|
|
|
|
|
|
|
|
|
İstanbul trafiği nasıl kurtulur?
Sabah İstanbul trafiğini büyüteç altına aldı. Kenti göç kadar coğrafi özelliği de boğuyor. Dairesel büyüyemeyen kent tek hatlı trafikle sıkışıyor. Bin kişiye 137 araç düşüyor. Dur-kalk 306 milyon dolara patlıyor.
İstanbul'u göç kadar coğrafyası da boğuyor
Türkiye'nin dinamosu olmanın bedelini trafik ve çarpık kentleşme ile ödeyen İstanbul'da uzmanlar göçün önlenmesi kadar göçün iyi yönetilmesi gerektiğine işaret ediyor. Ancak kentin coğrafi yapısı da en büyük dezavantajı. Dairesel büyüyemeyen kent tek hatlı trafikle sıkışıyor.
İstanbul'da bugünkü ulaşım imkânlarının, şehrin kendisinden beklenen fonksiyonları hızlı, rahat, eksiksiz, güvenli ve ucuz şekilde yerine getirmesini kolaylaştırdığını söylemek mümkün değil. Her geçen gün artan ve çok büyük ekonomik kayıplara yol açan trafik sıkışıklığı, uzayan kentiçi yolculuk süreleri, bir türlü azaltılamayan trafik kazaları, insan sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşan hava kirliliği ve gürültü, ulaşım hizmetinin ne kadar kötü düzeyde olduğunun göstergeleri.
İSTANBUL HIZLI BÜYÜYOR Eldeki kayıtlara göre Bizans döneminde 50 bin olan şehrin nüfusu İstanbul'un Osmanlı egemenliğine geçmesinin ardından Anadolu ve Rumeli'den getirilen etnik gruplarla 120 bine çıktı. Kanuni döneminde 500 bine, 17'nci Yüzyıl'ın sonlarında ise 700 bine ulaşan nüfusu ile İstanbul dünyanın en büyük kenti oldu. Cumhuriyetin ilk yıllarına bir milyona yaklaşan nüfusu ile giren İstanbul sonraki bir dönem nüfus azalması yaşadı. 1927'deki ilk nüfus sayımında kentin nüfusu 690 bin olarak belirlendi. İstanbul'un nüfusu daha sonra tekrar artmaya başladı ve 1945'te 900 bine ulaşıp, 1950'de de yeniden bir milyonu aştı. Bugün Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 15'inin yaşadığı İstanbul, Türkiye'nin en büyük kenti.
YILDA 400 BİN KİŞİ Sanayi, ticaret, turizm ve kültür kenti olarak büyük bir çekim merkezi haline gelen İstanbul özellikle 1950'den sonra kırsal bölgelerden aldığı hızlı göçün etkisiyle uzun yıllar Türkiye nüfus artış oranının iki katı bir nüfus artışı yaşadı. Örneğin 2000 yılı istatistiklerine göre her yıl şehre 920 bin kişi gelirken şehirden gidenlerin sayısı sadece 513 bin oldu. Yani şehir her yıl yaklaşık 400 bin "göçmen" aldı. İstanbul'un yanı başındaki İzmit, Adapazarı, Tekirdağ gibi iller de göç sıralamasında ilk sıralarda yer alarak İstanbul'u etki altında bıraktı. İstatistiklere göre Batı Marmara Bölgesi olarak adlandırılan bu kesime her yıl 67 bin kişi göçtü. İstanbul'un nüfus artış hızında son yıllarda yavaşlama görüldüğü belirtilse de büyümenin süreceği, kentin nüfusunun 2010 yılında 13 milyonu aşacağı tahmin edilmekte. Hiç kuşkusuz bugün İstanbul'un trafik sorunundan söz açıldığında altı çizilen ilk olgugöç ve İstanbul'un hızlı nüfus artışı. Hemen herkes göç engellenmeden İstanbul'da sorunların temelden çözülemeyeceğine inanıyor. Örneğin eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan "Ankara'nın İstanbul için yapması gereken en önemli şey göç veren illerdeki ekonomik ve sosyal imkânları cazip hale getirmek ve göç nedenlerini ortadan kaldırmaktır" diyor.
GÖÇDE SINIFTA KALDIK Bu görüşe tek alternatif eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve şimdiki CHP İstanbul Milletvekili Nurettin Sözen'in tezi. "Göç engellenmeden sorunlar çözülemez görüşü doğru ama bundan belki çok daha önemli bir konuyu bizler gözden kaçırıyoruz; O da göçün iyi yönetilebilmesi" diyen Sözen, şöyle konuşuyor: "Biz 'İstanbul'a kimse gelmezse, hatta şehirden ne kadar çok kişi gönderebilirsek sorunları o kadar kolay çözeceğiz' diyoruz. Başbakan'ın İstanbul'a vize ya da plakalara sınırlama önerileri hep bu felsefenin ürünü. Oysa burada gözden kaçırılan, problemlerin göçten değil, göçün de sonucu olan çarpık kentleşmeden kaynaklandığı. Şehrin planlı gelişimini bozan göçenlerin yaptığı gecekondu şehirler. 'Bu insanların İstanbul'a gelmemesini sağlayamıyoruz. O zaman, gelenleri bari planlı bir şekilde yerleştirelim' denmiş olsaydı, sorunun önemli bir kısmı önlenmiş olurdu."
COĞRAFİ ŞANSSIZLIĞI Uzmanlar dünyadaki diğer metropollere göre İstanbul'un bir şansızlığının da kentin üzerinde bulunduğu coğrafi konum olduğunu belirtiyorlar. Dünyadaki pek çok metropol coğrafi olarak dairesel büyümeye elverişli. Ancak İstanbul, Büyükçekmece'den Gebze'ye ince bir hat boyunca uzanıyor. Üstelik şehrin kuzeyinde bulunan ormanlar nedeniyle yerleşime uygun alanlar iyice daralıyor. Halen E-5 olarak adlandırılan bu hat, şehirdeki bir yerden bir yere gitmek isteyen tüm trafiği yükleniyor. Şehir iki uca doğru büyüdükçe bu hattaki trafik de artıyor. İstanbul'a, E-5'e paralel ikinci bir yolun yapılması gündeme geldiğinde ilginç bir düşünceyle karar alındığını anlatan bir uzman, "Biz etüdü yapılan birkaç alternatiften ormanlara en yakın olanını seçtik. Amacımız bu yolla şehrin kuzeyine bir sınır çekmekti" diyor. İşte bu nedenle de şehrin yeni çevreyoluna ihtiyacı olduğunu ve bunun E-5 ve TEM'in arasından geçmesi gerektiğini söylüyor.
NEVZAT ATAL
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|