Sözüm meclisten dışarı
Güç, kudret ve iktidar; bagajlarında mutlaka "adaletsizlik" de taşır. Bir güce, kudrete, iktidara yapışarak, sığınarak, sırnaşarak "adalet" talebiniz ve umudunuz genellikle, hatta hep yeni bir adaletsizlik kapısı açar. "Cumhuriyet, demokrasi, hukuk, hukuk devleti" gibi kavramlar ve düzenler, hatta özellikle ilk doğuşlarında dinler ve nice felsefe ile ideolojinin ham hali yahut kimine göre ham hayali, insanlığın "adalet duygusu" ihtiyacının, "adalet arayışı" mücadelesinin eserleridir. Daha ziyade tarihi duraklarıdır. Dur durak bilmeyen bir tarihi akışın içinde aslında kıpır kıpır, yerinde durmayan, değişen, dönüşen, en statik görüneninde dahi ilk halinden farklılaşarak yürüyen süreçlerdir.
Ne yazık ki, kendi hayatında bir sürü adaletsizlikten şikayet eden herhangi bir insanın otomatik tepkisi, duygusu, talebi, ısrarı yaygın "adalet" düşüncesi olmuyor. "Muhakeme kabiliyeti", insanı bir üst "vicdan" aşamasına sıçratacak denli "adalet" hissiyle dolup taşmaya yetmiyor. Sözde doğruluk, iyilik, dürüstlük, hak, hukuk adına dile getirilen yahut dayatılan nice fikir ile eylem bizatihi "kötülük" dolu.
Yukarıdaki paragrafta "siyah" olarak yer alan üç sözcüğü yan yana getirin; "kötülük" hariç: Muhakeme... vicdan... adalet. İnsan için olan, insanı kudret, güç, iktidar, tahakküm eden, zalim karşısında ve birbirine karşı da koruyacağı, sadece korumakla kalmayıp kendisini geliştirmesine, huzur ve mutluluk bulmasına yol açacağı varsayılan "hukuk" o üçlüden beslenirse, adildir. Hukuk; Bireylerin muhakeme kabiliyetlerini çoğaltan eğitim sistemi, yaygın ve özgür kamusal tartışma ile toplumsal düzen; Vicdan özgürlükleri ile vicdan olgunluklarını yetkinleştiren bir duygu, duyarlılık, inanç, inanmama, itiraz, boyun eğmeme, eğdirmeme dünyası; Kayırmayan, ayırmayan, sadece laf olsun diye "kanun karşısında eşitlik" le kalmayıp hayat ve ölüm, sağlık ve öğretim, barınma ve beslenme, ticaret ve siyasette de temel eşitlikleri hedefleyen bir adalet anlayışıyla yüceliyorsa, "hakça hukuk" tur.
Her türlü kudret, güç, iktidar karşısında muhakeme ve vicdan özerkliği hatta bağımsızlığı, ısrarlı adalet arayışınız yoksa; Bir başkasının adaletsizliğini yererken, sizinkilerin adaletsizliğine payanda haline gelmişseniz hele; Üç ayağın; muhakeme, vicdan ve adalet ayaklarının yamukluğu, kırıklığı, kopukluğu üstüne bir de hafıza ayağını paramparça etmişseniz; Esasında bir insan olarak çökmüşsünüzdür!
İstediğiniz kadar dimdik, ayakta sanın; istediğiniz kadar tüm ayaklar yerinde varsayın.İnandığınız, bağlandığınız her ne inanç, felsefe, düşünce ise; onun ana damarındaki "adalet" hassasından azade bir enkaz, temeli kalmamış bir viranesinizdir! Not: "Kitap kokusu" nu hisseden, duyan, bilen nice okur dünkü yazının esas yazarı "Emine Hanım" la kitaplar paylaşmak istedi. Bu ülkenin iyi insanlarının hep birbirine uzanacak eli, kalbi ve kitapsa kitabı var; biliyorum. Önce kendisinden izin alabilmek isterim. Tüm kalbimle, teşekkürlerimi iletiyorum çok sayıda mesajın sahiplerine. Kayseri'den gözyaşlarını ileten beye de, yayınevi yöneticisine de, okuduğu ve okumadığı nice kitabı paylaşmak isteyen hanımefendiye de; hepsine.
|