|
|
Amerikan vetosu
Amerikan yönetimi, BM'de İsrail'in kınanmasına yönelik bir karar tasarısını daha veto etti. Bir daha diyoruz, çünkü bu Amerika'nın veto yetkisini İsrail lehine kullandığı 33'üncü tasarı oldu. Tasarı aslında tamamen dengeliydi. İsrail'in Filistin'deki operasyonlarını durdurması çağrısı yapıyor, Beyt Hanun saldırısını kınıyor, bu saldırıyı soruşturmak üzere bölgeye BM heyeti gönderilmesini öneriyor, ayrıca Filistin otoritesine İsrail'e yönelik roket saldırıları dahil, şiddet hareketlerine son vermesi çağrısında bulunuyordu. Amerika, BM'de İsrail'e en küçük bir eleştiriyi kabul etmeyeceğine yönelik tavrını bir kez daha ortaya koyarken, kendisinin icadı olan "Medeniyetler Çatışması" duvarına da bir tuğla daha eklemiş oldu. Amerika'nın bu tavrı İsrail'in bölge karakolu rolüyle açıklanabilir mi? Foreign Affairs dergisinin Eylül-Ekim 2006 sayısında dinin Amerikan siyasetindeki rolü üzerine bir makale yazan Walter Russel Mead'e göre hayır. Mead, Amerika'nın tartışılmaz İsrail yanlısı tutumunda dış politikadaki ağırlıkları giderek artan Evangelistlerin rolünün büyük olduğunu savunuyor. Mead'e göre, Evangelistler Yahudilerin modern dünyadaki rolü üzerine özgün bir görüş sahibi. Evangelistler de klasik Hıristiyan görüşü çerçevesinde Hıristiyanların İsrail'in yeni ve gerçek çocuklarını temsil ettiğine inanıyor. Ama burada kalmıyorlar. Aynı zamanda Yahudi halkının Tanrı'nın planında devam eden bir rolü olduğuna da inanıyorlar. 17 ve 18. yüzyılda, Evangelist din adamları, İsa'nın zafer dönüşünden önce, Yahudilerin kutsal topraklara döneceği inancındaydı. Ayrıca, İsa'nın dönüşünden önceki çalkantılı yıllarda çok sayıda Yahudi'nin Hıristiyanlığı seçeceğini fakat Yahudilerin çoğunluğunun onu reddedeceğini söylüyorlardı. Yüzyılın başında İsrail devletinin kurulması ve Yahudilerin kutsal topraklara dönmesi, Evangelistler için Tanrı'nın gerçek olduğunun ve Hıristiyan inancının doğruluğunun bir kanıtı olarak değerlendirildi. Genesis'i yeniden yorumlayan Evangelistler, Amerika İsrail'i korur ve kollarsa, İbrahim'in tanrısının da Amerika'yı koruyup kollayacağını savundular. Dünyadaki İsrail'e yönelik öfkeyi "Düşmüş insanın Tanrı'dan ve onun seçilmiş halkından nefret" olarak yorumladılar. Amerika, İsrail'in yanında durmakla Tanrı'nın yanında durmuş oluyordu. Özetle, Evangelistler, İsrail'in varlığının sürmesini Tanrı'nın varlığı ve İsa'nın dönüşünün bir habercisi olarak görüyor ve İsrail'e düşman herkesi Tanrı'nın karşısında ve cezalandırılması gereken bir varlık olarak değerlendiriyor. Kısaca, Ortadoğu'da dinin politikada ağırlıklı rol oynadığını ileri sürenler, kendilerinin bu bölgeye yönelik politikasını ağırlıklı din eksenli oluşturuyor. Sonra onlar laik, Filistinliler köktendinci oluyor.
|