Gaffur'un sırrı ne?
Doğrusu bu kadar büyük bir olay yaratacağı benim de aklıma gelmemişti! Hatta bıçaksırtı bir karakter yaratıp, onu Türk seyircisine benimsetmenin zorluğunu düşünüyordum hep. Gaffur, alıştığımız Avrupa Yakası karakterlerinden farklı olarak 'Bir rahatsızlık sonucu beyni hepimizinki kadar hızlı işlemeyen, şiddete doğuştan eğilimli' bir tip olacaktı. Bu iki özelliğin bağlantısı, benim için bir şiddet eleştirisiydi! Ancak Gaffur'un bu şiddet eğilimi, zararsız tehditler ve 'seri katillere' duyduğu ilgi ve hayranlığı aşmayacaktı. Arada sırada elinde bıçakla kapıda belirmesi, olsa olsa, söylediği gibi 'peynir keserken elinde kalmış' olmasındandı! Çünkü Gaffur iyi bir ailede doğmuş, hep sevgi görmüştü. Yani Gaffur'un potansiyel saldırganlığı, ortamını bulamamış, gördüğü sevgi, onu, bütün 'imalat hatalarına' rağmen hayatın içinde kendine iyi kötü yer bulmuş, suçtan uzak kalmış, mutlu bir birey haline getirmişti! Gaffur görünüş ve zekâ itibariyle mükemmellikten ne kadar uzak olsa da ailede 'otoriter ama kardeşine çöpten çam ağacı bulup süsleyecek kadar ilgili bir ağabey' ve 'interkom cihazını tamir eden, güvenlik kameralarını yanlış da olsa bağlayabilen, çöpü alan' yani fonksiyonel bir 'asistan apartman görevlisi' olarak karşımızdaydı!
SOKAKTA PİJAMAYLA DOLAŞABİLİR Aslında yaşını ve yüzündeki yaşamışlığı atarsanız, Gaffur bir çocuktu! Bela, her an her arıza çıkarabilecek, bıçaklarla, sopalarla oynamayı seven, ama bir yandan da evcil hayvanı Hindi Fatma'ya, arkadaşı Burhan'a sınırsızca düşkün, yemek yerken döküp saçacak kadar beceriksiz, sokakta pijamayla dolaşacak kadar umursamaz, hırsızlıkla suçlanınca en iyi arkadaşına küsecek kadar namuslu, apartman sahibinin evli kızına âşık olacak kadar mantıksız düpedüz bir çocuk! Seyirciye bu karakterin geçip geçmeyeceğinden emin değildim. Tehlikeli, saldırgan, antipatik bulunabileceği aklıma geliyordu. Ama böyle uç bir karakteri yazmayı çok istiyordum. Avrupa Yakası'nın her karakteri, tanıdığımız birilerine benziyordu çünkü. Hepsi çok gerçekti ve dizinin başarısının nedenlerinden biri de buydu. Ama Gaffur, tanıdığımız kimseye benzemeyecekti! Sürekli pijamayla dolaşacak, bir tür çizgi film kahramanı olacaktı! Beyin yapısı ve eğitimi sonucu çok sınırlı kelimelerle konuşacaktı. Adeta kendine ait bir dili olacak ve kalıpları tekrarlayarak kendini ifade edecekti! Geçen sezonun bir bölümünde, Peker'in konuk oyuncu olarak başarıyla oynadığı 'Piknik yapan ailenin kavga seven arıza oğlu Gaffur' aklımdaydı. Ama bizim orada görüp güldüğümüz, nispeten klasik bıçkın delikanlı değildi yazmak istediğim. Esas Gaffur, daha önce benzeri görülmemiş, 'yegâne' bir tip olmalıydı! Oldu da. Sadece 'yegâne' olmakla kalmadı, Türkiye'nin sevgilisi haline geldi! Futbol takımlarına, memurların protesto yürüyüşlerine, sosyetik partilere girdi. Siyasetçiler Gaffur'dan yola çıkarak, toplumu analiz eden tespitler yapmaya başladı. Neredeyse fenomen haline gelen Gaffur'la ilgili bir yazı yazmak farz olmuştu. Özellikle de her kafadan bir ses çıkarken ve Gaffur'a, aslında sahip olmadığı özellikler ve alakasız mesajlar yüklenmeye başlanmışken! Gaffur niye bu kadar sevildi?
CESUR VE MUTLU BİR ÇOCUK Öncelikle çok basit birkaç sebebi var: Gaffur komik! Ayrıca Gaffur'u görünüş itibariyle taklit etmek çok kolay. Pijamalar zaten karaborsa! Gaffur'u konuşma itibariyle de taklit etmek çok kolay. Belli belirsiz zekâ özrünün ve eğitimsizliğinin getirdiği kalıp cümleleri var. Gaffur, Türk halkına çok yakın ve sempatik gelen özellikleri barındırıyor bünyesinde: Mesela, gücünü, cesaretinden alıyor! Ne para, ne zekâ, ne güzellik, ne entelektüellik! Sadece cesaret! Gaffur cesur ve örneğin Burhan'ın, onun karşısında zaman zaman el pençe divan durmasının tek sebebi bu cesaret! Kimseye karşı boynu eğik değil. Ne para ne mevki ne de çıkar için yalakalık yapıyor! Ama bana göre Gaffur'un en önemli tarafı 'her şeye rağmen mutlu' biri olması! Parası, doğru dürüst mesleği, sevgilisi, hatta kıyafeti bile yok! Doğuştan şanssız. Ama hayatından son derece memnun! Hiçbir şey istememesi, elindekilerle mutlu, hatta güçlü biri olması, Burhan gibi maddi ve sınıfsal özentilerle şekilden şekle girmemesi, Gaffur'un en hayran olunası yanı bana kalırsa! Sınırlı imkânları içinde dans hobisine vakit ayırması, ailesiyle mükemmel ilişkiler sürdürmesi, Burhan'ın evinde şahane vakit geçirmesi ve bu dostluğu sorgulamaması, hepimizin bir şeylerin peşinden koştuğu bu dizide ve bu hayatta, Gaffur'u 'yegâne' yapıyor! Onun garibanlığı bir 'duygusal travma veya bir kompleks'e yol açmamış. Pijamasıyla yansıttığı bir 'stil' adeta! Gaffur için 'Stilize garibanlığın dayanılmaz hafifliği' diyebiliriz 'kanımca'! Gaffur Avrupa Yakası'nın en güçlü, en korkusuz karakteri! Kim istemezdi ki Gaffur gibi olmak?
|