| |
|
|
Kültürler arası diyalog önce bize lazım...
Başbakan Erdoğan'ın geçen hafta yaptığı bir konuşmada, eşi Erdoğan'ın başörtüsü üzerindeki tartışmaları eleştirmek için "Haremimize kadar girdiler" demesi, Türk siyaset ve düşünce yaşamında çok alışkın olduğumuz kültürler arası kopukluğun yine sahnelenmesine neden oldu. Erdoğan herhalde "Eşimiz" veya "Karımız" kelimelerini kullanmayı, demek istediği sözün ağırlığına uygun bulmadığı için, bu kelimelerle eş anlamlı olan "Haremimiz" kelimesini seçti. Bütün sözlüklere baktım. "Harem" hem "Müslüman saray, konak ve evlerinde yabancı erkeklerin girmediği yalnız kadınlara mahsus olan bölüm" anlamına geliyor, hem de "Bir erkeğin karısı, eş, zevce" anlamında kullanılıyor. Dün Hürriyet'te Bekir Coşkun, "Harem" Arapça bir sözcüktür, muhtemelen "haram"dan gelir diye girmişti konuya. Oysa sözlüklerde haremin, Arapça'daki "Yasak" anlamına gelen "Hirman"dan türediği yazıyor. Örneğin Mekke ve Medine kentleri, "Yasak yerler" anlamında "Haremeyn" diye anılıyor Osmanlı'da... Kurtuluş Savaşımızda ise "Yunan ordusu harimi ismetimize kadar girmişti" söyleminin seslendirildiğini, herhalde bilmeyenimiz yoktur.
GARİP, GUREBA Bunun yanında camilerde şadırvan avlusu içindeki alana "İç harem", bunu çevreleyen avluya da "Dış harem" deniliyor. Örneğin Yahya Kemal, "Fatih Camii'nin harem kısmı, etrafındaki medreseler vesair vezir camileri ve onların vakıflarıdır" diye yazmış. Eş veya zevce anlamındaki "Harem"i ise, mesela Hüseyin Rahmi'nin "Elhamdülillah haremin kurtuldu. Artık çocuklar gibi ağlayacak sıra mı" cümlesinde de görebiliriz. Değinmek istediğimiz durum, Türk toplumundaki kültürler arası kopukluklar aslında. Bu açıdan Başbakan Erdoğan, çocukluktan başlayarak aldığı eğitimin ve dini öğreti ağırlıklı kültürün sonucu, bugünün medyatik kültüründe pek rastlanmayan kelime ve kavramları seslendiriyor. Örneğin yoksul ve çaresizlere "Garip, gureba" diyor, evlenenleri "İki cihanda mesut olun" diye kutluyor, eşinden "Haremimiz" diye söz ediyor, iyi dileklerini "Allah yar ve yardımcınız olsun" diye ifade ediyor. "Alimler" yerine "Ulema" deyince de kıyamet kopuyor.
EREK, OYDAŞMA Buna karşı mesela Cumhurbaşkanı Sezer de amaç, maksat yerine "Erek", rahat, huzur yerine "Erinç", müttefik yerine "Bağlaşık", aynı düşüncede olmak yerine "Oydaşma", diyor konuşmalarında. Öz Türkçe konusunda 1930'lara tam dönse, "Otomobil" yerine "Kendi gider", "Koltuk" yerine "Oturak", "Milletler arası" yerine "Arsıulusal", "Yazıhane" yerine "Çalışak" falan demesi de gerekecektir sayın Cumhurbaşkanı'nın. Aslında geniş kitlelerin Başbakan Erdoğan'ın "Haremimiz"in "Eşimiz", Cumhurbaşkanı Sezer'in "Oydaşma"sının da "Görüş birliği" anlamına geldiğini anlamaları için sözlüğe bakmaları gerekiyor. Tabii ki geniş kitlelerin ve özellikle genç kuşakların, her konuşulanı anlamak için sözlüğe bakmak gibi bir alışkanlıkları yoktur. Ama eğer bir milletvekili iseniz, sadece kelimeleri seçerek muhalefet etmek için "Harem"i bir anlamıyla konu edip, "Siz zaten böylesiniz" diye kürsüye çıkmanız ya demagojidir, ya da kendi ülkesinin kültürünü dışarıdan gören bir Oryantalizm denemesidir. Köşe yazarıysanız da mutlaka sözlüklerle arkadaş olmanız şarttır. Çünkü Türkçemiz her 10 yılda bir bazı kelimeleri yok edip, yerlerine yeni kelimelerin üretildiği bir dil konumundadır. Aynı anlama gelen çok sayıda kelimelerin varlığının bir dil zenginliği olduğunu düşünen de pek yoktur bu camiada.
|