|
|
Polislere kim sahip çıkacak?
Polislerimiz yıpranıyor. Yıpratılıyor... Geçen hafta yine pek çok şehit verdiler. Gaspçıların kalbinden bıçakladığı, üst araması yaptığı kişi tarafından kafasından vurularak öldürülen polislerimiz oldu. Ana haber bültenlerindeki iki manzara ise düşündürücüydü. İlkinde Beyoğlu'nda gaspçıların saldırısına uğrayıp, kaşı gözü dağılan polis, haber kameralarına "Görün Beyoğlu'nun durumunu, çekin şu halimi" diye bağırırken, meslektaşları, arkadaşlarının ağzını kapatmaya çalışıyorlardı. Edremit'te bir komiser, pazar yerinde yankesiciyi yere yatırmış, çevredeki vatandaşlardan yardım istiyordu. Ama aldıran olmadı. Hırsız, 10 dakika boğuştuğu komiserin elinden kurtulup, kaçtı. Kendisini ihanete uğramış gibi hisseden komiser, kameraların önünde vatandaşa veryansın ediyordu. Yardım etmediler diye... Oysa o polis, her gün defalarca vatandaş için canını tehlikeye atıyordu. Ama milletin de aklı karışmıştı bir kere... Polisin bile kendini koruyamadığı ite, uğursuza bulaşmak akıl kârı mıydı acaba?.. Afyon'daki olay ise dehşet vericiydi. Eşi, oğlu, kayınvalidesi ve baldızını öldüren polis memuru, katliamdan önce sevgilisine "Söyle senin için kaç kişiyi öldüreyim? Bana cani diyecekler. Otobüste giderken gazete okuyan bir adam 'Vay anasına adam yedi kişiyi öldürmüş' diyecek. Sen de o zaman gururla 'Ben bu adamı tanıyorum geçen akşam beraberdik. Yemek yedik' diyeceksin" diye yazıyordu. Ortalıkta dedikodunun bini bir para... Bu haberlerin, emniyet teşkilatını ele geçirmek isteyen siyasi eğilimlerin komploları olduğunu bile söyleyenler var. Polisin bugün ortaya çıkan güçsüz manzarasından, siyasi ve ekonomik rant elde etmek isteyenlerin nemalandığı söyleniyor. Öyle ya da böyle... Görüntü; polisimizi fiziken de ruhen de koruyup kollamaktan aciz duruma geldiğimizi gösteriyor. İşte devlet otoritesinin en büyük hasmı, vatandaşın kafasında beliren bu "Devletin koruyamadığı polis, halkı nasıl koruyacak?" sorusudur. Buna izin vermeyelim...
|