|
|
"Şarkı" neye denir?
ALİ - Aysun Kocatepe çifti, BKM'de verdikleri konserin adını "Aşk Tadında Rüya Gibi Şarkılar" koymuşlardı. Ne demek istediklerini iki saatte öyle güzel anlattılar ki... 60'lı yıllardan bu yana Türk Popüler Müziği'ne damgasını vurmuş unutulmaz şarkıları söylediler, söylettiler. Bir dönem hepimizin ekranda ağzımız bir karış açık izlediğimiz Al Bano-Romina Power çifti adına gizli bir sevinç duydum. İyi ki bu konseri izlemediler. Zira kıskançlıklarından "çattadanak" çatlarlardı. Sahneye önce Ömür Göksel çıktı. Frank Sinatra şarkılarını ondan daha iyi söyleyen Ömür ağabeyi ellerim patlarcasına alkışladım. Sonra Deniz Seki geldi sahneye... Her Şey Senin İçin'i öyle bir yürekten söyledi ki, kuliste ellerine sarılmak için konserin bitmesini zor bekledim. Keremcem hasta yatağından gelip, kulaklarımıza bir Kadife Kelepçe vurdu. Yeşilçam şarkılarına nefes verdikten 40 yıl sonra sahnelerde ete kemiğe bürünen Belkıs Özener ise vokalist oğlu Barkın ve kardeşi Gönül Yazar ile birlikte gönül tellerimizi akort etti. Meskenim Dağlar, My Way, Ben Sana Vurgunum, Sensiz Saadet Neymiş, Don't Cry For Me Argentina, Heyamola, Melankoli, İspanyol Meyhanesi... Eğer bugünkü çıstak'lara "şarkı" diyorsak, bunlara ne dememiz lâzım? Konser boyunca düşündüm. Bir televizyon kanalı çıkıp, bu eşsiz müzik şölenini hafta sonu ekranında niye yayınlamaz? Kıytırık filmler, abuk-sabuk panayır eğlenceleri yerine "Aşk Tadında Rüya Gibi Şarkılar" niye ekrana düşmez? Bu enfes müzik şöleni niye bir kaç yüz kişinin "ayrıcalığı" olarak kalır? Niye?.. Ve Kocatepe çifti... Mutlu beraberliklerin mumla arandığı, azgın tekelerin evi barkı terk edip, macera peşinde koştuğu şu günlerde, Ali ile Aysun sahnede birbirlerinin gözlerine deli gibi aşık bakıyor, birbirlerine dokunmak için fırsat kolluyorlardı. Belki de söyledikleri şarkıların bu kadar kolaylıkla yüreğimize akmasında, kafalarının üzerindeki bu aşk halesinin payı vardı...
|