Keşke sendromu
Mutlu olmayı hep erteleyenlerden misiniz? Pek çoğumuz; borçlar bittiği zaman, çocuklar okulu bitirince, işi değiştirince, terfi olunca, emekli olunca ya da kilo verince hayatımızın daha iyi olacağına dair kandırıyoruz kendimizi. Sonu olmadan devam eden ve her seferinde 'bir olsa hayat çok daha rahat olacak' dediğimiz isteklerimizle yaşıyoruz. Çocuklarımız küçükken, yeterli özgürlüğümüz olmadığından 'biraz daha büyük olsalar' diye şikayet ederiz. Sonra gelişme çağı problemleri başlar, 'hele bir bu dönemi bir geçirsek de o zaman rahatlayacağız' deriz.
HEP BİR NEDEN VAR Ancak liste boşaldıkça yerine yenileri ekleniyor. Sürekli bir şeyler yapmamız ve rekabet etmemiz gerektiği için otomatik pilottaki yaşantımıza devam ediyoruz. Mutlu olmamızı engelleyecek bir neden hep var. Bu engeli bir aşarsak mutlu yaşantımıza başlayacağız. Ama farketmiyoruz ki bu engeller hayatın kendisi... Bu arada hayat devam ediyor. İşin gerçeği; mutlu olmak için şu andan daha iyi bir zaman yok. Hayatın sadece kendimiz için değil, herkes için gerçekten zor olduğunu kabul edebilsek bu kadar şikayeti bırakabiliriz. Hayatı sanki genellikle kolaymış da zorluklar hep bizi buluyormuş gibi değerlendiriyoruz. Ancak yaşadığımız tüm zorluklar hayata anlamını kazandırıyor. Bu problemler olgunlaşmamızı, cesaretimizi artırıyor. Problemlerle zihinsel ve ruhsal olarak gelişiyoruz. Aynen okulda çocuklara verilen zor problemler gibi, çözdükçe kapasitenin artması sağlanıyor. Farklı bakış açıları gelişiyor. Ancak pek çoğumuzda bu akıllanma ve olgunlaşma henüz oturmamış. Beklentilerimiz gerçekleşmedikçe, ertelendiğinde sürekli stres altında yaşıyoruz.
KISIR DÖNGÜLERDE YAŞIYORUZ Ben de hayatımı; yaşamaya başlamak için beklemekle geçirenlerdendim. Daha iyi bir işi, para kazanmayı veya anlamlı bir ilişkiyi beklerdim. Elimde olmayanı isterdim. Bu beklentilerin yaşam kalitemi düşürdüğünü göremiyordum. Alıştığımdan farklısını denemek yerine içinde bulunduğum şartlara hep karşı koyarak, yaşamanın verdiği depresif ruh haliyle, kısır bir döngüde yaşadığımı görmiyordum. Hayatımızda karşılaştığımız zorlukların derecesi, ciddiliği ve şekli birbirinden çok farklı, ancak hepsinin ortak bir yönü var: Bize sundukları şey, olmasını istediğimizden farklı. Acı çekmekten korktuğumuz için problemlerden kaçıyoruz. Görmezden gelerek ve unutmaya çalışarak problemlerin yok olacağını düşünüyoruz. Ancak onlardan kaçmak için bulduğumuz yollar, sıkıntımızı uzun vadede daha da artırıyor. Acı çekmemek için problemden kaçtıkça, problem çözerek ulaşacağımız olgunluğa ve gelişmeye de kendimizi kapatıyoruz. İşte bütün zihinsel problemlerimizin temeli burada takılı kalmamız. Yani ruhumuzun gelişememesi ve iyileşememesi...
Bu hafta ikinci kitabım 'Erken Akıllan, Geç Yaşlan'ın tanıtımı için Türkiye'ye geliyorum. Farkında yaşam çalışmalarım ve Türkiye programım hakkında daha fazla bilgi isteyenler yeni web sitem www.elvandemirkan.com adresinden bilgi alabilirler.
|