| |
Diyalogun altyapısı
Medeniyetler İttifakı Projesi Üst Düzey Grubu'nu oluşturan 20 uzmanın bir yıllık çalışmasının sonucu dün İstanbul'da törenle BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a takdim edildi. Gerek rapordaki önerilere, gerek BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile projenin eşbaşkanları Başbakan Tayyip Erdoğan ve İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez'in tespitlerine katılmamak mümkün değil. Elbette Erdoğan'ın dediği gibi, "Giderek artan haksızlık ve eşitsizlikler, büyütülen korku ve şüpheler, karşılıklı nefret, önyargı, öfke ve hoşgörüsüzlüğü besliyor..." Elbette Rodriguez'in vurguladığı gibi, "Hepimizin ortak düşmanı baskılar, şiddet, kötülükler ve açlık..." Elbette Annan'ın söylediği gibi, "Sorun ne Kur'an, ne Tevrat, ne İncil. Sorun inançlar değil, inananlar ve onların birbirlerine karşı davranışları..." İyi ama her geçen gün daha da derinleşen bu uçurum, raporda sıralanan iyiniyetli önerilerle kapatılabilir mi? Örneğin BM'de "Kültürler arası gerginliğin giderilmesine yardımcı olacak, karşılıklı anlayışın geliştirilmesine katkı sağlayacak" bir Yüksek Temsilci atanması, örneğin karikatür krizi ya da Papa'nın o ünlü çıkışı gibi olaylarda ne ölçüde etkili olabilir? Bu tür bunalımlarda iki tarafta da toplumlarına söz geçirecek bir muhatap var mı? En somut öneri olan ve "Batılı ve Müslüman toplumlar arasındaki ayrılığın başlıca sembolü haline geldiği" vurgulanan Filistinİsrail sorunu çözümlenirse, hatta Irak ve Afganistan krizleri de ortadan kaldırılırsa dünya huzura kavuşacak mı?
Evin içini temizlemek Bize göre hayır. Çünkü dinler veya medeniyetler arasında eşit koşullarda ve ortak değerlere dayalı diyalog kurabilmek için önce herkesin kendi evini temizlemesi gerekiyor. * Batı üstün kültür megalomanlığından vazgeçecek, zenginliğini paylaşmayı reddeden bencilliği bırakacak, "Dereye atılan bir çakıl taşının okyanusların su düzeyini yükseltmesi" misali Afrika'da, Ortadoğu'da, Asya'da yoksulluk önlenemedikçe huzur yüzü görmeyeceğini, istediği kadar kalın ve yüksek duvarlar örsün aç ve işsiz milyonların akınını durduramayacağını kabul edecek. * Ya İslam dünyası? Öncelikle Vahabiliği yaymak için her yıl milyarlarca dolar harcayan Suudi Arabistan'ı (Bulgaristan'daki Türk azınlığa, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Karadağ'daki Müslüman azınlığa bile el attı) durduracak. Pakistan'da sayısı 10 bini geçen ve dünyanın her yerinden taşıdığı gençlere fanatizm, şiddet aşılayan din okullarına çözüm bulacak. Arap ülkelerini yılda 500 milyar doları geçen petrol gelirlerini lüks yatırımlara veya dünya borsalarına değil, on milyonlarca gencini eğitmeye ve işgüç sahibi yapmaya yönlendirmeye ikna edecek. Toplumlarını çağdaş değerler ve kadınerkek eşitliği temelinde dönüştürecek. (İşte bir örnek: Medeniyetler İttifakı raporunu hazırlayan 20 uzman arasında Muhammed Hatemi de bulunuyor. 8 yıl İran Cumhurbaşkanlığı yaptı. Ama bu 8 yılda ne kadınların taşlanarak öldürülmesine son vermek, ne de kadınları ikinci sınıf yaratık gören İran Anayasasını değiştirmek için uğraştı.) İki taraf da yollarındaki mayınların hiç değilse bu asgarilerini temizledikten sonra ortak bir uygarlık yaratabilmek için masaya oturabilirler. O uygarlık da ancak evrensel değerlere ve raporda nedense hemen hiç söz edilmeyen laiklik ilkelesine dayanırsa var olabilir. Yoksa Medeniyetler İttifakı söylemleri Batı için çıkarcı bencilliğini, Doğu için de siyasal İslam hedeflerini perdeleme aracı olmaktan öteye gidemez...
|