|
|
|
|
|
|
Okuldan atılmak üzereyken şimdi örnek öğrenci oldu
Hiperaktif çocukların ve ailelerinin yaşadıklarına çarpıcı bir örnek olarak sizinle bir annenin anlattıklarını paylaşmak istiyorum. Bu annenin kızı 14 yaşında, oğlu 12 yaşında. Kızında rahatsızlık yok, oğlunda var. Kızında hamileliği çok iyi geçmiş ve bebekle ilişkisi çok iyiymiş. Kızı daha iki yaşındayken tekrar hamile kalıyor ve hamileliği kötü geçiyor. Bebek o kadar hareketli ki, sürekli doktora gidiyor. Çocuk doğduğu andan itibaren durmuyor. Beslenme ve uyku sorunları var. 'Bu çocuk yürümedi, birden koştu' diye anlatıyor oğlunun durumunu. Ana okuluna verdiklerinde iki-üç gün sonra öğretmen, vurucu-kırıcı olması ve oyuncaklarını paylaşmaması nedeniyle aileden çocuğu yuvaya getirmemelerini istiyor.
Bakıcılar
bile kaçmış Bakıcılar bile çocuğa bakmak istemiyor. İlkokula başladığında hastalığın en önemli belirtileri; sırada oturamaması, etraftaki çocukları dürtüklemesi, konuşması, öğretmenin sözünü kesmesi ve düşünmeden yanıt vermesi şeklinde gerçekleşiyor. Zeki olmasına karşın okul başarısı diğer çocuklardan çok daha düşük. Çünkü dikkatini dersine veremiyor. Soruyu çözemiyor, kolay bıkıyor, okul kendisinden şikayet ettiği için de okuldan soğuyor.
Önemli olan dozu ayarlamak Hiperaktif çocuklarda ilacın dozunu ayarlarsanız hareketlerini normal düzeye çekebilirsiniz. Örnek olarak anlattığım bu çocuk da 12 yaşında bana geldiğinde okuldan atılmak üzereydi. İlacın dozunu tam ayarlamışız ki öğretmen "Bu çocuğa beyin ameliyatı mı yaptırdınız?" diye ailesine sormuş. Çocuk birkaç ay içinde okulun en iyi çocuğu oldu. Sonrasında da 35 ülkede bu film olarak gösterildi. Kısacası; biz bu çocuklarda ilaç sayesinde bir ay içinde davranışlarını normalleştirmede çok etkin olabiliyoruz. Eskiden bu çocukları ayırırlardı, özel sınıflara koyarlardı. Şimdi artık hiperaktif çocukların normal sınıflarda okumalarını sağlıyoruz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|