Sınır ötesi operasyon
Hrant Dink'e yapılan hain saldırı, kritik bir dönemeçte Türkiye'yi zor duruma soktu. 2007 yalnız Çankaya ve genel seçim nedeniyle zorlu geçmeyecek. Asıl sıkıntı, 2007 boyunca dış politikada Türkiye'yi bekleyen art arda milatlar ve Ankara'nın bu çetrefil konulara nasıl yanıt vereceği. Türkiye açısından 2007'ye damgasını vuracak üç olay, Kerkük referandumu, ABD Kongresi'ndeki Ermeni soykırım tasarısı ve PKK'ya yönelik olası bir sınır ötesi operasyon. Üçü de olacak gibi... Türkiye'nin en fazla ihtiyacı olan ancak uluslararası camiada başını da en fazla derde sokacak olan kuşkusuz Kuzey Irak'a yönelik yıllardır yapamadığı sınır ötesi operasyon ihtimali. Ankara'nın havasına bakılırda, bahar aylarında PKK'ya yönelik bir sınır ötesi operasyon olasılığı "her zamankinden daha yüksek." Ne devletin temel kurumları ne de hükümet ve diplomatik camia, TSK'nın bahar aylarında Kuzey Irak'taki PKK kamp ve hedeflerine yönelik kısıtlı ancak vurucu gücü yüksek bir operasyon ihtimalini göz ardı etmiyor. Asker açısından, PKK'ya karşı bir operasyon için sayısız taktiksel, askeri ve siyasi neden var. Ateşkes konusunda "samimi" gözükmeyen PKK'nın bahar geldiğinde Türkiye'ye sızmasını engellemek amaçlardan en önemlisi. Operasyon ayrıca hem iç hem de dış kamuoyuna Irak toprağının Türkiye açısından "dokunulmaz" olmadığını gösterecek, Türkiye'ye karşı hasmane davranan Barzani'yi hırpalayacak ve PKK konusunda ciddi bir adım atmayan Amerikalıları da utandıracaktır. Hükümet de önümüzdeki aylarda sınır ötesi operasyon konusuna sıcak bakabilir. Erdoğan hükümetinin PKK konusunda sabrı taştı; bu konuda askerden gelen talepleri geri çevirmek değil, gerçekleştirmek istiyorlar. Üstelik birkaç sorti ve tabur ziyaretinin seçim yılında AK Parti'lilerin işine yaramayacağını söylemek için naif olmak lazım. Operasyon, askeri konularda hala sırtında yumurta küfesi var görüntüsü veren hükümetin işine yarayacaktır. Başbakan Erdoğan "limanlar" krizi ve "yan gelip yatma" sözünün yarattığı "antimiliter" damgasını silebilecek, her iki seçime de dinamik girecektir. Peki ya Washington? Kuşkusuz Türkiye'nin kendi himayesi altındaki Irak'a girmesinden hoşlanmayacak olan ABD yönetimi, son dakikaya kadar "Bırakın biz koordinatörler aracılığıyla PKK'yı kontrol edelim" demeye devam edecektir. Amerikalılar geçen yıl en yetkin ağızlardan çeşitli defalarda yapılan "Sınır ötesi operasyon yapmak istiyoruz" talebine yanaşmamıştı. Ancak bu yıl farklı. Nisanda, Washington'un Türkiye karşısında eli zayıflayacak. Bu yıl ABD Kongresi'ndeki Ermeni tasarısı geçecek gibi gözüküyor. Bu durumda ne Ankara Amerika'nın sözünü dinler, ne de ABD yönetimi Türkiye'nin yapacağı bir operasyona fazla ses çıkarabilir. ABD Türk askerinin Hakurk, Haftanin, Metina'daki PKK kamplarını bombalamasını ister mi? Hayır. Engelleyebilir mi? Hayır. Zaten Başbakan Erdoğan'ın son haftalarda yeniden alevlendirdiği milliyetçi ve ABD karşıtı ("güya müttefik") söylem de ABD başkentinde sınır ötesi operasyon hazırlığı olarak okunuyor. İşte bu ortamda hükümetin ikinci adamı Abdullah Gül ve ordunun bir numarası Yaşar Paşa'nın iki hafta sonraki Washington gezisi çok önemli. Hem de çok...
|