Lehmann kaleci mi yoksa oyuncak mı?
Fransa-İspanya maçının 50. dakikasında, İspanyol kaleci Casillas harika bir kurtarış yaptı... Maç 1-1 devam ediyor... Ve ben, her futbol maçında olduğu gibi kalecileri seyrediyorum; yer tutuşlarını, topa çıkışlarını, oyunu okuyuşlarını... Karşı kalede Barthez var. Fransız kaleci, ülkesinde yapılan 1998 Dünya Kupası final maçına çıkmadan önce, Papa II. Jean Paul'den bir mesaj alır. Barthez'in soyunma odasında eline ulaşan mesajda Papa'nın tüm kalbiyle ünlü kalecinin yanında olduğu yazılıdır. Aynı dakikalarda, Fransa ile final maçı oynayacak olan Brezilya'nın kalecisi Taffarel'e de Papa'nın mesajı iletilir. Bu mesajında da Papa, tüm kalbiyle Taffarel'in yanında olduğunu bildirmektedir! Maçtan sonra Papa'nın neden yalnızca kalecilere moral mesajı gönderdiği merak konusu olur. Öyle ki, Vatikan şu açıklamayı yapmak zorunda kalır: "Papa II. Jean Paul, maç öncesinde yalnızca kalecilere mesaj gönderdi, çünkü Papa gençliğinde kaleciydi!"
GOL YERKEN GÜLEN KALECİ Bir gözüm yazıda, öbürü televizyon ekranında. İkinci tur maçını kazanan takım, çeyrek finale yükselecek... Maçın 74. dakikasında beraberlik bozulmadı... Barthez de, Casillas da yazıya başlayışımdan bu zamana kadar geçen 24 dakikada öyle 24 ayar bir kurtarış yapmadı... Futbolun en güzel görüntüleri kalecilerin hareketleridir. Bir kaleci takımın yarısıdır... Eyvah!.. Casillas talihsiz bir gol yedi... Vierira'nın kafa şutu defans oyuncusuna çarptı ve gol oldu. Maçın bitimine yedi dakika var... Gol yerken gülen kaleci var mıdır? Evet, vardır! 1938 Dünya Kupası'nın yarı final maçında İtalya, Brezilya'ya karşı penaltı kazanır... İtalyan oyuncu Maezza, penaltı noktasındaki topa tam vuracakken, lastiği kopan şortu dizlerinden aşağı düşer! Şaşkınlığın ardından şortunu yukarı çeken Maezza topa vurur... Meşin yuvarlak kale çizgisini geçerken Brezilyalı kaleci Walter da gülme krizine tutulmuştu!.. Fransa-İspanya maçı da bu arada sona erdi. Yüzü gülen taraf Fransa oldu. Casillas 91. dakikada bir gol daha yedi ve İspanya kupaya veda etti... Eh, biz de artık gözümüzü Kanal 1'den alıp tamamiyle yazımıza verebiliriz. İdam mahkûml a r ı n ı n a s ı l d ı ğ ı darağacı üç direğin çatılm a s ı y l a kurulur. Kaleci de üç direk arasındadır; bitiş düdüğüyle ya asılacak ya da formasındaki gibi '1' numaralı adam olarak ayrılacaktır sahadan. Takım arkadaşlarına 90 dakika boyunca sırtını dönmeyen tek oyuncu da kalecidir!
TERZİNİN OYUNCAKÇI OĞLU Alman futbol takımının kalesini koruyan Lehmann'ın oyuncak tarihinde çok ünlü bir marka adı olduğunu biliyor muydunuz? Final maçının oynanacağı Berlin'de, günümüzden tam 150 yıl önce gözlerini dünyaya açtı, Ernst Paul Lehmann... Babası kentin en ünlü terzisiydi ve oğlunun da aynı mesleği öğrenmesini istiyordu. Oysa Lehmann, bir teneke fabrikasının muhasebesinde çalışmayı tercih eder. 25 yaşına geldiğinde, Frankfurt Fuarı'nda sergilediği teneke kutu imalatındaki yenilikleriyle, herkesin ilgisini çeken Lehmann, patent satışından elde ettiği gelirle Brandenburg'da oyuncak fabrikası kurar. 1895, Lehmann için kara bir yıldır. Fabrikasındaki yangın düşlerini küle dönüştürür... Ama Lehmann, gol yiyen bir kaleci gibi topu ağlardan çıkarır ve yeniden oyuna döner. Lehmann'ın hayatını kuran anahtarın döngüsü yıllar geçtikçe yavaşlar ve 10 Temmuz 1934 tarihinde durur. 78 yıllık ömründe yaptığı oyuncaklarla on binlerce çocuğun yüzünü güldüren Lehmann, evine hiç oyuncak taşıyamaz! Çocuğu olmayan Lehmann'ın oyuncak fabrikasının başına ölümünden sonra kuzeni Johannes Richter geçer. İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın bölünmesiyle Richter, fabrikayı Nürnberg'e taşımak zorunda kalır. Günümüzde Lehmann'ın adını 'Lehmann Gross Bahn' (Büyük Lehmann Treni) yaşatmaktadır. LGB trenleri, dünyanın en kaliteli ve en çok satılan oyuncakları arasındadır. Lehmann oyuncakları, dünyadaki oyuncak müzelerinin en nadide eserleridir. İstanbul Oyuncak Müzesi'nde de 'yeni asır bisikleti', 'inatçı katır', 'klaksonlu araba', 'tırmanan değirmenci Gustav', 'dans eden zenci' ve 'vahşi batının kovboyu' gibi yüz yıllık Lehmann oyuncakları, ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği eserler arasındadır. Alman takımının kalecisi Jens Lehmann'ın oyuncak tarihinin en ünlü imalatçısı Ernst Paul Lehmann ile akrabalığı yoktur. 1969 yılında Essen kentinde doğan Lehmann, futbola Shalke 04 takımında başlar. Ünlü kaleci yalnızca kurtarışlarıyla değil, attığı golle de tarihe geçer. 19 Aralık 1997'de oynanan Shalke 04-Dortmund maçının son dakikasına misafir takım 2-1 önde girer. 90. dakikada Shalke'nin kazandığı korner atışında kaleci Lehmann da rakip takımın ceza alanına koşar. Topu önünde bulan Lehmann, takımını mağlubiyetten kurtaracak vuruşu yapar ve Alman futbol tarihine bir maçta gol atan tek kaleci olarak adını yazdırır. Bir yıl sonra Dortmund'a transfer olan Lehmann'ın yeni takımının taraftarlarının sevgisini kazanması aylar sürer.
KUMBARA KİME DENİR? Kalecinin tarihi, ekonominin de tarihidir biraz! Bir zamanlar çok gol yiyen kalecilere 'kumbara' lakabı takılırdı. Oyuncak ve kaleci konusunda 1978 yılında Trabzon'da oynanan bir maçı mutlaka anımsamalıyız... Masallarıyla ünlü Andersen'in kenti olan Kopenhag takımı Trabzonspor ile karşı karşıyadır. Danimarkalı kaleci Olsen, her maç öncesi yaptığı gibi uğur getirdiğine inandığı oyuncak bebeğini kalesinin ağlarına asar. Dakikalar ilerledikçe kurtarış üstüne kurtarış yapan Olsen, her seferinde bebeğine öpücük gönderir... Maçın sonlarına doğru esmeye başlayan rüzgâr bebeği yere düşürür... Kopenhag kalecisi bebeği kaldırmak ister ama tam o sırada Trabzonspor atağa kalkar... Bordo- mavili takımın oyuncusu Necdet'in vuruşu sonrasında Olsen kalesinden iki şeyi çıkarır; oyuncak bebeğini ve futbol topunu!
|