|
|
Bay alkolü takdimimdir
Geçen yıl toprağa verdiğimiz gazeteci ağabeyimiz Halit Çapın'ın mirasıdır, Bay Alkolü Takdimimdir... Halit Ağabey bu illete karşı nasıl mücadele verdiğini anlatmıştı eserinde... Cuma günü tam da Yeşilay'ın son raporunu inceliyordum, sevgili Yalçın Menteş kapımı tıklattığında... Ülkede alkole başlama yaşı 11'e, uyuşturucuya başlama yaşı 12'ye inmişti, Yeşilay'ın söylediğine göre... Yalçın Menteş de alkol belasıyla boğuşuyordu yıllardır. Tanıdığım pek çok ünlü sanatçı gibi... Ama Yalçın Menteş farklıydı. Gizlemiyordu "hastalığını"... Evet, alkolizm bir hastalıktı ve tedavi edilebilirdi. Menteş, uyuşmayı değil, savaşmayı seçenlerdendi. Odamdan içeri girdiğinde alkolü bırakışının 71. gününü kutluyordu. Neşesine ben de katıldım. Getirdiği fırın sütlaçları yiyerek yaptık kutlamayı. Bugün 75. gün...
DERS ALINMALI Bu yazıyı ondan izin alarak yazıyorum. Bu, bir nevi bay alkolü takdimimdir. Ders alınacağını, alkolle mücadele edenlerin damarına umut şırınga edeceğimi umarak yazıyorum. Yalçın Menteş'in tiyatroculuğunu anlatacak değilim. Ekranda 155 bölüm boyunca efsane olan "Tatlı Kaçıklar" dizisini hatırlayın, yeter. Dizinin ardından, burada anlatamayacağım bazı nedenlerden dolayı bir girdaba yuvarlanmış Yalçın Menteş. Kendini çok yalnız hissetmiş. Hem iş hem de özel yaşamı sekteye uğramış. Sarıldığı şişeler, onu daha bir dibe çekmiş. Ama sonra, bir gönüllü alkolü bırakma grubuna üye olmuş. Kısaltması A.A. olan bu grup, hiçbir maddi-manevi karşılık beklemeden Türkiye'de alkol bağımlısı insanları yeniden hayata döndürmek için faaliyet gösteriyormuş. Türkiye'- nin değişik kentlerindeki 9 ayrı terapi grubuyla alkoliklerin öncelikle ihtiyaç duyduğu ilgi, sevgi, şefkat, ve paylaşımı onlara sağlayarak, bu girdaptan kurtulmalarını sağlıyorlarmış. Yalçın Menteş anlattı. Geçenlerde Türkiye'nin öte ucundan aramış bir terapi arkadaşı. "Alkolü bırakmanın 50. günü kutlu olsun" diye... Düşünsenize, birileri sizin için gün sayıyor, kutlama yapıyor. Belli ki alkolü, sevgi ve ilgi filtre ediyor. Yalçın Menteş terapi grubunda anlatılanların bazılarını da nakletti. İngiliz çift, otomobille tatile çıkacakmış. Koca, alkolik. Eşi yalvarmış: "Bak yanına bir gram bile alkol alırsan, seninle gelmem. Tüm bavulları, üstünü başını, arabayı arayacağım." Adam kabul etmiş. Kadın arama yapmış, gram alkol bulamamış. İlk 45 dakikanın ardından adam karısına "Motordan gelen sesi duyuyor musun?" diye sormuş. Kadın "Hayır" demiş. Adam eşini içeride bırakarak, dışarı çıkıp kaputu açmış ve bir süre motorla ilgilenmiş. Bir saat sonra adam yine motordan ses geldiğini söyleyip, aynı işlemi tekrarlamış. Dördüncü moladan sonra adam zil zurna sarhoşmuş. Çünkü her durduklarında aracın cam suyu haznesine doldurduğu içkiyi pipetle içip, duruyormuş... Demem o ki, alkolü "zorla" bıraktıracak bir yöntem henüz keşfedilmedi. Her şey beynin içinde bitiyor. Önce "istemek" lâzım. Sonra da yardım alıp, kararlılıkla uygulamak. Yalçın Menteş, şimdi bu acı tecrübelerini halkla paylaşmak için kurtuluş mücadelesini tiyatro oyunu haline dönüştürecek. Ama o güne kadar bizim de yapmamız gerekenler var. Yaşamına yeni bir sayfa açan Menteş'e el uzatmalıyız. Çabasına ortak olmalıyız. Nasıl mı? Ona dizilerde rol vererek, televizyon programlarına davet ederek. Onu yeniden kazanarak, kazandırarak...
|