|
|
|
|
|
|
Kimse ahlakçı kesilmesin, neler var bildiğim
Uzun bir aradan sonra atv'de Hayatım Sana Fedaadlı dizisiyle ekrana dönen Tamer Karadağlı, bu kez eşini bir Rus kadınla aldatan adamı canlandırıyor. Bir süre önce başından benzeri bir olay geçen Karadağlı'yla, yaşadıklarını ve bu projeye nasıl 'evet' dediğini konuştuk .
'Onuruma laf edecek olanın küçük dilini sökerim'
Uzun bir aradan sonra atv'de Hayatım Sana Feda adlı dizisiyle ekrana dönen Tamer Karadağlı, bu kez eşini bir Rus kadınla aldatan adamı canlandırıyor. Bir süre önce başından benzeri bir olay geçen Karadağlı'yla, yaşadıklarını ve bu projeye nasıl 'evet' dediğini konuştuk.
Aslında unutmuştuk... İki yıl önce Tamer Karadağlı'nın bir otel odasında kadınlarla çekilmiş görüntüleri olduğunu, bu yüzden şantaja maruz kaldığını, karısı tarafından affedildiğini, hakkında bir sürü şeyin yazılıp çizildiğini... Hayat akıp gitti, olayın üzerinden çok sular geçti. Tamer Karadağlı 'baba' oldu. Yani her şey unutulmuştu. Taa ki geçtiğimiz çarşamba gününe kadar. Çünkü Tamer Karadağlı öyle bir dizi de oynuyordu ki, olayı geçmişle ilişkilendirmemek enayilik olurdu. Tamer Karadağlı'yla bunları konuşmak üzere buluştuk. Belirtmem gerekir ki biraz agresif bir röportaj oldu. Çünkü Karadağlı, aksine hiçbir şeyi unutmamış, her şeyi kara deftere kaydetmişti.
- Neden böyle bir projeye 'evet' dediniz? - Gani Müjde benim hem çok sevdiğim bir arkadaşım, hem de beğendiğim bir senarist. Bu öyküyü aslında altı yıl önce yazmış. Bana gelirken, o da korkmuş. Senaryoyu anlattığında ben de tedirgin oldum ama 'evet' dememde profesyonel düşünmem etkili oldu.
- Şimdi sil baştan yaşadıklarınız hatırlanacak, yazılacak... Korkmuyor musunuz? - Ben korkarak hayatıma devam etmem. Benim başıma böyle bir olay geldi ve bundan sonra hangi gazeteciyle röportaj yapacaksam, "Acaba bana böyle bir soru sorar mı?" diye yaşayamam. Herkesten önce ben kendi üstüme giderim. Kimsenin hayatı kimseyi ilgilendirmez. Mesleki anlamda eleştirileri göğüslerim ama hayatıma, kişiliğime, onuruma laf edecek olanın küçük dilini sökerim. Herkesin özel hayatı kendisini ilgilendirir. Ali Kırca'nın başına gelen olay ve basının gösterdiği tavır, olması gerekendi. Ama bana böyle davranılmadı.
- Galiba bir kara listeniz var... - Ben kimseye kindar bir şekilde yaklaşmıyorum, işimi yapamam yoksa. Ben de bu piyasada kimin nelerini biliyorum. Hiç birimiz temiz değiliz.
- Kim onlar, yani kırıldıklarınız? - Kırılmak değil bu. Beklediğim, bir gün burun buruna geleceğim insanlar var. Biri çıkıp "Teşvikiye'de benim kız kardeşime de laf atmıştı," diye yazdı. Yuh artık!
- Bu kişinin kim olduğunu hatırlıyorum, Akşam'dan Ersan Özer. Ya diğerleri? - İsim vermeye, kimseyi hedef göstermeye gerek yok. Öyle bir dönem geçti. Ne zaman ki Ali Kırca'nın başına böyle bir olay geldi. Hatta Ayşe Arman bir yazı yazdı: "Evet biz taraflı davranıyoruz, unutacağız bu olayı, görmezden geleceğiz," dedi. Allah Allah, aynı Ayşe Arman bana neler yazmıştı... Ben onun bundan sonraki yazılarına, samimiyetine nasıl inanabilirim?
- Yani yaşadıklarınızın bedelini ağır ödediniz... - Siz karınızın gözlerinin içine bakıp, "Ben böyle bir b..k yedim," diyebiliyor musunuz? Karınız sizin yanınızda hâlâ durabiliyor mu? O cesareti siz gösterebiliyor musunuz? Ben o cesareti gösterdim ve bedelini de ödedim. Kimseye verecek hesabım yok. Sonat BAHAR scanidar@sabah.com.tr
Sonat BAHAR
|
|
|
|
|
|
|
|
|