|
 |
 |
 |
|
| And Oscar goes to...
|
|
Önümüzdeki bir ay yani ödüllerin sahiplerinin bulacağı 25 Şubat'a kadar dünya sinema arenası Oscar'ları konuşacak. Aday olmanızın bile anında piyasanızı yükseltmenize, medya başlıklarına çıkmanıza ziyadesiyle kafi geldiği düşünülürse heykelciği kucaklayarak bir gecede hayatı değişecek şanslı faniler konusunda tahminde bulunalım istedik. Genellersek; aday listeleri bize içinde yaşadığımız bu zor zamanlarda isyankar ve bezgin ruh halimize tercüman olan yapımlarla dolu. Hollywood çalışanları da 'siyaseten doğrucu' kararlar vermiş gibi. İspanyolca ve Japonca düşünüldüğünde özellikle ana kategorilerde Oscar'ın listesi hiç bu kadar 'çok dilli ve milletli' olmamıştır.
Bir
başyapıt yok
Bu yıl politik sinemanın ağırlıkta olduğu Oscar'larda en iyi film dalında bir başyapıt yok! Ama Meksikalı Alejandro Gonzalez Inarritu'nun 'hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz, yoktur birbirimizden farkımız' kıvamındaki 'Babil' adlı politik filmi, geçen yılın galibi olan 'Çarpışma' vakasına benzerliğiyle ödüle en yakın duran yapım. Yine sorunlara duygusal ama kara komedi desteğiyle yaklaşarak, çocuk güzellik yarışmaları üzerinden sistem eleştirisi yapmaya niyetlenen 'Little Miss Sunshine' ise jürinin gönlüne hitap ederek süpriz yapabilir. Kanlı mafya-polis hesaplaşması 'Köstebek' ise en iyi filmden ziyade çok ihmal edilen Martin Scorsese'ye sonunda en iyi yönetmen ödülü getirecek gibi görünüyor. Malum Oscar'larda pek adalet aramıyoruz çünkü sizi her zaman en iyi işinizle takdir etmiyor. Scorsese de kazanırsa eğer; 'Arka Sokaklar', 'Taksi Şoförü', 'Raging Bull' gibi eski başyapıtları adına alacaktır heykeli.
Mirren alacak gibi
İngiliz yönetmen Stephen Frears'ın geçtiğimiz yıl çokça konuşulan 'Kraliçe'si (şubatta vizyonumuzda) ise film veya yönetmenden ziyade, başrol oyuncusu Helen Mirren'a bir Oscar kazandıracak gibi. Yani herkes hemfikir. Lakin en iyi kadın oyuncu dalında zaten İngiliz egemenliği var. Mirren, memleketlisi olan gayet başarılı genç Kate Winslet ve Dame Judi Dench ile aynı kategoride karşı karşıya. Amerikalı Meryl Streep'in de (Şeytan Marka Giyer) bu ödülden fazlaca nasibini aldığı düşünülürse, aralarındaki İspanyol Penelope Cruz'un şansı biraz daha artar mı, bilinmez. 'Dönüş'te hem güzel olmayı becerip hem de yeteneğini sergileyen Cruz'un yine de İngiliz çoğunluğa karşı şansı biraz zayıf. En iyi aktör olarak benim favorim; siyahi oyuncu Forest Whitaker. 'Yine politik bir film olan 'Last King of Scotland'ı samimi bulmadığım için beğenmesem de eski Uganda diktatörü Idi Amin rolündeki Whitaker'ın inanılmaz performansıyla bu ödülü almasından yana gönlüm. Ama Scorsese'nin rehberliğinde aktör olarak kendini gayet iyi geliştiren genç Leonardo di Caprio'nun şansı da az değil. Filmi henüz izlemediğimizden durumun yabancısıyız; 'Havacı' ile kaçırdığı heykeli bu kez kucaklayabilir. Yardımcı erkek oyuncu dalında şahsen 'Köstebek'teki rolüyle Mark Wahlberg'e veya 'Tutku Oyunları'ndaki (şubatta vizyonumuzda) çocuk tacizcisi Jackie Earle Haley'e veririm ödülü. Ama 'Rüya Kızlar'da bildik komik personasıyla trajik bir karakter yaratan Eddie Murphy de tahminler arasında. Yine 'Rüya Kızlar'daki Jennifer Hudson en iyi yardımcı kadın heykelciğine çok yakın duruyor. Hakkıdır da nitekim. Ama 'Babil'deki genç Japon aktris Rinko Kikuchi'nin adaylığı bizim için süpriz.
Siyasi filmler öne çıktı
Süprizlere açık olan Oscar'larda sonuçta tahminler boşa çıkabilir. Ama daha önce de söylediğimiz gibi bu yıl kesin olan şey; politik, sistem eleştirisi yapan filmlerin öne çıktığı. Belki de bu nedenle Pedro Almadovar'ın sevecen kadın filmi 'Dönüş', yabancı dilde film listesinde ihmal edildi. Favorimiz ise demir perde günlerini yadeden Alman yapımı 'Başkalarının Yaşamı'...
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
