|
|
|
|
|
|
Bu diyet tabak tabak yerken kilo verdiriyor
Koca bir butu avuçlayıp bir sıyırışta bitiren Taş Devri insanlarının aslında bizden çok daha sağlıklı olduğunu biliyor musunuz? Çünkü 10 bin yıl öncesinden bugüne genlerimiz çok az değişirken, yiyeceklerin içeriği tamamen farklılaştı ve bu da modern insanı hasta etti! İşte bu ilkeyle oluşturulan Taş Devri diyeti hem zayıflatıyor, hem de iyileştiriyor.
Dünyada uygulanan Taş Devri diyetinin Türk versiyonunu oluşturan Prof. Dr. Ahmet Aydın, önerdiği diyet konusunda sorularımızı yanıtladı:
* Taş devri diyeti tamamen orijinal bir diyet mi, dünyada başka hiçbir yerde kullanılmıyor mu? Bu diyet, düşük şekerli diyetlerin tipik örneklerinden bir tanesi. Atkins diyetine benziyor ama aynısı değil. Biz bu diyeti Türk yemeklerine, beslenme alışkanlıklarına ve beslenme düzenine adapte ettik. Bu diyetin yaratıcısı Amerika'da Prof. Loren Cordain isimli bir bilim adamı. Ben sadece onun ekolünü, düşük şekerli diyet formülleriyle birleştirerek, diyeti Türkleştirdim.
* Bu diyetin avantajı ne? Bu aslında bir beslenme düzenidir, etkisini birkaç haftada gösterir. Kilonuz fazlaysa, ideal kendi kilonuza kavuşuyorsunuz. Beslenme yetersizliğiniz varsa, kilo alıyorsunuz. Sürekli acıkma durumu da ortadan kalkıyor.
* Yasaklı besinler var mı? Diyetin genel bazı ilkeleri var. Mesela iki beyaz hatta mümkünse üç beyazın hiç yenmemesi ya da çok az tüketilmesi gerekiyor.
* Siz de uyguluyor musunuz? Ben dört yıldır uyguluyorum. Şaşırtıcı sağlık sonuçları elde edebilmek mümkün. Bizim diyetimizde; eğer midede anotomik bir neden yoksa, reflü neredeyse tamamen yok oluyor. Saçınız dökülüyorsa unsuz, şekersiz bir diyet yaparak bundan kurtuluyorsunuz. Kronik birtakım hastalıklar üzerinde neredeyse ilaç etkisi yapıyor.
* Porsiyon kısıtlaması var mı? Biz insanlara, 'doyuncaya kadar yiyin' diyoruz; 'patlayana kadar değil.' Hiçbir zaman kalori saydırmıyoruz çünkü bu insan doğasına aykırı bir şey. Kimse 'ben şu kadar kalori yiyorum' diye hesaplayamaz. Düşük yağlı diyetler daima başarısızlığa mahkumdur. Diyetin içinden yağı çıkartırsanız, şekeri artıracaksınız demektir. Ve bu şekerler de çoğu zaman rafine edilmiş olduğundan, hızla emiliyor. Bu da sürekli bir hipoglisemi emilimine girmenize neden oluyor. Sürekli yemek yeme ihtiyacı hissediyorsunuz. Bunu dizginleyemezsek tansiyon ve şişmanlık gibi hastalıklar ortaya çıkıyor.
* Bu diyette eti mi fazla yiyeceğiz? Atalarımızı örnek almak zorundayız. Eti mi yokse sebze ve meyveyi mi daha fazla yiyeceğinize siz karar vereceksiniz. İnsanların yüzde 70 kadarı protein tiplidir yani etoburdur; bunlar eti, sebzelere göre biraz daha fazla yerler. Bazı insanlar vardır ki bunlar da tam vejetaryen değildir ama sebzeyi daha fazla yiyip, proteinli gıdaları az yerler. Herkesin kendi vücudununun sesini dinlemesi gerekli. Protein tipli bir insana yoğun sebze yedirirseniz, onun sağlığı iyi olmayabilir. İsterseniz bunları belirleyen testler de var.
* Kaç öğün yemek gerekli? Bu diyette istediğiniz kadar yiyebiliyorsunuz. Öğünleri 3 ya da 4 de olabilir. Ancak bu diyetin önemli bir parçası; bütün yiyeceklerinizin yarısını sabahleyin yemeniz gerektiği. Günlük öğün miktarınızı yiyeceklerinizi altı parçaya bölün ve üç parçasını sabah yiyin. İki parçasını öğlen yiyin, en zayıf kısmını akşam yiyin. Ve uykudan birkaç saat önce birşey yemeyin. Bırakın vücudunuz tamir mekanizmasını çalıştırsın. Sindirim işiyle vücut uğraşırsa, gerekli bakımını yapamaz.
* Diyetin diğer diyetlerden farkı ne? Doğala dönmek! Kırmızı et öneriyoruz, beyaz et değil. Tereyağını sofralara koymak istiyoruz. Günde en az 8 bardak su var; hem de musluk suyu. Turşu, boza, sirke var. Tatlı yok ama çikolata var. Bunların nasıl ve hangi düzen içinde yenileceğini, bu arada nelerden uzaklaşmamız gerektiğini size uzun uzun anlatacağım.
ESRA TÜZÜN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|