Kabinde daha çok oksijen
Havalandırma sistemi ve basınç nedeniyle rahatsızlıklara yol açan kabinler, yeni nesil uçaklarla değişiyor. Artık kabinlerde daha fazla oksijen olacak, nem oranı ayarlanabilecek
Yapılan araştırmalarda, uçucu organik gazların uçağın kabinine sızdığını bunun da bazı yolcuların hastalanmasına yol açtığının belirlenmesi, havacılık sektöründe yeni çalışmalara kapı araladı. Bu gelişmeler üzerine uçak üreticileri kabin hava sistemi çok daha iyi olan yeni nesil uçaklar geliştiriyor. Bu uçaklar sayesinde havayolu ile seyahatiniz sırasında sık karşılaşılan baş ağrısı, yorgunluk, boğaz kuruluğu, göz yaşarması gibi sıkıntılar yakın zamanda tarih olacak. Çünkü, yeni nesil uçaklar kabinde daha fazla oksijen ve nem bulunduracak şekilde üretilecek.
HAVA NEREDEN GELİYOR? Günümüzdeki uçakların kabinine hava, inanması çok zor bir yerden, jet motorunun içinden geliyor. Bu da uçağın içine giden havanın yakıt ve yanıcı maddelerle karıştığı gerçeğini ortaya çıkarıyor. İş jetlerinin bazıları dışardan taze hava kullansa bile yolcu uçaklarının kabin içindeki havayı sirküle ederek kullandığı dikkate alınırsa, yolcuların ciddi anlamda oksijensiz kaldığı söylenebilir. Mevcut uçaklarda kabin havası, deniz seviyesinden 8 bin feet yükseklikteki basınçta yolculara sorun yaratmıyor. Ancak bu yüksekliği geçtikten sonra basınç sorun oluyor. Çünkü uçaklar birçok alüminyum parçadan bir araya geliyor. Yüksek hava basıncı, metal gövdenin iç duvarlarına baskı yapıyor böylece metal gövde yırtılmaya ve hasar almaya başlıyor. Bu da havayollarına bakım açısından hayli masraflı oluyor. Kalkıştan hemen sonra uçak motorunun sıcaklığı en üste seviyeye çıkıyor, motorların fazla çalışması da hava kuruluğuna yol açıyor. Uçakta nem sadece yolcuların nefes alışverişlerinden sağlanıyor. Metal uçaklar korozyona karşı çok hassas olduğu için uçakların kabin nemi yüzde 4 gibi çok düşük düzeyde tutuluyor. Motor havayı çektiği için kullanılan motor gücünü düşürüyor. Bu da yakıt tüketimini artırıyor. Sıcakta ve basınç altında uçaktaki titanyum borular vasıtasıyla hava dışarı veriliyor. Hava, kabine girmeden önce soğutulmuş oluyor ve havadaki yüksek randımanlı partiküller HEPA filtreleri ile filtre edilmiş oluyor. Bu filtreler toz, polen, bakteri ve virüsleri tutuyor.
İLK ÖRNEK BOEİNG 787 Kabini bol oksijenli yeni nesil uçakların ilk örneği Boeing 787 olacak. 787'nin kabin içi hava sistemi diğer uçaklardan tamamıyla farklı olarak tasarlandı. Kabin havası motorlardan değil, uçağın her iki tarafındaki kanallardan geçerek direkt olarak içeri girecek. 787 kabinindeki nem yolcu sayısına göre ayarlanabilecek ve hava sistemi yüzde 15'e kadar neme izin verecek. Kabin içinde havadaki oksijen oranı da 8 bin yerine denizden 6 bin feet yükseğe göre ayarlanacak.
|