İtiraf ediyorum! O adam benim
Hafta arasında İstanbul Deniz Otobüsleri'nin yenilediği İstanbul- 9 adlı geminin hizmete giriş törenine katıldım. Toplantıda Belediye Başkanı Kadir Topbaş uzunca bir konuşma yaptı. Başkan'ın söylediklerini büyük bir mutluluk içinde dinledim. Çünkü Topbaş konuşmasında özetle, "İstanbul'un gemileri de aynen Venedik'in gondolları, Paris'in Eyfel'i gibi şehrin klasikleşmiş görüntüleri arasındadır ve bundan kimse fedakarlık edemez. Oysa basında bu konuda bazı kimseler -nereden çıkardılar bilemiyorum ama- bizim bu gemileri elden çıkartacağımız vehmine kapılarak yazılar yazdılar, kampanyalar düzenlediler," diyordu. Şimdi buradan itiraf ediyorum. Sayın Başkan, o vehme kapılan insanlardan biri, hatta ilk yazıyı yazan kişi benim. Çünkü sizin bu işlerle görevlendirdiğiniz uzmanlarla her konuşmamda "Gemiler ekonomik ömürlerini tamamlamışlar. Elden çıkartılmalı yerlerine modern görünümlü yeni bir filo yapılmalı," sözlerini işitiyordum. Üstelik siz de gemilerde süratin ön plana çıkartılacağını ileri sürerek aynen şöyle diyordunuz, "Hem sürat, hem keyif bir arada olamıyor. Artık dışarıda oturup martılara simit atmak biraz zor olacak..."
GEMİ ÇOK GÜZEL OLMUŞ Bu sözleri yeni bir tartışma açmak ya da Başkan'ı zor duruma düşürmek için hatırlatmıyorum. Tam tersine Topbaş'ın geldiği noktanın olumluluğuna dikkat çekmek için yazdım. Bir yerel yöneticinin hemşehrilerinin fikirlerini dikkate alması iyi bir şey. Aslında sözü kimin ne zaman söylediği de önemli değil, fikrin kimin kafasından çıktığı da... Mühim olan şehircilik adına doğru işlerin yapılması. Tekrar gemiye dönersem; gerçekten çok güzel olmuş. Emeği geçen herkesin eline sağlık. Üstelik çok da ekonomik bir şekilde halledilmiş. 40 yıl ömür kazandırılması için harcandığı açıklanan para 15- 16 metrelik yeni bir yatın fiyatı kadar. Yazık değil mi bundan önce yok olan gemilerimize... Başkan Topbaş konuşmasında deniz ulaşımına önem vereceklerini de söylüyordu. Ama bunları dinlerken Haydarpaşa Garı'nın işlevsiz bırakılma çabaları aklıma geldi. Raylı sistemle denizi nasıl bir araya getiririz diye kafa yormak yerine banliyö treni ile gemiyi birleştiren bu kadar cazip bir nokta nasıl ortadan kaldırılmaya çalışılır, inanılır gibi değil... Yeri gelmişken aklıma takılan başka bir şeyi daha söyleyeyim. Kabataş- Taksim arasındaki metro hattı tamamlanalı epeyi bir süre geçti. Hâlâ burada tam bir deniz entegrasyonu gerçekleştirilemedi. Kadıköy- Kabataş arasında açılacak bir vapur hattı insanları bir taraftan Kadıköy'den 4. Levent'e ulaştırırken diğer taraftan tramvayla havaalanına kadar götürebilirdi. Yapılmadı. Oysa Kadıköy- Beşiktaş hattında özellikle iş saatlerinde insanlar merdivenlere oturarak yolculuk yapıyorlar. Üstelik bu hat ilk başladığı sırada neredeyse boş gidip geliyordu, öylesine çabuk gelişti. Başkan ve Deniz Otobüslerine bir teşekkür borcumuz da yenilen iskeleler için var diye düşünüyorum. Barbaros Hayrettin İskelesi ile başlayan yenileme ve onarım çalışmaları gerçekten çok iyi gidiyor. Ataköy Deniz Otobüsü İskelesi de pek güzel ve diğerleri ile uyumlu oldu. Tamamlanılmaya çalışılan Kadıköy İskelesi'nin silueti de hemen karşısındaki konservatuar binası ile aynı çizgileri taşıyacak. Darısı diğer teneke barakaların başına.
|