İşte Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin yapılacağı 2007'de yatırım olanakları ve yatırımcıları bekleyen riskler!.
AYatırım Genel Müdür Yardımcısı Murat Salar, yatırımcılar açısından 2006 yılında cazibesi en çok artan yatırım aracının YTL mevduat olduğunu ve yatırımcıların tercihleri arasında yine ön planda olacağını kaydetti.
Salar, 2006'daki gelişmelerin 2007'ye nasıl yansıyacağını ve yeni yılın öne çıkacak olaylarının piyasalara yönelik olası etkilerini değerlendirdi. Önümüzdeki yıl içinde iç siyasi gelişmelere bağlı olarak YTL hazine bonosu, hisse senedi veya Eurobond'un cazibe kazanma potansiyeli olduğunu belirten Salar, ''Yatırımcılar açısından 2006'da cazibesi en çok artan enstrüman YTL mevduat olarak gözükmektedir. Yatırımcıların tercihleri arasında YTL mevduatın yine ön planda olacağını söyleyebiliriz'' dedi.
Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsasının da (VOB) 2006 yılında öne çıkan alanlardan olduğunu belirten Salar, özellikle Mayıs-Haziran dalgalanmasında önem kazanan ve 150 milyon YTL günlük hacme ulaşan VOB'un, 2007 yılında da ivme kazanmasının beklendiğini açıkladı.
ENFLASYON
Enflasyon hedefinin 2007 yılı için yüzde 4 olarak belirlenmesini oldukça iddialı bulan Salar, yüzde 2 oranında esneme payı bulunsa da mevcut yerel ve uluslararası konjonktürde hedefe ulaşılmasının fazla iyimser bir düşünce olduğunu belirtti.
Salar, ''Buna bağlı olarak enflasyon hedefinin tutturulamaması zaten varsayıldığından, ulaşılamaması durumunda çok da önemli fiyat değişmelerine neden olmayacaktır'' dedi.
2007 yılının ilk çeyreğinde baz etkisi nedeniyle enflasyon oranında düşüş beklenmezken, ikinci çeyrekte yıllık enflasyon oranında bir miktar gerileme yaşanabileceğini aktaran Salar, şöyle konuştu:
''Yıllık bazda enflasyon oranı üzerinde kur seviyesi son derece önemli. Kur seviyesinde ise yabancı yatırımcıların risk algılama seviyesi ön plana çıkıyor. Dolayısıyla siyasi risklerin yabancı yatırımcılar tarafından fiyatlanması durumunda kurlar yükselecek ve enflasyon hedefinin tutturulması zorlaşacaktır.''
''SEÇİMLER VE KÜRESEL SERMAYENİN TERCİHLERİ 2007'DE BELİRLEYİCİ''
Türkiye'de yaşanacak iki seçimin ve küresel sermayenin yatırım tercihlerinin finans piyasalarının seyrinde etkili olacağını dile getiren Murat Salar, Cumhurbaşkanlığı seçiminin, genel seçim sonuçları üzerinde de etkili olabileceğini söyledi.
Salar, ''Uzlaşma ile aşılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçim süreci veya gerilimle neticelenecek bir seçim süreci, piyasalar açısından çok farklı anlamlar ifade edebilme özellikleri taşımaktadır'' ifadesini kullandı.
Yabancı yatırımcıların da yerli yatırımcılar gibi 2007 yılında Türkiye'nin iç siyasetindeki gelişmeleri yakından izleyeceklerine dikkat çeken Salar şunları kaydetti:
''2007 yılında yüksek cari açık oranına, bir de siyasi belirsizliğin eklenmesi, Türkiye'nin risk primini yükseltecektir. Bu durum finansal piyasalardaki fiyatlamalara negatif yönde yansıyabilir. Diğer yandan 2007 yılında, Türkiye'nin cari açık haricindeki makroekonomik dengelerinin pozitif seyredeceğini belirtmekte yarar var. Merkez Bankası tarafından belirlenmiş olan yıllık enflasyon hedefini biraz iyimser bulmakla beraber yine de rahatsız edici olarak değerlendirilmemeli. Türkiye normalleşme yolundaki çabalarına 2007 yılında da devam edecektir.''
AK YATIRIM
Ak Yatırım Genel Müdürü Berrin Önder ise 2007'yi yatırımcılar açısından radarda olacakları bir yıl olarak gördüklerini kaydetti. Önder, yaptığı açıklamada, bu yılın Türkiye'deki piyasaların diğer gelişmekte olan piyasaların aksine pozitif sonuçlanmadığını, yıllık bazda yüzde 10'luk bir kaybın söz konusu olduğunu söyledi.
Portföy yatırımcılarının faizle Borsa arasında gidip geleceğini dile getiren Önder, özellikle gayrimenkul, ilaç, enerji, perakende, lojistik gibi sektörlere ilgi gösteren stratejik yatırımcıların ise Türkiye'de bu sektörlerdeki şirketlerle pazarlık yapacağını ifade etti.
Berrin Önder, ''Yatırımcılar açısından 2007'yi, radarda olacakları bir yıl olarak görüyoruz. Seçimlerden dolayı inişler çıkışlar yaşanacaktır. Biz gelecek yıl ciddi bir kriz beklemiyoruz, ama çok pürüzsüz bir olacağını da düşünmüyoruz'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin ekonomide yaratacağı etkilere işaret eden Önder, ''Seçim, bizim açımızdan belirsizlik anlamına gelir. Borsa yatırımcılarının hiç sevmediği şey belirsizliktir'' dedi.
''SİGORTA VE EMEKLİLİK ŞİRKETLERİNDE HAREKETLİLİK''
Dünyada yatırımcıların her yılbaşında hangi ülkeye yatırım yapacağına karar verdiklerine dikkat çeken Önder, Türkiye'de hisse yatırımcılarının ''bekle gör'' yönünde hareket edeceğini, Hazine Bonosuna ciddi oranda yabancı yatırımcı geleceğini ve bunun sıcak para anlamına geldiğini söyledi. Önder, yatırımcıların 2007'de olay bazında hareket edeceğini ifade etti.
Türkiye ekonomisinde yine şirket birleşmeleri ve satın almalarının çok konuşulacağını vurgulayan Önder, finansın içinde sigorta ve emeklilik şirketleri gibi diğer alanlarda da hareketlilik beklediklerini kaydetti.
Berrin Önder, 2006 yılının halka arzlar açısından zayıf bir yıl olduğunu, 2007'nin de çok iyi olmasını beklemediklerini belirterek, ''Cumhurbaşkanlığı seçimleri pürüzsüz atlatılır, tek partili bir iktidar olursa o zaman Borsa çok iyi olur ve halka arzlar görülebilir. Ancak bizim baz senaryomuz bu olmadığı için halka arzlar için çok aktif bir yıl olmasını beklemiyoruz'' diye konuştu.
''PİYASALAR KOALİSYON HÜKÜMETİ BEKLİYOR''
Ata Yatırım Baş Ekonomisti Dr. Nurhan Toguç de Borsada 2007 yılında seçimlerden önce bir düşme eğilimi, yılın ikinci yarısında da seçimlerden sonra bir çıkış trendi beklediklerini ifade etti.
Toguç, piyasaların seçimden sonra AK Partinin birinci parti olduğu koalisyon hükümeti beklediğine dikkat çekerek, şöyle devam etti:
''Yine de 2007 yılında seçimlerden kaynaklanacak bir riskten ziyade, mali disiplinden kaynaklanan gelişmelerin daha etkileyici olacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla ekonomik politikalarda bir değişiklik olmaması ve izlenen mali politikadan hiçbir şekilde taviz verilmemesi gerekiyor. 2007'nin ilk yarısı, belki seçimler için feda edilmiş bir yıl olsa da daha sonra ekonomi ve Borsanın iyi gideceği yıllar olacaktır. Sıcak paranın çıkma riskine karşı bütçenin ve mali yapının çok iyi, dikkatli yönetilmesi gerekiyor. Korkulduğu gibi bir kriz olacağını zannetmiyoruz. Ancak mali disiplinden ödün verilirse, o zaman iş çok tehlikeli boyutlara ulaşabilir.''