyarınca ele alacağız.''
Teknik nitelikli açılış kriterlerinin karşılanması için Türkiye'nin hazırlıklarına şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edeceğini belirten Erdoğan, AB'den Konseyde görüşülen sekiz fasılda müzakere pozisyon belgesi davet mektuplarının ya da açılış kriterlerini bildirecek mektupların en kısa sürede gönderilmesini beklediklerini kaydetti.
Erdoğan, ayrıca diğer tüm fasıllarda da tarama sonuçlarının komisyon tarafından konseye iletilerek sonuçlandırılmasını istediklerini ifade etti.
2007'NİN SEÇİM YILI OLMASI, HEDEFLERİMİZİ HAYATA GEÇİRME KONUSUNDAKİ KARARLILIĞIMIZI EN UFAK BİR ŞEKİLDE ETKİLEMEYECEKTİR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2007'nin seçim yılı olmasının hedefleri hayata geçirme konusundaki kararlılıklarını en ufak bir şekilde etkilemeyeceğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, AB ülkelerinin Türkiye büyükelçilerine verdiği yemekte yaptığı konuşmada, 14 Aralık'ta alınan kararların, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu reformları yerine getirme iradesinde en ufak bir sarsıntıya yol açmadığını kaydetti.
Müzakere sürecindeki gelişmelerden bağımsız olarak her şeyden önce Türkiye'nin ihtiyacı olan bu reformları kesintisiz sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, ''Bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da temel hedefimiz; sadece siyasi alanda değil, vatandaşlarımızın günlük hayatlarında da daha üst standartlara kavuşmalarını sağlayacak reformların devam ettirilmesidir'' dedi.
Çağdaşlaşmanın tek yolunun; ülkenin, halkın ihtiyaçlarını açık yüreklilikle belirleyip, bütün alanları yenilemekten geçtiğini ifade eden Erdoğan, ''Türkiye'nin kaybedecek vakti yoktur. Onun için, 2007 yılının seçim yılı olması, bu hedeflerimizi hayata geçirme konusundaki kararlığımızı en ufak bir şekilde etkilemeyecektir'' diye konuştu.
Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Babacan'ın kamu yönetimi üst düzey yöneticileri ile gelecek dönemin hazırlıklarını ele aldıkları 10 Ocak'taki toplantının bunun açık bir göstergesi olduğunu ifade etti.
YENİ DÖNEM
Başbakan Erdoğan, konuşmasında, ''yeni bir yüzyıla, yeni bir dünya düzeni arayışı içerisinde girildiğini'' de ifade ederek, bu arayışta toplumları ve bireyleri birbirine bağlı ve bağımlı kılan küreselleşme gerçeğinin göz önüne alınması gerektiğini söyledi.
Küreselleşmenin getirdiği hızlı değişim ortamında ırkçılık ve belirli din ve kimliklere karşı ön yargılar, etnik dini aşırılıklar ve çatışmalar, antisemitizm gibi hastalıkların yeniden belirginleşmeye başladığına dikkat çeken Erdoğan, ''Bu yeni dönemde hepimiz asimetrik tehditlerle karşı karşıyayız. Bunların başında terör geliyor'' dedi.
Terörün de küreselleştiğini; bölge, din ve ırk ayırımı yapmadan masum insanları katlettiğini dile getiren Erdoğan, Irak'ta olup bitenlerin ve her gün yitirilen yüzlerce insanın yürekleri derinden yaraladığını vurguladı.
Çağın bu sorunlarına karşın devletlerin işbirliğine her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu kaydeden Erdoğan, yeni tehditlerin bölge, din veya ırk ayırımı yapmadığını anlattı. Erdoğan, ''Sadece refahta değil sıkıntıda da birbirimize bağlandığımızı derinden hissediyoruz'' diye konuştu.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
''Avrupa ve özellikle AB güncel küresel sorunlarla başa çıkabilmek için gerekli araçlarla donatılmıştır ve bu açıdan da önemli bir konuma sahiptir. Dolayısıyla küreselleşmenin beraberinde getirdiği sınavlar ve karşı karşıya olduğumuz 21. yüzyılın gerçekleri AB'nin de kendi geleceği ile ilgili yapacağı seçimle belirleyici olacaktır. Böyle bir ortamda, Türkiye-AB ilişkilerinin önemi, günümüz gerçeklerini bizlere gösterdiği geniş nitelikli bir vizyonda aranmalıdır. Türkiye; gerek kendi ekonomik ve sosyal potansiyelinin büyüklüğünü, gerek ortaya koyduğu demokratik ve laik değerlerin küresel düzeydeki etki alanı bakımından, işte bu vizyonun tam kendisidir. Unutmamalıyız ki AB üyeliğimiz Avrupa'nın orta ve uzun vadeli küresel kimliği, çıkarları ve geleceği ile yakından bağlantılıdır. Türkiye'nin özellikleri de konuya; kısa vadeli güncel unsurlara dayalı değerlendirmeler yerine, uzun görüşlü bir perspektiften bakılmasını gerekli kılmaktadır. Ancak bugünkü manzara itibariyle AB'nin; kendi iç meselelerine odaklanarak, kendisine atfedilen önemin bilinci ve duyarlılığıyla hareket etmediğini söylemek istiyorum.''
Müzakerenin tamamlanmasından sonra AB'ye üye olacak Türkiye'nin, bugünkü Türkiye olmayacağını belirten Erdoğan, bu sürecin uzun olacağının herkesçe kabullenmesinin de bu gerçeğe dayandığını ifade etti. Erdoğan, ''Kaldı ki sürecin sonunda tam üyeliğe AB halkları ve Türk milleti birlikte karar verecektir. Türkiye'nin bugünden yarına AB'nin genişlemesinde bir sorun teşkil edeceği kaygısı tamamen yersizdir'' dedi.
SÜRECİ YAVAŞLATMAK MAKSADIYLA KIBRIS GİBİ SÜREÇLE İLGİSİ OLMAYAN SORUNLAR ÖNÜMÜZE ÇIKARTILIYOR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Süreci yavaşlatmak maksadıyla Kıbrıs gibi süreçle ilgisi olmayan sorunlar önümüze çıkartılıyor. Bazı ülkelerin de iç siyasi mülahazaları nedeniyle bu meselenin arkasına sığındıklarını görüyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, AB üyesi ülkelerin Ankara büyükelçilerine verdiği yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda ifade edilen tereddüt ve itirazlara Avrupalı seçkin devlet adamı, politikacı, iş adamı ve entelektüellerin güçlü dayanaklarla karşılık verdiğini gördüğünü ifade etti.
Hızla güçlenen dinamik Türk ekonomisinin AB'ye sunacağı potansiyelin, ihmal edilemeyecek boyutta olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin 10 yıl sonra 800 milyar Avro'ya varacak gayri safi milli hasılası ile Avrupa'nın en büyük altıncı ekonomisi olacağının öngörüldüğünü dile getirdi.
Türkiye'nin üyeliğinin AB iç piyasasına da kayda değer katkı sağlayacağını belirten Erdoğan, bugün Avrupa'nın gündemindeki öncelikli konularından birinin de enerji güvenliği sorunu olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, Avrasya bölgesinde petrol, doğal gaz ve genel olarak enerji nakli bakımından bir terminal noktası haline geldiğini söyleyen Erdoğan, ''Onun için üyeliğimiz, AB ülkelerine enerji ulaşımının güvence altına alınması bakımından da önemlidir'' dedi.
Türkiye'nin AB'deki yerini sorgulayan ve Türkiye'nin üyeliğinden çekinen çevrelerin zamanı geldiğinde bütün unsurları dikkate alarak yapacakları değerlendirmede en doğru sonuca ulaşacaklarına inandığını belirten Erdoğan, bu sonucun ne olursa olsun her iki tarafın da olgunlukla kabullenmesi gereken bir gelişme olacağını, zira son sözü halkların söyleyeceğini ifade etti. Erdoğan, ''Biz AB ile ilişkilerimizin açıklık, dürüstlük ve hakkaniyet temelinde yürütülmesini bekliyoruz'' diye konuştu.
KIBRIS SORUNU
Köklü bir geçmişi olan Türkiye AB ilişkilerinin, uyum protokolünün uygulanmasıyla ilgili hususlara indirgenmesi ve bundan ilişkilerin geleceğini olumsuz etkileyecek sonuçlar çıkartılmasının düşündürücü olduğuna dikkat çeken Erdoğan konuşmasını sürdürdü:
''Süreci yavaşlatmak maksadıyla Kıbrıs gibi süreçle ilgisi olmayan sorunlar önümüze çıkartılıyor. Bazı ülkelerin de iç siyasi mülahazaları nedeniyle bu meselenin arkasına sığındıklarını görüyoruz. Bu yanlış ve haksız bir yaklaşımdır. Kıbrıs sorunu 40 yılı aşkın süredir Birleşmiş Milletler gündemindedir. Sorunun çözüm yeri de BM zeminidir. Türkiye uyum protokolünü imzalarken AB Konseyinin de Kıbrıslı Türklerin izolasyonuna son vermeyi öngören 26 Nisan 2004 tarihli kararına sadık kalacağı anlayışıyla hareket etmiştir. Ancak geçen iki yıldan fazla süreye rağmen AB bu kararını hayata geçirememiştir. Bu durum uyum protokolünün uygulanmasına ilişkin mevcut sorunun da kaynağı olmuştur. AB'nin yükümlülüklerini yerine getirmesini, Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonlara son verilmesini bekliyoruz. Doğrudan ticaret tüzüğü ile ilgili çalışmalarda Kıbrıslı Türklerin de görüşleri ve onayları alınmalı. Konseyin bu meseleyi en doğru şekilde çözüme kavuşturmak için çaba sarfedeceğine inanıyorum.''
AB'nin geleceğiyle ilgili yaşanmakta olan sürecin biran önce tamamlanmasını dilediklerini ifade eden Erdoğan, şu anki ruh halinin doğru kararlar almasını ve sağlıklı değerlendirmeler yapılmasını engellediğini söyledi.
Türkiye ile ilgili alınan kararlardan sonra sadece Avrupa basını değil çok daha uzak coğrafyalardaki medya kuruluşlarının da Türkiye'ye haksızlık yapıldığını dile getirdiklerini söyleyen Erdoğan, bunun söz konusu kararın sağlıklı bir değerlendirme sonucu olmadığının ayrı bir kanıtı olduğunu söyledi.
DİNK'İN ÖLDÜRÜLMESİ
Başbakan Erdoğan konuşmasında daha sonra ''Demokratik değerleri paylaşan ülkeler olarak, barışı ve huzuru korumak, yayılma eğilimi gösteren şiddetle etkili bir şekilde başa çıkmanın yollarını bulmak zorundayız'' dedi.
Değerleri ve yaşam hakkını tehdit eden fikir ve eylemlerle ancak birlikte mücadele edilebileceğini ifade eden Erdoğan, ''Değerli gazetecilerimizden Hrant Dink'in kaybına milletimizin gösterdiği tepki işte bu anlayışın ürünüdür'' şeklinde konuştu.
Dink'e sıkılan kurşunların aslında bütün Türkiye'yi hedef aldığını dile getiren Erdoğan, milletin buna asla izin vermeyeceğini gösterdiğini söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin yüzyıllarca farklı kavim ve inanca mensup insanları barış içerisinde bir arada yaşatan büyük bir medeniyetin mirasçısı olduğunu, AB üyesi bir Türkiye'nin bölge ve dünya barışına önemli katkıları olacağını dile getirdi.
Erdoğan, konuşmasının sonunda Türkiye için AB yolunda önemli mücadelesi olan eski Dışişleri Bakanlarından İsmail Cem'e rahmet diledi.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|