CHP Genel Başkanı DenizBaykal'dan geçen hafta sonu basınla sohbet toplantısında cumhurbaşkanlığı sürecinde izleyecekleri tutumun ipuçlarını öğrendik. Bir de ayaküstü yaptığımız sohbette ekonomiye yeni yaklaşımını. Siyasi kısmı hafta sonu basında yer alan sohbeti, ekonomi kısmını ekleyerek ve kendi sözleriyle aktarıyoruz: * Cumhurbaşkanı Anayasa'yı sahiplenecek, savunacak, işletecek insan. Sen tersini yapıyorsun. Anayasa'nın temel maddeleri arasındaki hiyerarşiyi kaldıralım diyerek 80 yıllık mutabakatı bozuyorsun. Bunu pür demokrasi aşkına mı yapıyorlar? Anayasa'nın temel ilkelerini değiştirmeye niyetleri olmadığına beni ikna edebilir misiniz? Parlamento son aylarına gelmiş. Ben kimseye sormadan anamın ak sütü gibi helâl cumhurbaşkanı seçerim diyebilir misin? * Evet cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa'da var. Ama ülkenin yararını gözetmek, tercihler kullanmak siyasetçinin görevi. Yoksa robotlar yönetirdi ülkeyi. Türk Ticaret Kanunu da ticaretin kurallarını çizmiş. Bu kurallar bazılarını kâra, bazılarını iflasa götürüyor. Anayasa böyle demekle olmaz. İlk kez bir parlamento beşinci yılında seçim yapacak. Önünde 7 ayı kalmamış bir parlamento ülkenin 7 yılını belirleyecek cumhurbaşkanını seçecek. Bu makul değil. Bütün bunlar sana uzlaşmayı dayatıyor. * Başbakan'ın bu tablo karşısında yapacağı iki şey var. Çıkıp "Bencumhurbaşkanıolmakistiyorum,bununiçinönceseçimyapalım" diyebilir. Bizbunusaygıylakarşılarız. Cumhurbaşkanlığı seçimini krize dönüştürmeden çözmenin formülü erken seçim. Seçime gitmiyorsa, uzlaşmayla aday belirleme yoluna gitmeli. * Bütün bu sorunların çözümü "Cumhuriyetesahipçıkmakoalisyonu" ile pekala mümkün. Önümüzdeki dönemin siyaseti de yükselen ulusalcılık ekseninde olacak. Bir büyük toplumsal beraberliği oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. * "BusürecidikkatealdığınızdabiryabancıyatırımcısizeTürkiye'yeyatırımyapayımmıdiyesorsaneyanıtverirdiniz?" sorusuna Baykal şöyle dedi: Derhal yap derdim. Türkiye'de tartışmalar, gerginlikler olur. Bunlar kendi içinde yürür. Ama Türkiye çekim merkezi olmaya aday. Bu anlamda tartışma süreci onlar için tam fırsattır. * Tarım yeniden yapılanma ihtiyacı içinde ve ihmal edilerek, uluslararası süreçlerin ezip geçmesi seyredilerek gelişemez. Seracılıkta Türkiye'nin hamle yapma fırsatı var. * Deniz Baykal ile toplantı sonrası ayaküstü sohbette CHP'nin ekonomiye yeni yaklaşımının ipuçlarını ortaya koydu: "Türkiye ekonomisi yabancı sermaye açık ve küresel ekonomiyle entegre olmalıdır. Bunu yaparken de bir sanayi stretejisi olmalıdır. Ne yapmak ve nereye varmak istediğini bilmelidir. Kendi başına bırakarak bir yere varılamıyor. İthal ikameci olalım demiyorum. Ama herşeyi ithal ederek de bir yere varamayız. Cari açık ortada. Rekabet üstünlüğümüzün olacağı alanlar yaratmalıyız. Bu anlamda ikinci bir turizm atılımına ihtiyacımız var." * Baykal'ın sözlerinden AKP'nin cumhurbaşkanlığı seçiminde tek başına hareket ederse CHP'nin bu sürece haklılık kazandırmamak için hiç karışmayacağını, aday çıkarmayacağını, oturumlara katılmayacağını ve oy kullanmayacağını çıkartıyoruz. Sinei millete dönmede ise Baykal'ın net bir mesajı yok.