TÜSİAD'ın istediği...
Ankara'daki Yüksek İstişare Kurulu toplantısı sonrası TÜSİAD üyeleriyle tesadüf eseri aynı uçakla İstanbul'a gidiyoruz. Baştan söylemek gerekir ki, hepsi Ankara'daki toplantıda elde edilen sonuçtan ve mesajların genel çerçevesinden hoşnut. TÜSİAD'ın etkin bir üyesinin de söylediği gibi, Ankara toplantısından çıkan sonucun özeti şu: " Hem nalına, hem mıhına vuruldu... " Açmak gerekirse: Muhalefete " Erken genel seçim konusunda ısrarlı olma " mesajı verildi. Hükümete ise " Erdoğan'dan başka bir Cumhurbaşkanı adayı üzerinde uzlaş " denildi.
Sen olma Aslında, bu iki mesaj uzun süredir TÜSİAD'ın yetkili ağızları tarafından dile getiriliyordu. Nitekim, bir aydır Ömer Sabancı, Mustafa Koç ve Güler Sabancı, "övgü ambalajı" içinde Erdoğan'a, "Partinin başında kal, Başbakan olarak devam et" sözleriyle "aday olma" mesajını vermişti. Ömer Sabancı, önceki günkü konuşma metninde de bu talebini bu kez farklı bir yöntemle kayda geçirdi: " Cumhurbaşkanlığı seçimleri toplumsal uzlaşma içinde gerçekleştirilmelidir. Cumhurbaşkanlığı makamı sosyal ve tarihsel kökleri itibarıyla da bugünkü işlevleri itibarıyla da bir uzlaşma ve uzlaştırma makamıdır. Bu yalnızca devlet organlarının sağlıklı çalışması açısından değil, toplumsal huzur açısından da önemli bir noktadır. " Sabancı, uzlaşının adresini "toplum" olarak gösterip, sadece parlamento içi uzlaşı ile Cumhurbaşkanı'nın belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Mesajın bütününe bakıldığında AK Parti'ye de "senin meşruiyetini sorgulamıyorum, ama sen de sınırlarını zorlama" dedi. Özellikle de AK Parti'nin devletteki kadrolaşmasına getirilen eleştirilerle bu görüş perçinlendi.
İki karşı çıkış İlginçtir, Sabancı'nın bu iki talebi dün hem muhalefet hem de iktidar tarafından yine aynı kibarlıkla 24 saat içinde reddedildi. CHP lideri Deniz Baykal, erken seçimi 2007'nin ikinci yarısının da ekonomik açıdan kaybedilmemesi için istediğini belirterek TÜSİAD'a tepkisini koydu. Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Cumhurbaşkanı'nın parlamentonun içinden birisinin olmasını arzuladıklarını belirterek, Sabancı'ya aynı yumuşak tonla karşılık verdi. Baykal ve Gül açısından bakıldığında aslında her ikisinin de tepkisini normal karşılamak gerekir. Çünkü TÜSİAD, hem erken seçim, hem de cumhurbaşkanlığı konusunda çelişki içinde. Bir yandan parlamentoya "toplumsal uzlaşı ara" diyor, diğer yandan ise toplumsal uzlaşının tek adresi olan sandığa karşı çıkıyor; "erken genel seçim istemiyorum" diyor. Görülüyor ki TÜSİAD'ın her iki tavrı da hafta başından itibaren Ankara'da hem muhalefet, hem de iktidarın eleştiri konusu olacak. Bu tartışma 26 Ocak'ta yapılacak TÜSİAD Genel Kurulu'na kadar da sürecek.
AK Parti'den 100 oy Bir diğer açıdan da bakarsak; her ne kadar Cumhurbaşkanlığı konusunda karar vermediğini söylüyor olsa da Erdoğan'ın kendisi dışında bir aday çıkarması AK Parti içinde sıkıntı yaratır. Buna aldırmayıp, "Nasıl olsa son turda cumhurbaşkanı seçilmesi için 286 milletvekilinin oyu yeterli; uzlaşma içinde gidilirse AK Parti'den muhalefete 100 milletvekili desteği yeterli olur" diye düşünenler olsa da bunun bir sonuç getirmeyeceği görülmeli. Bundan dolayı da AK Parti tavrını bugünden netleştirmeli. Yoksa Merkez Bankası Başkanı'nın seçim sürecine benzer bir taktikle gidilen cumhurbaşkanlığı seçimi de öngörülmeyen krizlere yol açar. Bunun en büyük sıkıntısını da işadamları çeker.
|