| |
Özgür gündemler
Tabii ki herkesin kendine göre farklı öncelikler taşıyan gündemi vardır. Bu gündemin belirlenmesi ise, ülkeleri ve kurumları yönetenlerin dışında, özgürce yapılır. Ülkelerin ve kurumların yönetim sorumluluğunu taşıyanların ise gündem üzerlerine gelir. Onların öncelik belirleme özgürlükleri pek yoktur. Örneğin Irak'taki durum Türkiye'nin iç ve dış güvenliğini tehdit ediyorsa, siyasetin ve idarenin öncelikli gündem maddesi budur. Buna karşı atanmayı bekleyen ama bir türlü atanamayan bir öğretmen iseniz, ülkenin en önemli sorunu Milli Eğitim'in bu konudaki ilgisizliğidir. Bir besin uzmanı iseniz, marketlerdeki " TSE " damgası taşımayan yiyeceklerin sağlık üzerinde yarattığı sorunlar, sizin gündeminizde ön sırayı alır. Yani kamusal sorumluluk taşımayan herkesin gündemi farklıdır. Bunu bir hafta arayla Radikal gazetesinin hafta sonu yayın yönetmenliğini yapan Orhan Pamuk ve Sezen Aksu'nun seçtikleri manşetlerden de görmedik mi? Bu iki aydın da, beyinlerindeki ve yüreklerindeki titreşimlere dayalı olarak, güncel siyasi gündemin ötesindeki maddeleri, manşete taşıdılar. Aslında bu çok gündemlilik bir toplumsal sağlık işaretidir de. Ülkeler büyük krizlerin veya felaketlerin içinde bulundukları zaman, herkesin gündemi aynı olur. Bireysel veya ailesel ya da mesleki gündem maddeleri buharlaşır. Can ve mal güvenliği tek gündem maddesi haline gelir. Bunu büyük doğal felaketler yaşayan ülkelerde de, iç savaş yaşayan toplumlarda da görmez miyiz? Yahut büyük bir ekonomik krizin etkisindeki ülkede, öncelikli gündem maddesi, yoksullaşmamak ve işsiz kalmamaktan başka ne olabilir?
KAVGA DA EDEBİLİRLER Türkiye şu anda böyle bir dramatik ortamda bulunmadığı için, siyaset ve idare dışındaki her kişinin ve her kesimin kendi öncelikli gündemini belirlemek özgürlüğü var. Birbirleri ile çıkarları dolayısıyla karşıt konumlarda bulunanlar da, bu özgürlüğü kullanarak, zaman zaman kavgaya varan düzlemlerde, kendi gündemlerini kamuoyuna yansıtmaktalar. Bu çok gündemliliğin siyasete yansıması ise, iktidar muhalefet polemiklerinin dağınıklığına neden oluyor. Örneğin Cumhurbaşkanı seçiminin mi, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin mi, Türkiye'nin Kuzey Irak politikasının mı en öncelikli gündem maddesi olması gerektiği henüz belirlenemedi. Kendi gündemimizi kendimiz belirleyebilmek lüksüne sahip olan biz köşe yazarlarının, özgür, özerk ve bağımsız düşünce odaklarının, bir gündem sıralaması yapmalarını ve siyasetin de idarenin de buna uymasını beklemek, tabii ki, anlamsız. Siyasetin riskini ve sorumluluğunu taşımayan kesimlerin, " İktidar şöyle yapsın, muhalefet böyle davransın " demeleri, sadece hariçten gazel okumaktır. Ama siyasetçilerin ve idarecilerin gündeme yaklaşımları, sonuçta tüm ülkeyi ve toplumu etkileyeceği için farklı olmak zorundadır.
ABD İLE SAVAŞALIM MI? Örneğin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, " Hükümet Kuzey Irak' a askeri müdahale için TBMM' den yetki alsın " diyorsa, " Siz iktidarda olsaydınız ABD ile askeri açıdan karşı karşıya gelmek anlamındaki böyle bir kararı gündeme getirir miydiniz " sorusuna da cevap vermelidir. Atatürk ve İnönü'den başlayarak hangi dönemde CHP yönetimlerinin Türkiye'yi süper devletlerle silahlı karşılaşmaya yönlendirdiği de tartışılmalıdır. Bunun gibi görevde bulundukları dönemde TürkAmerikan İttifakı'nın da Türkiye'nin Batı ile entegrasyonunun da icracı fonksiyonerleri olarak mesleki yaşamlarını şekillendiren generaller ve büyükelçiler, emekli olduktan sonra neden antiAmerikanizm'i ve Batı'ya karşı tepkili olmayı bir ideoloji gibi benimsiyorlar sorusunun cevabı, mutlaka aranmalıdır. Eğer bu kişiler, " Aslında biz hep böyleydik, ama bürokrat olduğumuz için siyasetçilerin belirledikleri çizgiyi uygulamaktan başka çaremiz yoktu " diyorlarsa, Türk-Amerikan İttifakı'nın da, Türkiye'nin Batılı olmasının da, bir " Devlet politikası "ndan değil, bir " Siyasi refleks "ten kaynaklandığı sonucuna varılabilir. Özetle herkes kendi gündemini belirlemekte özgür olabildiği sürece, ülkede istikrar ve güven ortamı var demektir. Ama siyaset de idare de, mensuplarına bazı ayrıcalıklar yanında ağır sorumluluklar ve gündem belirlemede kısıtlamalar getirir.
|