Aklan da gel!
Bu gazeteye ikinci dönüşümden beri üzerinde durduğum bir konu var. Medyanın görev tanımı. Medyanın en önemli görevi, kamu yönetimini, seçilmiş ve atanmışlar dahil, halk adına denetlemek elbette. Türkiye'de buna bir ek görevi daha var medyanın, diğer medyayı denetlemesi. Çünkü bu ülke bir gazeteden yola çıkıp banka sahibi olanları gördü. Banka alırken ödemeyi satın aldığı bankaya yaptıran medya patronları gördü. Bir bankayı yedekleyip benzin istasyonları alan sonra bunun parasını kamuya yıkan medya patronları da gördü. Medyanın nasıl kirlendiğine bizzat tanık oldu. O yüzden SABAH'ın bağımsız bir kurum olarak hayatta kalması çok hayırlı bir iş oldu. Çünkü meydan boş kalmadı. Bu durumun tersi de söz konusu. Bu grubun patronunu da rakip grup denetliyor. Bu durum medya gücünün kötüye kullanımı karşısında çok önemli bir engel. Şimdi SABAH bir süredir POAŞ'ın kur yükselmesinden kaynaklanan giderlerini zarar gösterip şirketin Özelleştirme'ye olan borcunu kamuya yıkması iddiasını sayfalarına taşıyor. Bu SABAH'ın uydurduğu bir konu değil. SABAH yazmasaydı, büyük olasılıkla kamuya mal olmayacak olan Gelirler Kontrolörleri'nin raporu var ortada, kapı gibi. Yani belge resmi. İddia konusu kayıpceza oranı 1 milyar dolara yakın. SABAH bunu yaparken bir tek gün kişisel saldırıda bulunmadı. Sorumlu ve seviyeli davrandı. Şimdi rakibin en büyük gazetesinin genel yayın yönetmeni kalkmış, karakter infazı yapıyor. Ne diyor? "SABAH'ın patronu 30 yaşındayken 30 milyar liralık Gümrük Vergisi kaçakçılığı davasının muhatabı oldu." Kendisi de çok iyi biliyor ki, o iddialar yargı önüne gitti ve Turgay Ciner hakkındaki iddialardan yargılanıp beraat etti. Yani yargı onu akladı. Ertuğrul Özkök bunu çok iyi biliyor çünkü tazminata mahkum olduğu davalarda bu kararlar var. Evet bu kurumun patronu 30 yaşındayken böyle bir suçlamayla karşılaştı ve aklandı. Ama Hürriyet'in patronu 70'ini geçti, şimdi 1 milyar dolarlık Kurumlar Vergisi kaçakçılığı iddiasıyla karşı karşıya. Yani henüz aklanmadı. Onun dosyasının akibetini bilmiyoruz. Takipsizlikle sonuçlanan dosyalara dayanıp yazı yazanlar elbette bunu ilk kez yapmıyor. Oysa takipsizlikle sonuçlanan dosyalara dayalı haber ve yorum yapılsa, Türkiye'de işadamı kalmayacağını kendisi de iyi biliyor. Halbuki 1980'lerde bu tür iddialarla muhatap olup aklanan bir işadamı şimdi telekomünikasyon alanında bir dev. Yine Hürriyet'in o zaman denetiminde olan SABAH'la birlikte yargısız infaz ettiği Albayraklar bugün hem saygın birer işadamı, hem medya patronu. Çünkü onlar aklandı. Hürriyet'in patronu ise ak-lan-ma-dı. Bu kadar asabi ve saldırgan olmanızın altında suçluların telaşı ve dokunulur olmak yatıyor. Bal-kaymak aldığınız POAŞ'a önce EPDK dokundu. 600 milyon YTL cezayı aldınız. Ardından 1 milyar dolarlık vergi iddiası gündeme geldi. Kamu otoritesi artık elinizdeki medya gücünden korkmuyor ve üstünüze geliyor. Bu gidişle kimbilir daha neler öğrenecek bu ülke halkı. Sizse bu iddialardan karakter suçlaması yaparak kurtulacağınızı sanıyorsunuz. Oysa sadece açılmış davalarla insanları suçlama hakkına en son sahip kişi sensin. Aksi halde koyun kaçakçılığı ile suçlanmış ve yargılanmış bir insan Türkiye'nin en önemli gazetelerinden birinin yayın yönetmenliğini yapar ve insanlardan nasıl hesap sorar demezler mi? Sen en iyisi bu işleri bırak, patronun "yaşam koç"luğunu yapmaya devam et. Hangi yemekte hangi şarap içilir, hangi restoran iyidir onu öğret. Bu ülkede infaz etmediğiniz işadamı kalmadı bugüne kadar, şimdi kalkıp etik dersi vermeniz komik kaçıyor. Aklan da gel.
|