|
|
|
|
|
Fıkra anlatacakları an benden uzaklaşıyorlar
|
|
Bakan Nimet Çubukçu: "Erkek vekiller arasında evin küçük kızı gibiyim. Meclis lokantasında ancak bir kez hesap ödemişliğim vardır".
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile söyleşimize devam ediyoruz. Çubukçu Türk siyasetinde kadınların yaşadıklarını anlattı.
* Kabinede tek kadın olmak nasıl bir duygu? -Galiba artık fark etmiyorum tek olduğumu. Biz kadınlar genelde siyasette az sayıda olduğumuz için bir süre sonra sanki bu normal bir şeymiş gibi davranıyoruz. Biz kadınlar azınlıkta olmaktan rahatsız olmayız ama erkekler oluyorlar. Kadınların çoğunlukta olduğu toplantılarda erkekler konuşmalarında bile tedirginliklerini belli ediyorlar.
YALNIZLIK
HİSSETMEDİM * Kadınlara pozitif ayrımcılığı desteklemediğinizi biliyorum. Peki kadın sizce siyasete ne katar? -Eğer kadınlar, erkeklerin dizayn ettiği siyasetin kurallarına, kendi cinsiyetinin özelliklerini bir tarafa bırakarak uymaya çalışırsa hiçbir şey katmaz tabii. Çünkü o bakış açısı adil olmuyor. Ben adalet ve eşitlik duygusuyla hareket ediyorum. Eşitlik olması için de her iki cinsin de yeterince temsil edilmesi gerek. Kadınların farklı bir bakış açısı vardır. Bu bakış açısı doğrudur demiyorum, yeterince temsil edilmeli diyorum.
* Yine de ara sıra kabinede kendinizi yalnız hissettiğiniz olmuyor mu? -Böyle bir yalnızlık hiç hissetmedim. Belki alışkanlıktan. Ceza avukatı olduğum için hep alışmışım azınlıkta olmaya. Belki ondandır.
* Peki diğer bakanlar size nasıl davranıyorlar? Örneğin fıkra anlatıyorlar mı, çeşitli şakalara maruz kalıyor musunuz? -Fıkra anlatacakları zaman benden uzaklaşıp anlatıyorlar. Böyle şeyler oluyor tabii. Kendi aralarında paylaştıkları bir erkek dünyası var ve ben tabii ki bunun dışında kalıyorum. Maç üzerine konuşuyorlar örneğin. Ben çoğu zaman toplantılara ara verdiğimiz zaman, 20- 25 dakika masada tek başıma oturuyorum. Çünkü konuları bana uzak, ben doğal olarak, pek bir şey paylaşamıyorum erkek sohbetlerinde.
* Kadın olduğunuz için sahipleniyorlar mı? -Bakın o var işte. Evin küçük kızı, kızkardeşi gibi davranıyorlar bana. Şimdiye kadar meclis lokantasında hesabımı en fazla bir kez ödeyebildim. Fazla sahipleniyorlar yani. Aile bireyi gibi davranmayı tercih ediyorlar bana. Ama bu durum biliyorsunuz toplumumuzdaki genel kültürel yapıyı da yansıtıyor aslında. Çok şaşırtıcı bir durum olmasa gerek.
* İmren Aykut "Çubukçu'ya kadın olduğu için acımasız davranılıyor,ben iyi bilirim. Siyasi partilerin içindekiler kadın siyasetçiyi pek istemezler" demiş. Katılıyor musunuz? -Keşke bu değerlendirmeleri yapmayacağım bir ortamda siyaset yapıyor olsaydık. İmren Aykut son derece başarılı bir siyasetçidir. Yaşadığı bir takım şeyler olabilir. Ben aslında şanslıyım kendi partim açısından. Şimdiye kadar ne kadın olduğum için fazla dinlendim ne de kulak tıkandım. Olumlu ya da olumsuz ayrımcılığa hiç uğramadım. İnanın hiç yaşamadım.
O KONUYA ASLA GİRMEM * Cumhurbaşkanlığı için isminiz geçiyor ne diyorsunuz? -O konuya asla girmem.
* Şöyle sorayım, "Cumhurbaşkanlığı için adınız sadece başı açık bir kadın olduğunuz için geçiyor" iddialarına ne diyeceksiniz? Sonuçta bu da pozitif ayrımcılık değil mi? -Bu konuya asla girmiyorum. Ne sorsanız cevap vermem. Nisan ayına kadar bu konunun konuşulmasından yana değilim.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|