|
|
Hepimizi diyetler götürecek!
Bu bir 'ben ettim, siz etmeyin, bünyeyi yerle bir etmeyin' yazısıdır... Sanırım her şey, annemlerin Bağdat Caddesi'nin en popüler okullarından birine kaydımı aldırmasıyla başladı. Hani şu kızların bilmemne çorabı giymeden gelmediği, Timberland botsuz gezmediği okullardan biriydi... Allah'ım var; çıtır kızdım! Hani şu yiyip yiyip kilo almayanlardan... Sonra baktım, bu okulun bütün kızları diyette, kepekli bisküvi yiyorlar öğlen yemeğinde (Ne tatsız!)...
OBEZ AYŞE GELİYOOO! Hayatımı zindan eden o cümle ilk o zaman kafamda yankılanmaya başladı işte; "Acaba şişman mıyım?" Sabahları sahilde Rocky edasıyla koşmalar, bütün gün elma, bisküvi, yeşillik yiyip akşama buzdolabına saldırmalar falan. Sanırsınız Best Model'e katılacağım! Uzatmayalım... Derken üniversiteyi incecik bir kız olarak bitirdim. Bravo bana! Diploma hikaye, hala inceyim be! Derken olan oldu tabii... Boyu devrilesice bir abinin beni süzüp "Ayşecim biraz kilo versen" buyurmasıyla, kendimi küçük domuzcuk tadında görmeye başladım. Günde 2 saat spor yapmaya, kepek ekmeğini gramla tüketmeye başladım ('Tüketme' lafı diyetisyenlerden yadigar). Ve fakat gün geçtikçe "Çekilin Obez Ayşe geliyoooor!" tadında şişiyordum... Oysa ki pizzanın, makarnanın, dondurmanın tadını unutmuştum! (Unutulmaz unutulmaaaz!) Neyse, şimdi aklınıza gelen tüm ünlü diyetisyenleri düşünün. Sırayla hepsinin kapısını çaldım valla. Ne bardak bardak yeşil çay içmediğim kaldı, ne sabah yogası yapmadığım. Gliks diyeti, olmadı verelim Atkins diyeti. O da olmadı Sibel Can diyeti, bu diyetin hayrı olsa Sibel Can'a olurdu geçiniz... Gelsin kan grubu diyeti! Evde biriken diyet listelerinin, doktor faturalarının haddi hesabı yoktu! Harfiyen dediklerini uygulamama rağmen olmuyordu işte! Kilo vermek bir yana, alıyordum! (Zaten kilo verip de kat be kat geri almayan kaç kişi var ki?) Ve bir gün aklım başıma geldi, diyetisyencikleri bırakıp, metabolizma uzmanında soluğu aldım. Tahlillerim yapıldı. Sonuç: gizli şeker! Çok şükür bugüne kadar balyozluk olmadım ama şimdi üç saat yemek yemesem elim ayağım boşalıyor. Tebrik ederim, hepsi şapşal kafamın eseri... Ve nihayet iki buçuk senedir 'diyetlere bay bay, canımın çektiğine hay hay' dedim, eski jeanlerime giriverdim. Keyfim de yerine geldi, neşem de... Bir daha her gördüğüm diyete, televizyonlardaki 'ünlü' diyetisyenlere inanmak mı? Asla! Formülüm belli; canın ne çekerse ye, doyunca bırak! Merak ediyorsan; GÜNAYDIN'daki 'Diyetlere Dikkat' yazı dizisine bak!
|