Duayen sanayici Selçuk Yaşar; Yaşar Holding'i, sistemi yeniden oturtması için kızı Feyhan Kalpaklıoğlu'na teslim etti. Aldığı görevi yerine getirmek için canla başla çalışan Kalpaklıoğlu, bankacılık sektöründen çıkmak zorunda kalan Yaşar Grubu'nu profesyonel ekibiyle birlikte düze çıkarmayı, yeniden büyütmeyi ve dışa açmayı başardı.
Feyhan Kalpaklıoğlu. Yaşar Holding'in patronu Selçuk Yaşar'ın iki kızından biri. 27 yıldır aralıksız Yaşar Grubu'nda çalışıyor. Duayen sanayici Selçuk Yaşar, 2004 yılında holdingin onursal başkanı olurken, yeniden yapılanma arefesindeki Yaşar'ı da kızı Feyhan Kalpaklıoğlu'na teslim etti. 2004 yılından beri Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı koltuğunda oturan Kalpaklıoğlu, Türkiye'nin derin kriz yaşadığı yıllarda zor günler geçiren Yaşar'ı profesyonel ekibiyle birlikte derledi, topladı ve düze çıkarmayı başardı. Bankacılık sektöründen çıkmak zorunda kalan Yaşar Grubu, bankadan kaynaklanan tüm borçlarını ödeme başarısını gösterdi. Bugün cirosunu 1.5 milyar dolara taşıyan grup, yurtdışına açılmak hedefiyle boya ve gıda sektöründe adını başka ülkelerde duyuracak projeleri hayata geçirmeye başladı.
Sizin Yaşar Holding'te başkanlığı devralmanız, krizli yılların sonuna rastladı. Başkanlık için hazır olduğunuzu hissetmiş miydiniz? Hazırdım ki herhalde kabullendim yani. Hazır olmasam etmezdim.
* Sanırım baba Selçuk Yaşar size çok güveniyor. Yani bu işi kotaracağınızdan emindi... Sanırım benim çok disiplinli çalışacağıma ve gayret göstereceğim konusunda emindi. Ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırım. Bütün kalbimi, beynimi duygularımı koyuyorum. Yemek yaparken de aynı heyecanı hissederim mesela. ZOR BİR DÖNEMDİ
* Babanız Selçuk Yaşar'ın hayatınızdaki rolü nedir? Babam çok önemli bir figür hayatımda. Beni yanında yetiştirmedi. Yani ben daha aşağılarda bir yerde iş hayatına başladım. Her an babamın yanında değildim. Babamla çalışmaya son 7 senedir başladım.
* Hâlâ Selçuk Yaşar'la iş konusunda görüşmeler yapıyorsunuz yani... Tabii ki. Çünkü neticede ben paylaşmayı seviyorum. Hem bizim ekiple hem yukarıdaki onursal başkanla bir araya gelince ne kadar iyi iletişim kurarsak, o kadar iyi kendimizi ifade etme ve strateji yapmak için fırsatımız olacak. Çünkü neticede ben bugün iletişimin insanlara ciddi bir tarz yarattığını düşünüyorum. Rekabet ve işte ortaklıklar açısından doğru iletişimi kurmak çok önemli. Bilgiyi paylaşmayı ve bilgiyi dinlemeyi gayret ediyorum
* Yaşar Holding yaşadığımız krizlerde belli zorluklardan geçti. Siz de bütün holdingdeki taşları tekrar yerine oturtan kurmayların başıydınız. Yaşadığınız o dönem için neler söyleyeceksiniz? Zordu. Yani Türkiye'nin geçirdiği zor günlerden sanayicilerin etkilenmemesi mümkün değildi. Neticede bir sorumluluk almış bu takım. Krizlerde yaralar alınmıştı ve bir çözüm üretmek geriyordu. Çok hızlı ve doğru kararlar almak zordu. Zamanı çok iyi kullanmak gerekiyordu. O yüzden biz çok çalıştık.
* Siz tabii o zamanda biraz da küçülerek mi büyüdünüz... Kısmen. Tabii ki bazı iş kollarından çıktık. Ama şunu da söyleyeyim. Biz 1997-1998 yıllarında yaptığımız bir reorganizasyondan sonra bazı iş kollarından çıkma sürecini başlatmıştık. Tabi bu süreç krizle çakıştı. 2004 yılında Selçuk Bey holdingte sistemi oturtma görevini bana verdi.
* Selçuk Bey şu anda onursal başkan. Siz de Yaşar Holding'in başkanısınız. Babam 2004'ün başında onursal başkan oldu. Aslında çok daha önce yapmak istiyordu bunu. Ama Türkiye'nin krizleri buna engel oldu. Ben şimdi Yaşar Holding'te farklı bir liderlik anlayışıyla kurumsallaşmayı tamamlamaya çalışıyorum.
* İş hayatınızın kaçıncı yılındasınız? 27 yıl oldu.
* Yaşar Holding'te daha önce kardeşiniz Selim Yaşar ön plandaydı. Sonra bir ayrılık oldu. Selim Yaşar gruptan ayrılırken, siz ön plana çıkmaya başladınız... Aslında bizim çok iyi bir iş bölümümüz vardı. Kurumsal yapımızı oturtmaya çalışıyorduk. Ben de kardeşlerim de çoğu zaman babamla direkt çalışmadık. Ama yönetim kuruluna girdikten sonra babamla daha yakın çalışma imkanı oldu. En son 2004 yılında yönetim kurulu başkanlığı görevi bana verildi.
* Kendinize hiç şu yaşımda ya da şu yıl aktif çalışmayı bitireceğim diye bir limit koydunuz mu? Ben böyle planların bana uymadığını gördüm. Hayat o kadar çok planlı gitmiyor. Kurumsal yapı içinde ideali, sistemlerin öp plana çıkıp, kişilere bağlı kalınmayan bir mekanizmanın oluşması. Dolayısıyla yönetim kurulu başkanı da dahil, kişilerin değişmesinin organizasyonu etkilemeyeceği bir sistemi kurmak kolay bir şirket değil ama yurtdışındaki 100 yıllık şirketlere bakınca iyi örnekleri görüyorsunuz. Dolayısıyla o kadar büyük bir markanın, grubun kişilere bağlı kalmaması gerekir. Benim misyonum bunu yerleştirmek. Kurumsallaşma konusunda ben Yaşar Holding'te iz bırakacağıma inanıyorum. Bunu yaptığım zaman zaten bana ya da başkasına ihtiyaç olmayacak.
İŞLETME OKUMAYI SEÇTİM
* Yaşar Holding'te bir gün çalışma hayatına atılacağınız için mi işletme eğitimi aldınız? Hayır o değildi ama işletme birçok bilimi bir arada alabilen bir dal. Yani mühendis olmak istemiyordum. İşletme hukuktan, matematiğe, stratejilerden ekonomiye kadar çok alanı kapsıyor. O nedenle Boğaziçi Üniversitesi'nde işletme eğitimi aldım. Sonra da İzmir'de 9 Eylül Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptım.
* Hiç Yaşar'ın dışında bir yerde çalıştınız mı? Hayır Yaşar dışında iş tecrübem olmadı. dışarıda tecrübem yok, bugün olsa isterdim ama. Ben Yaşar'da ilk insan kaynaklarında çalışmaya başladım. DYO'daydım. Sonra yurtdışında staj yaptım. O dönemde insan kaynakları Türkiye'de çok az bilinen bir konuydu. Departmanı kurma görevi bana verildi ve yabancı ortaklıklarımızda olduğu için bu tip konularla çok daha erken karşılaşıyorduk.
BABA YANINDA YETİŞMEDİM
* Nasıl bir gelecek tasarlamıştınız kendinize? Benim çok esnek bir yapım var. İlla bu olacağım, illa şu olacağım diye çok kalıplarım yoktu. Yaşar Holding'te çalışmayı ben istedim.