|
|
'Geçmişi yazarken otosansüre mecbursunuz'
- Öğrencilik hayatımız boyunca bize öğretilen, hanedan mensuplarının hep hain olduğu, memleketi nasıl soyup boşalttığı olmuştur. O insanlara haksızlık edildiğini söyleyebilir misiniz? - Haksızlık tabii ki edilmiştir ama tek taraflı düşünmemek gerek. Bir kere yeni bir devlet kurulmuş... Dünyanın her yerinde yeni bir devlet meşruiyetini kabul ettirmek için, bir önceki devleti kötülemiştir. Ama bu böyledir, her imparatorluk yıkılmak üzere kurulur zaten. Devlet açısından o meşru bir haktır. O yüzden şimdi "Vahdettin hain değildi, Osmanlı çalmamıştır," demek devlete hiçbir zarar vermez çünkü Türkiye sağlam bir devlettir... Ancak tabii bundan 25 yıl önce, ben bu söylediklerimi yazamazdım Türkiye'de.
-
Hâlâ sansür var mı bu konuda, kitaplarınız için böyle bir şey söz konusu oldu mu hiç? - Hayır ama ben en son Şahbaba kitabımı yazarken Sultan Vahdettin'in hatıralarında bazı yerleri sansür ettim. Bunlar Atatürk'le bölümlerdi ama tamamen siyasi şeylerdi ve bazı kesimler bunu başka türlü kullanabilir diye çıkardım. Vahdettin'in Atatürk'e hakaret iddialarına gelince... Bir hükümdar asla yanındaki paşasına küfür etmez. Her halukarda padişahtır çünkü tepeden bakar... Bu arada hatırlatayım, ben sansürü bir de özellikle cinsellikle ilgili konularda uyguluyorum çünkü adam 500 sene önce bugün söyleyemeyeceğimiz, yazamayacağımız lafları kullanmış.
- 'Osmanlı'da ilişkiler' konusu da çok ilgi çekiyor, siz de gayet iyi yazıyorsunuz. - Bayıldığımdan değil, okunuyor diye yazıyorum. Ben gazeteciyim, yazdığımı okutmaya mecburum. Benim en çok satan kitabım da Osmanlı'da Seks'tir bu arada.
- Seks iyi güzel de, Osmanlı'da aşk var mıydı gerçekten? Hep cariyelerden, eşcinsellikten söz edilir çünkü sanki gerçek anlamda karşılıklı yaşanan bir kadınerkek ilişkisi yokmuş gibi... - Aşk olmaz olur mu? Harem'deki bütün cariyeler yatağa giren kadınlar değil ki... Bunların arasında hizmetçisi var, çamaşırcısı var, bakıcısı var... Tabii birkaç tane 'gözde' dedikleri kadın var padişahla yatağa giren. Ama aşk tabii ki var. I. Abdülhamid'in karısına yazdığı mektupları görseniz, salya sümük... Bir de unutmayın, saray hareminin patronu, padişahın annesidir. Padişah enderunun patronudur sadece.
|