Makedonya K. Irak hattı...
MİT Müsteşarı Emre Taner'in, teşkilatın 80'inci kuruluş yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajına, siyasetin getirdiği yorum için söylenecek tek cümle var: "Görme özürlünün fil tarifi gibi..." Herkes bir yerinden tutup, kendisine göre bir yorum yapıyor. Dikkat çekici olan Taner'in söylediklerine hepsinin hak verip, "açıklaması yanlıştı" diyenin bulunmaması... İktidar partisinden başlarsak... Genel Başkan Vekili Mir Mehmet Dengir Fırat'a göre, Taner'in açıklamasında yer alan ulus devletlerin geleceğine ilişkin kaygılar "yeni bir şey" değil. Fırat'ın yorumu bununla da kalmadı. Taner'in sözlerine temkinli eleştiri getirmekten geri durmadı: "Globalizm karşısında ulus devletlerin içine düştüğü sıkıntının tartışılması yeni değil. Herhalde Müsteşar da Fukuyama'yı yeni okudu. İçine biraz hamasi nutuk katılmış; hepsi o kadar..." CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ise MİT Müsteşarı'nın görüşlerine aynen katıldığını belirtip ekledi: "Biz de Türkiye'nin daha aktif olması gerektiğini söylüyoruz. Ama hükümet aktif politika izleyemiyor. Müsteşar da herhalde sıkıntıyı gördü ve bunu kamuoyu ile paylaşma gereği duydu..."
Gül için gensoru Anavatan Partisi'nin yaklaşımı da CHP ile benzer... Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, "Özellikle dış politika konusunda MİT hükümetten umudunu kestiği için bu yönde bir açıklama yapma arzusu hissettiği" kanısında. Sarıbaş, "Müsteşar Emre Taner'in açıklamasını da temel alıp Dışişleri Bakanı Abdullah Gül hakkında gensoru hazırlığına başladıklarını" da açıkladı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural'ın yaklaşımı da diğer muhalefet partileriyle paralel. Vural, "Demek ki ulus devlete yönelik tehdit o kadar büyük boyuta ulaşmış ki, Müsteşar hükümetin bir şey yapmadığından yakınıyor, şikayet ediyor" görüşünde...
"Simitis açılımı..." DYP'nin görüşüne gelirsek... Her ne kadar diğer muhalefetle örtüşen bir yaklaşım gibi gözüküyor olsa da DYP'nin bakışı onların üzerinde. DYP'de Genel Başkan Mehmet Ağar'ın 3 aydır dile getirdikleriyle MİT Müsteşarı'nın açıklamasının örtüştüğü inancı hakim. Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Çağrı Erhan da dün bu tespiti yaptıktan sonra ekledi: "Taner'in de söylediği gibi, oturup, gelişen duruma göre politika üretme dönemi bitmeli. Türkiye daha proaktif politika üretmeli. Bunun başında da Türkiye'nin Irak politikası gelmeli, bir an önce değişmeli..." Erhan, DYP'nin, "dağova" ve "Bölgede Benelüks modeli ekonomik birlik" çağrılarının gerisinde yatan nedenin de bu olduğunu belirtti. Taner'in açılımının da bu açıdan önemli olduğunu belirtip, bir örneklemede bulundu: "1996'da Atina'da Simitis iktidara gelmeden önce, Yunanistan ile Makedonya arasındaki sorun farklı değildi. Simitis, Makedonya ile ekonomik, kültürel ve sosyal etkileşimi başlattı, iki ülkenin ilişkilerini sorun olmaktan çıkardı. 10 yıl önce birbirinden nefret eden iki toplum vardı; bugün dayanışma içinde olan, hatta Makedonya'nın Yunanistan'ı hami olarak görmeye başladığı bir döneme geçildi." Çağrı Erhan, benzer politikanın, Türkiye ile K.Irak arasında da sağlanması gerektiği inancında. Son cümlesi daha da önemli: "Türkmen, Azeri, Kırgız, Özbek, Kazak eğitim için üniversitelerimize geliyor da Kürt akrabamız niye gelmiyor veya getiremiyoruz? Neden Kürdün de akrabamız olduğunu söyleyemiyoruz. Bunu yaparsak, bırakın dağdakinin ovaya inmesini, frak giyip gezmesini de sağlarız..." Taner'in açıklamalarının siyasette yarattığı etki böyle...
|